A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Ilımlı İslâm - Ilımsız Soygun

Kategori Kategori: Türkiye | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Gündoğdu Gencer | 30 Kasım 2008 03:14:08

Papalar yoksulların haklarını savunan Güney Amerikalı papazları azarlarken İslâmda reformdan söz edenler, "ılımlı İslâm" pazarlamasına girişenler de Müslümanlığı yeni dünya düzeni etiketi altındaki ABD emperyalizmine hizmet eder hale getirmek istiyorlar. Müslümanlığın "dürüstlük, yoksulları kollama, temizlik, tokgözlülük, alçakgönüllülük" gibi öğretilerini bir kenara iterek tâcir dini özelliğini vurgulamaya çalışıyorlar.

İstiklâl Marşı şairi Mehmet Âkif ile ilgili şöyle bir olay anlatılır:
“1920’lerde büyük bir maddi sıkıntı içindeydi. Ankara'nın soğuğunda ceketle gezerdi.  Paltosu yoktu.  Çok soğuk günlerde arkadaşı Şefik Kolaylı'nın muşambasını ödünç alarak giyerdi.  7 Kasım 1920'de Genelkurmay Başkanlığı'nın isteği üzerine Milli Eğitim Bakanlığı'nın verdiği gazete ilânında, bir istiklâl marşı yarışması açıldığı ve bu marş için 500 lira ödül konulduğu bildiriliyordu.  Mehmet Âkif ilgilenmedi.  Yarışmaya katılan 724 şiirden hiçbirisi istenilen nitelikte bulunmadı.  Bunun üzerine dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver ve arkadaşları Mehmet Âkif'e başvurdular.  Âkif ise millet için yapılacak bu işi para için yapamayacağını belirterek başvuruyu geri çevirdi.  Bunun üzerine Hamdullah Suphi Bey kendisinin yarışma dışında tutulacağı sözünü vererek yarışmaya katılmasını rica etti.  Ve Mehmet Âkif İstiklâl Marşı'nı yazdı.  İstiklâl Marşı 12 Mart1921'de Mecliste dört defa okunup ayakta alkışlandı, coşkuyla karşılanıp milli marş olarak kabul edildi.  Alkışlarla meclis inlerken Mehmet Âkif mahcubiyetinden başını kolları arasına alarak, sıranın üzerine yumuldu.  Mecliste duramayıp dışarı çıktı.  Verilen ödülü kabul etmedi ve arkadaşından aldığı ödünç paltoyu giymeye devam etti.  Bir gün Şefik Bey ona: “Şu mükâfatı reddetmeyip bir palto alsan olmaz mıydı?” diyecek oldu.  Mehmet Âkif böyle konuştuğu için tam iki ay Şefik Bey'le hiç konuşmadı.”
Aralık 1873’te Istanbul’da doğup Aralık 1936’da yine Istanbul’da ölen Mehmet Âkif inanmış bir müslümandı.  Bence 20. yüzyıl Türk şiirinin en büyük ustalarından biri Nazım Hikmet’se diğeri de Mehmet Âkif’tir.  “İstanbul’dan, mücahede aleyhine fetva çıktığı gün ayrılmıştım.  Kâh öküz arabalarıyla, kâh beygirlerle Lefke’ye geldik ve trenle Ankara’ya ulaştık” diyen Âkif, ölüm yatağında İstiklâl Marşı için şöyle diyor: İstiklâl Marşı”nın şiir olarak bir kıymeti yoktur.  Ancak tarihî bir değeri vardır.”  Kurtuluş savaşına gönül veren Âkif 3 Mart 1924’te meclisin hilâfeti kaldırmasının hemen ardından Mısır’a gitmiş ve ancak ölümünden kısa bir süre önce Istanbul’a dönmüş.  Mısır’da üniversite görevindeyken oğluna yazdığı mektupta şöyle diyor: "Sana içtenlikle fikrimi söyleyeyim mi, insanlık ta milliyetçilik te müslümanlık ta hürriyetçilik te Türkiye’de ve Atatürk'dedir.  Eğer varsa, Allah benim ömrümden alıp Mustafa Kemalin ömrüne katsın".
Alçakgönüllülük ve tokgözlülük örneği olan Âkif saldırgan emperyalist Avrupa devletlerini “tek dişi kalmış canavar” olarak niteliyor ve Çanakkale savaşında ölenler için unutulmaz şiirini yazıyor.  Âkif’le aynı dönem yaşamış olan Tevfik Fikret çağının ilerici hattâ “solcu” denebilecek bir büyük şairi, bir başka dürüst insan.  Ne var ki Âkif’in şiirlerini sokaktaki adam rahatlıkla anlayabilirken Tevfik Fikret’in şiirlerini anlamak için Osmanlıca eğitimi görmüş olmak gerekiyor.
