A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Kısa Biyografi

Kategori Kategori: Berlin Günceleri | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Gültekin Emre | 17 Ekim 2008 11:31:00

Yeni bir şiir kapımı çalmak üzere. Şu dizeleri unutmadan not ediyorum defterime: "Sabah olmasın dedim, düşeş bu ya./ Ölüm döşeğinde bir akşam çıkageldi/ Şınanay yavrum şınanay"...

Berlin Günceleri 22 – 28 Eylül

22 Eylül, Pazartesi
 
Okulda okulu ve öğrencileri, gürültüyü... hiç düşünmemeye çalışıyorum. “Ben bir robotum. Ben bir robotum” diyorum kendime bir faydası olacakmış gibi. Önümden, yanımdan bağıra çağıra, birbirini itip kakan öğrenciler geçip gidiyor. Ben onları duymamaya çalışıyorum ama kulağımdaki çınlamanın artması neden? Yüzüm asık. Barut gibiyim. Yüreğim zonkluyor sinirden. Yetmeli artık bu öğretmenlik. Daha fazla çalışacak gücüm yok işte. 65 yaşına kadar çalışmak zorunda olmak, tam bir gaddarlık. İnsanların beynini, gücünü, duygularını sömürerek ölüme hazırlamak gibi bir şey bu emekli yaşı.
 
Evde, yemekten sonra her öğlen yarım saat uzanmayı alışkanlık haline getirebilsem. Olmuyor. Hep bir şey çıkıyor. Bugünkü huzursuzluğum da akşamki okuldaki toplantıdan. Yeni ders yılında ne gibi değişiklikler var, ne gibi yeni uygulamalar bizi bekliyor... falan için. Kendini büyük pedagog sayan ne çok meslektaşım var!
 
Gece, nasıl da kapkara. Sokak lambaları hiçbir yeri aydınlatmıyor. Ölü gözü gibiler.
 
 
23 Eylül, Salı
 
Akşam Refik Durbaş, Haydar Ergülen ve Gonca Özmen’in okumalarındaydım. Bu üç şairin karşısına iki Alman bir Finlandiyalı şair çıkarmışlar. Üç gün boyunca, çevirmenler aracılığıyla, birbirlerinin şiirini Almancadan Türkçeye ve Türkçeden Almancaya cevirmişler. Böylece hem kendi şiirlerine çeviri yoluyla eğilme olanağını bulmuşlar, hem de bir başkasının şiirini yeniden kendi anadillerine kazandırmışlar. İlginç bir çalışma. Ulusları ve şairleri ve şiirleri böyle daha iyi tanıma olanağı bulur insan.
 
Çeviri işliği Almanya’da epeyce yaygın. Son yıllarda başka Türk şairleri de bu tür çeviri atölyesindeki çalışmalara katılmışlardı. Hatta bu çalışmaların sonucunu küçük kitapçıklar halinde yayımlamışlardı.
 
Şiir okumalarına Berlin’de yaşayan iki yüz bin Türkten yalnızca birkaç kişi katılmıştı. Oyna ne çok şair, aydın, yazar... geçinen var bu benzersiz kentte.
 
 
24 Eylül, Çarşamba
 
Kadın Öykülerinde Ankara’yı okumaya başladım. Yitik Kent Ankara’yla paralellik arıyorum. Yer yer de buluyorum. Öykülerde kaybolan sokaklar, evler, mahalleler... büyük yer tutuyor. Geçmişi, hayıflanarak anlatmayı yeğliyor öykücüler. Feride Çiçekoğlu’nun öyküsü “Sizin Hiç Babanız Öldü mü?” den şu cümleler: “O zamanlar Yenimahalle’nin evleri ağaçları arasında , iki katlı 1950’lerin Ankara’sı. Naylon jüponlarla plastik mandallar Tuslog’dan Hergele Meydanı’na inmemişler daha. Çocuklar, babalar eve dönmeden çağrılır, el ayak yıkanıp sofraya öyle oturulur.” (s.88) Ankara, hep hüzünle andığım bir kent artık.
 
Ankara özlemi yok içimde. Yalnızca fakülte yıllarımın Ankara’sını özlüyorum. O yıllarda, faşist saldırılar olmaksızın yeniden yaşamak isterdim.
 
Ayşegül Çelik’in öyküsü “Fenar Alayı”nın kahramanlarından birinin adı, Gültekin. Bir edebi metinde ilk kez adıma rastlıyorum. Bir tuhaf oldum Ankara’yı sımsıkı ele alan bu öyküyü okurken.
 
