|
Gurbetin Gri BulutlarıKategori: Berlin Günceleri | 0 Yorum | Yazan: Gültekin Emre | 19 Kasım 2008 23:05:22 Türk pazarı. Nasıl da şenlikliydi! Doyamadım onca sebzenin, meyvenin albenisine, çekiciliğine. Büyük mağazalara, marka giysilerin arasına götürmesinler beni; beni pazarlara götürsünler.
Berlin Günceleri 27 Ekim – 2 Kasım 27 Ekim, Pazartesi Patates aldım. 5 kilosu 1 Euro 49 Cent. Sıkı patates, sapsarı. Yoğurt çok yeniyor, yoğurt da aldım. Bir ara kocaman bir tencere yoğurt mayalıyorduk. Nedense bıraktık bu güzel alışkanlığı. Yeniden başlatmalı bu mayalama işini. Bio havuç, altılık su da aldım. Yağmur yağıyor. Hava kurşun gibiydi. Sonra karardı. Gece, kapkara. Öğleden sonra Ressam Abuzer Güler’in atölyesindeydim. Onun yeni resimlerinin çerçeveleri yamuk. Bu ona özgü bir özellik. Kartonları, boruları da kullanıyor. Kare içinde kare ama köşeden asılınca bir anlamı oluyor resmin. Bir bütünün parçaları gibi. Ya da hayata, kendimize, aşka... dair ince detaylar toplamı... Soluklu ve kalıcı şeyler yapıyor Abuzer Güler. Onun resmini yakından tanıyorum, daha önce yazdığım için biliyorum. Yeni bir yazı oluşuyor gördüğüm yeni resimler üstüne. Hulki Aktunç, “Gültekin’e Benzektir“ yazmış ona yolladığım bir şiirden yola çıkarak. Ben de onun yazdığına “Hulkiye Bezektir”i yazıp yolladım. Bu şiirler böyle sürüp gidecek mi bakalım. Atışma değil, belki nazire bunlar. 28 Ekim, Salı Büyükelçiliğin 29 Ekim Resepsiyonu. Seçkin davetlilerin arasında içecekler, yiyecekler dolaştırılıyor. Büyükelçilik müsteşarı Türk Edebiyatında Berlin’i okumuş, bir de Der Tagesspiegel’deki benimle ilgiyi yazı görmüş. Tanışmaya geldi yanıma. Uğultulu bir ortamda şimdiye dek yapılanlar ve yapılması gerekenler üzerinde kısa kısa konuşmalar. Görüşeceğiz herhalde. Meraklı, ilgili birine benziyor. Rakı gördüm bir ara, ama kaçırdım. 29 Ekim, Çarşamba Berlin belediye binasının en geniş salonundaki Başkonsolosluğun resepsiyonu daha kalabalıktı dünden. 1878 Berlin Anlaşması’nın resminin altında sıcak yemekler yendi, şaraplar içildi. Epeydir görmediğimiz tanıdıkları da gördük. Bekir Coşku’nun sorusunu ben de yineliyorum içimden. Biz bir Cumhuriyet Bayramı kutladık ama bu neyin kutlamasıydı? Ülkemizin şu andaki yönetimine yakışan bir kutlama mıydı? Türbanlı eşleriyle içlerine sindirdiler mi cumhurbaşkanıyla başbakan Cumhuriyet’i? Buruk ve hazin bir kutlamaydı bu ellerdeki bayraklarla? Sokaklar duyarlı insanlarla dalgalansa da, dini baskılar ve uygulamalar hayatın her alanında. Biz neyin şerefine kadeh kaldırdık aslında? 30 Ekim, Perşembe Eve hapsettim kendimi. Ressam Abuzer Güler’le ilgili yazısı “Abuzer Güler: Kanatsız.Büyü”yü bitirmeye çalışıyorum. Eve hapsettim kendimi. Gösteri’nin yazısı “Dizelere Sarın Beni”yi bitirmeye çalışıyorum. Eve hapsettim kendimi. Yemek ve Kültür dergisinin yazısı “Gurbette Ne Yenir ne İçilir”i bitirmeye çalışıyorum. Eve hapsettim kendimi. Hayâl dergisinin yazısı” Şair ressamlar / Ressam Şairler” yazısını bitirmeye çalışıyorum. 31 Ekim, Cuma Hulki Aktunç’la karşılıklı şiir yazıp duruyoruz birbirimize. Bakalım nereye kadar uzanacak ve bir kitaba sığacak mı? Opus’lar, “nazire”ler, “benzek”ler, “bezek”ler... Kadıköylü Hulki’den Berlinli Gültekin’e .. Berlin’den – İstanbul’a dizeler, imgeler gidip geliyor. En son benden Hulki’ye şu gitti: Uzağı yakın say gurbet yok Yolu sonsuz kıl şiire gidelim Hulki’den kuvvet macunu selâm Berlinliyi yeniden dünyaya getirir 1 Kasım, Cumartesi Türk pazarı. Nasıl da şenlikliydi! Doyamadım onca sebzenin, meyvenin albenisine, çekiciliğine. Büyük mağazalara, marka giysilerin arasına götürmesinler beni; beni pazarlara götürsünler. Öğleden sonra bir sevinç de Hayâl Yayınlarından geldi. Özgen Hanim’in yolladığı paketten beni sevince boğan bir dünya çıktı: Gösteri dergisinin Eylül-Ekim-Kasım sayısı, Mehmet Can Doğan’ın daha önce edinemediğim iki şiir kitabıyla birlikte - Törenler ve Komplolar (1997), Boyunca (2005)-, merakla beklediğim Türkiye’de Şiir Dergileri: Şairler Mezarlığı (1909-2008). 10 şiir dergisinin incelenip büyük bir sabrı ve çabayı gerektirmiş belli ki. Sonsuzluk ve Bir Gün dergilerinin son üç sayısı (4-5-6, 2005-2006) . Üçüncü sayıda benim de bir şiirimin yayımlandığı bu derginin yayın yönetmeni Mehmet Can Doğan’dı. Engin Turgut’un da edinemediğim, göremediğim iki kitabı elimin altında şimdi: Mahcup-şiir- (2006), Hiçbir Zaman Sığmayan –denemeler- (2006). Gurbetin gıpgri bulutlarını dağıtıverdin birden! 2 Kasım, Pazar Bit pazarına kadar yürüdük Rahime’yle. Biraz eski olmasına karşın yine de satın aldım Aşk Şiirleri Antolojisi’ni (1983). Günter Grass’tan Octavio Paz’a, Yvan Goll’dan Paul Eulard’a, Pablo Neruda’dan Apollinaire... uzanma olanağı bulduğum için sevinçliyim. Avrupa şiirinde aşk temalı şiirler toplamı. Abuzer Güler’in atölyesinde onun sergi hazırlığını izledim onunla ilgili yazım için yeni notlar alarak. Sunta gibi sert, sıkıştırılmış kâğıtlarla çalıştığından işi hiç de kolay değil. Kil tabletlere benzer farklı resimler üretiyor, Abuzer. Geleneğin içinden sıyrılıp günümüzün dünyasına kısa, çarpıcı kafa tutmalar geliştiriyor “Ekmek, İktidar, Güç ve Sevgi”yi betimleyen çalışmalarında. Ters U’larla geliştiriyor ve küçük bir kilimde ağırlıyor yuvarlak sert fırçayı, Arap alfabesinden kaçmış gibi duran bir deseni. Diyet ekmeğini yuvarlak hasıra yapıştırmış, onu da ters U da ikram edecek sergisini gezeceklere. Çok etkilendim gördüklerimden.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|