Tarih kitaplarında “Rönesans ve Reform” hep birlikte anılır.  Hıristiyanlıktaki reform hareketi ve ortaya çıkan “protestanlık” aslında Hıristiyanlığın burjuva devrimine uyacak biçimde yeni bir kalıba sokulmasıdır.  “Bir zenginin cennete girebilmesi, devenin iğne deliğinden geçmesinden daha zordur” diyen İsa’nın dini Luther ve Calvin tarafından “benim zengin olmam, Allah’ın beni sevdiğinin kanıtıdır”a dönüştürülmüş, daha sonraları Hıristiyanlığın Batı emperyalizminin dinsel kılıfı olarak kullanılmasına yol açmıştır.
Bugün –mâlî çöküntü içine girmiş olsa bile- dünyanın başına belâ olan Amerikan emperyalizmine karşı çıkan iki önemli güç var.  Bunlardan birisi genellikle Katolik kökenli Güney Amerika hıristiyanları ise öteki güç te İslâm.  Bunların etkisizleştirilmesi için de Papa gibi ya da işbirlikçi “Müslümanlar” gibilerine gereksinim var.  Ve inanmış bir Müslümanın, şeriatın 1400 yıl önceki toplum düzenini yansıttığını kabul etmesi beklenemeyeceğinden “ılımlı İslâm” aldatmacası icat ediliyor.
Papalar yoksulların haklarını savunan Güney Amerikalı papazları azarlarken İslâmda reformdan söz edenler, “ılımlı İslâm” pazarlamasına girişenler de Müslümanlığı yeni dünya düzeni etiketi altındaki ABD emperyalizmine hizmet eder hale getirmek istiyorlar.  Müslümanlığın “dürüstlük, yoksulları kollama, temizlik, tokgözlülük, alçakgönüllülük” gibi öğretilerini bir kenara iterek tâcir dini özelliğini vurgulamaya çalışıyorlar.  Bunun en iyi tezgâhlanabileceği ülke olarak ta Türkiye seçilmiş durumda.  Bir yandan gözünü kırpmadan “yetim hakkı yiyip” öte yandan inandıklarını her soluklarında beyan ettikleri Allah’ı kandırma çabaları “ılımlı İslâm” yaftası altında satışa sunuluyor.  Afganistan’daki çağdışı Kuran “talebeleri”nin ilkellikleri karşısına kıravatlı, batı sermayesinin maşası veya ortağı Müslüman iş adamları çıkarılıyor.  “Holding”ler, falanca vakıflar aracılığıyla yapılan hırsızlıklar, soygunlar İslâm adına yapıldığı öne sürülerek mâzur gösterilmeye çalışılıyor.  İnsan Mehmet Âkif yaşasaydı bu din tâcirleri hakkında acaba neler yazardı diye düşünüyor.  Üç kuruş maaş alıp kilolarca altını zulalayan, eşine dostuna yağlı kuyruklar dağıtan, oğluna, kayınçosuna, dıdısının dıdısına ulûfe dağıtan, “Istanbul sermayesinin sömürüsü yetti artık, biraz da biz yiyelim” hareketini mecliste temsil edip, milletin malını “babalar gibi” satan, oğulcuğuna ufacık tefecik gemiler falan alan utanmazların, ılımsız soyguncuların ipliğini pazara çıkarmaz mıydı Mehmet Âkif, bunları tek dişi kalmış canavarın itleri diye tanımlamaz mıydı?
Bileydin, ey koca Mısır’ın ilâhî üryanı!
Mezara, heykele ait bütün bu velveleler
Bekan için mi hakikat? Meramın oysa, heder:
Evet, bütün beşerin hakkıdır beka emeli
Fakat bu hakkı ne taştan, ne leşten istemeli!
diyen Âkif, kefeninde cep olması gereğini duymayan Âkif, mezarı ile heykeli ile değil, yazdıklarıyla ve kişiliğiyle bekasını (ölümsüzlüğünü) kanıtlamış olan Âkif kendini Müslüman sayanlara örnek olabilse keşke!

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 4 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git