|
|
Sosyalist Amerika, Kapitalist ÇinKategori: Dünya | 0 Yorum | Yazan: Gündoğdu Gencer | 05 Ekim 2008 01:00:10 "Ölmüş olduğum söylentileri fazla abartılıdır" | Mark Twain. Amerika'da başlayıp tüm dünyaya yayılan mâli krizi kapitalizmin öldüğü biçiminde yorumlayan hüsnükuruntu sahipleri var. Aynen Sovyetlerin göçüp gitmesiyle sosyalizmin tarihin sayfalarına gömüldüğünü sağır sultan bile duysun diye avaz avaz tüm dünyaya haykıran suikuruntu sahipleri gibi.
Düşmanını iyi tanımanın hangi mücadele olursa olsun mücadelenin kazanılması için ön şart olduğunu bilmeyen yok. Bugünlerde ne yazık ki kapitalizmi, onun uzantısı emperyalizmi ve bunun yeni pazarlama adı olan “yeni dünya düzeni”ni eleştirenler bunu bilimsel olmaktan çok duygusal düzeyde yapıyorlar. Oysa kapitalist dünyanın kaldıraçlarıyla oynayan büyükbaşlar –sözüm Beyaz Saray’daki gerzekten dışarı- sosyalizmi, Marksizmi kendine sosyalist diyenlerden çok daha iyi biliyorlar. 1960’larda, 70’lerde Türkiye’deki taze sosyalizm tartışmaları sırasında düzenin muhafızları ekonominin büyük bir bölümünün devletin elinde olmasına değinerek “Türkiye zaten sosyalist” gibisinden hârika keşiflerde bulunuyorlardı. ABD Meclisinde 700 milyar dolarlık “kendileri milyonlar dolar aylıklar, on milyonlar dolar primler alırken batırdıkları milyarlık şirketleri kurtaralım” paketi tartışılırken milletvekilinin biri “bu ekonomik sosyalizmdir ve Amerika’nın ruhuna aykırıdır” gibisinden bir cevher yumurtladı. Hani utanmasa Bush oğlu Bush’a komünist diyecekti adam. “Seçimler birşeyi değiştirebiliyor olsa yasaklanırdı” sözünü hatırladım. “Eğer devlet kapitalizm için bir engel oluştursaydı şimdiye dek mutlaka ortadan kaldırılırdı” dedim ve seçimle başa geçen Allende’ye, Chavez’e, Morales’e, Hamas’a “demokrasisever” batının tepkilerini hatırladım. Devlet kapitalizme aykırıysa neden hâlâ var? Her solukta devlet müdahalesinden yakınan, herşeyi özelleştirmeye çalışan, devletin görevinin “deregulation” (yâni yönetmeliklerin, kuralların kaldırılarak kapitalizmin dilediğince at oynatmasını) savunanlar neden bu devlet denen “canavar”ı ortadan kaldırmazlar acaba diye düşünen bir tek ben miyim dedim. Bu sorunun yanıtı elbet geçen hafta ABD Meclisinin onayladığı 700 milyar dolarda yatıyor. Devlet olmasa bu 700 milyar doları kim toplayıp o şirketlere aktaracak? Devlet olmasa kim Amerikan halkını yalanlarla kandırıp 4000 küsur evlâdını Irak’ta ölüme gönderecek, Amerikan halkından topladığı vergilerle (şu ana kadar) 590 milyar dolar harcayacak, bu vergileri silâh ve petrol şirketlerine peşkeş çekecek? (Yalnızca 2007 yılında ABD’nin Irak’taki harcaması her Iraklı başına 5,000 dolara –kişi başına ortalama gelirin 3 katına- geliyor.) Devlet elbette olacak ki bunlar yapılabilsin. Sorulması gereken soru devletin olup olmaması gerektiği değil, devletin iplerinin kimin elinde olduğudur. Kapitalistlerin ezbere bildiği Marksist kurama göre devlet hâkim sınıfların hâkimiyetlerini korumak ve sürdürmek için oluşturulmuş bir üstyapı kurumudur. Ve ancak sınıf çelişkileri ortadan kalktığında komünizm kurulacak ve devlet ortadan