 
25 Eylül, Perşembe
 
AKP ve CHP’nin ağır topu iki politikacı bugün bütün Türkiye’yi Star televizyonun karşısına çiviledi. 14.30’daki “düello”ya yetişemedim. Sonra, haberlerde her saat başı o kadar çok gördüm ve izledim ki o göremediğim bölümleri. CHP’li Kırdaroğlu’nun elindeki belgeler bir başka ülkede olsa iktidar hemen düşerdi. Türkiye’de henüz öyle bir olgunluk yok. İstifa mekanizması hiç işlemiyor. Olanakları, gücü, yetkiyi neden bıraksın ki insanlar! Ahlaka falan da aldıran yok işin içinde para olunca. Sonra vicdanı Allah’a havale etme bir çözüm getirmiyor. Savcılar bile yerlerinden kıpırdamıyor bunca belge karşısında. İşte, Türkiye bu!
Siyaset almış başını gidiyor; yolsuzluklar da.
 
 
26 Eylül, Cuma
 
Kanal boyu sonbaharın ağaçlara yansıyan tüm renklerini gözler önüne seriyor doyumsuz bir biçimde. Parlaklığı gitmiş yeşil dalların arasında kahverengiler ve ateş kırmızı yapraklar olağanüstü bir uyum sergiliyor. Mavnalar geçiyor. Bisikletliler, köpeğini gezdirenler, koşanlar, yürüyüş yapanlar... geçiyor yanımdan.
 
Yeni bir şiir kapımı çalmak üzere. Şu dizeleri unutmadan not ediyorum defterime:
 
“Sabah olmasın dedim, düşeş bu ya
Ölüm döşeğinde bir akşam çıkageldi
Şınanay yavrum şınanay
 
Bir taşa tutuldum gecemi gündüzüme katıp
Kupkuru, kambur bir ıslık kapımı çaldı
Yılan gibi bir soğuk yaladı geçti
Yüreğimi ah orta yaşlı yüreğimi”
 
“Orta yaşlı yüreğim”e takıldım. Dur bakalım yerine ne gelecek.
 
Yürüyorum ama aklım şiirde.
 
“Yılan gibi bir soğuk”.  Yılanın soğukluyla da, yüreğimi yalayan ölüm korkusunu imlemiyor muyum burada? Nereden aklıma düştü ölüm korkusu? Hiç aklımdan çıkmıyor ki. Panik atak değil ama “Demoklesin Kılıcı” sanki hazret!
 
130 bin doktorun Merkel hükümetinin sağlık politikasını protesto etmek için toplandığını öğreniyorum akşam haberlerinde. Almanya için için kaynıyor.
 
 
27 Eylül, Cumartesi
 
Dünkü şiirin başlığı “Kısa Biyografi” oldu. Sonra dört dize daha eklendi sonuna:
 
“Akşam olmasın dedim dedim
Ölüm döşeğinde bir sabah çıkageldi
 
Bir nehre tutundum asma kadar uzun
Kısa bir biyografi çıkıp gitti şuramdan”
 
Arada yirmi beş dize daha var. Onlardan geriye ne kalacak bakalım.
 
Akşam Kayserililerin yaptığı, şimdiye dek hiç yemediğim “yağlama” adını verdikleri yerel bir yemek yedik Ayvalık’ta yanımızdaki evi alan, Berlin’de yaşayan, Kemal’lerde. Yufka ekmeğini ıslatıp üstüne lahmacun harcı konuyormuş. Bir yufka ve ütüne sıcak harç döşenerek oluşturuluyormuş bu değişik yemek. Yufkalar kat kat oluyormuş böylece, önümüze de öyle geldi. Sarımsaklı yoğurtla, çatalsız, bıçaksız yeniyormuş. Biz de öyle başladık dumanı üstündeki bu ilginç yemeğe. Ben, ellerimle yemekte zorlandım.  Sonra pastalar, meyveler, tatlılar.. geldi.  Üstüne üstlük bir de şarap içince, benim mide çöktü sabaha kadar. Uyku hak getire ve yandım kavruldum.
 
Şiir düşüneyim diyorum, midemdeki ekşi sular yakamı bırakmıyor ki. Öldüm öldüm dirildim. Ne şiir düşünebildim, ne de bir şey okuyabildim. Salonda döndüm durdum kavrulan midemle. Sokak lambasını zar zor aydınlattığı ve tek tük arabanın geçtiği sokağa baka baka sabahı zor ettim.
 
Uyku gözlerimden akıyor.
 
 
28 Eylül, Pazar
 
35.ncisi düzenlenen Berlin Maratonu’na profesyonel, amatör ve meraklı 48 bin 550 sporcu katılmış. Kentin trafiği allak bullak oldu elbette.
 
Bugün hava güzeldi Allahtan ve tam bir bayram havasında geçti maraton.
 
Çeşitli yaş grubundakilerin koşusu müthiş renkliydi ama izleyiciler de ayrı bir alemdi. Koşucuları alkışlayanlar, ıslıkla destek verenler, tanıdıklarının yanında bir süre koşanlar, yorulanlara güç vermek için muz ve su sunanlar... ayrıca görülmeye değerdi.
 
Nasıl renkli, nasıl panayır havasındaydı sokaklar! Çok kültürlü bir gün daha diyorum; rengârenk!
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git