kalkacaktır. Pembe gözlüklü sosyalistler bunun hayalleriyle avunurlarken bu arada ABD’de ve diğer benzeri ülkelerde biri Ali Veli, öteki Veli Ali, iki parti kurulur, tahtırevalli devam eder, halk ta “ah ben ne özgürüm, bu ne güzel demokrasi, seçeneğim var” diyerek o ya da bu adayın peşine düşer, heyecanlanır, gider oyunu kullanır. Amerika’da devlet devreye girmekle kapitalizmin sonunu getirmek bir yana, kapitalizme can simidi atmaktadır. Sarah Palin adlı geyik avcısı başkan yardımcısı adayı bir yandan bu yoz şirketlerin yolsuzluklarına engel olup orta sınıf Amerikan vatandaşını rahatlatacağını söylerken öte yandan –sanki orta sınıf Amerikalının vergilerini zenginlere aktarmak müdahale değilmiş gibi, aradaki çelişkiyi görmeden- devletin müdahaleci olmaması gerektiğini savunabiliyor. Tamam, Amerika sosyalist falan olmadı da Çin kapitalist mi oldu? Binlerce yıllık kültür birikiminin getirdiği pragmatizmle Çin, sosyalist hayallerin nerede çuvallamış olduğuna çok iyi parmak bastı. Sosyalizm, insan doğasının içinde yaşanan toplum koşulları tarafından biçimlendiğini, ve bu koşullar değiştiğinde insanların bencilliklerinin, açgözlülüklerinin, tembelliklerinin, sömürücülüklerinin eriyip yok olacağını iddia ediyordu. 75 yıllık Sovyetler deneyimi –nedenleri ne olursa olsun- bunu başaramadı. Devletten aldığı aylığı garanti olan işçi, çalışmadı, yan yattı. Başa geçenler havyar yiyip köşklerde keyif yaptı, her fırsatta yanındakini, komşusunu sömürdü, ayrıcalık sağlamak için komünist partisine üye olup kartını gösterdi. Bu deneyimin ışığında ve kapitalist ülkelerin hızlı ekonomik gelişme lokomotifinin insanın açgözlülüğü olduğunun bilincinde olan Çin, insan doğasını değiştirmeye çalışmak yerine, kalkınmak için bu lokomotifin ardına takılmaya karar verdi. Sovyetlerin vefatından önce kendine sosyalist diyen ülkelerin resmi adları “Halk Cumhuriyeti” idi. Çin’inki hâlâ öyle. Çin’de komünist olmayan siyasi partiler yok, batı ülkelerindeki türden demokrasi yok, seçim yok. Ülkeyi idare edenler gökten zembille inmediklerine göre, nasıl seçiliyorlar peki? Önce yaklaşık 1 milyon köy, temsilcilerini seçiyor, onlar bir üst kongre üyelerini, o üyeler bir üsttekileri seçe seçe Devlet Başkanı ve Bakanlar Kurulu seçiliyor. (Hangisi daha demokratik?!!!). Ve son yıllarda özel teşebbüse yer veren, zengin olmayı, mal mülk sahibi olmayı ayıplamayan bir düzen var. Ama devlet zenginlerin devleti değil. Yolsuzluk yapan zengin, rüşvetçi memur, ya da muhtekir (ihtikâr yapan, aşırı kâr eden) iş adamı en ağır cezalara çarptırılabiliyor. Böyle kapitalizm mi olur? Kapitalizm dediğinde devlet zengini kollar, devlet aracılığıyla halkın vergilerini onlara aktarır, batıyorlarsa onlara milyarlık can simitleri atar, bu arada fazla ezilip te kazan kaldırmasın diye halka ucundan ucundan birşeyler koklatır. Devlet ve devletçilik sosyalizm değildir, birilerinin kâr etmesi (sakallı Karl istediği kadar mezarında dönsün) de kapitalizm değildir. Önemli olan devlet durdukça, devlet mekanizmasının kaldıraçlarının kimin elinde olduğudur.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|