|
|
Sn. Baykal; sadece İstanbul'da değil Türkiye'nin bütün belediyelerinde yavşak ilişkiler var.Kategori: Türkiye | 0 Yorum | 01 Ağustos 2008 03:21:48 Türkiye'de Son 20 yılda kamu kurum ve kuruluşlarında görülen yolsuzluk, rüşvet, kara para ve diğer yasa dışı yollar yüzünden Türkiye'nin kaybı yaklaşık 200 milyar $. Bu yolsuzluklardan dolayı yabancıların yüzde 63'ü Türkiye'ye yatırım yapmak istemiyor.
En önemlisi yurt dışında çalışan Türk işçilerinin ülkemize her yıl gönderdikleri ortalama 5 milyar dolar da bu yolsuzluklar nedeniyle gönderilememekte. Diğer taraftan yolsuzluklar nedeniyle yurt dışına kaçan para miktarının da 40-50 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Kamu ihalelerinin yüzde 15’inin; bağış, komisyon gibi isimler altında belli kişilere ödendiği söyleniyor. Her yıl kamu ihaleleri yoluyla 5 milyar doların üzerindeki bir paranın, politikacıların ve bürokratların şahsi hesabına yattığı ileri sürülüyor. Milyon dolarların bulunduğu çantaların el değiştirdiği yolsuzluk olaylarına, eski milletvekillerinin ve iş adamlarının adlarının karışması yolsuzluğun boyutlarını ortaya koymaktadır! İşte yolsuzluk!… Türkiye’nin kanayan yarası. Ne yazık ki bu yaranın iyileşmesi için bir türlü çare bulunamıyor. Devletin kurum ve kuruluşları, bakanlıklar, tapu daireleri, belediyeler ve hastaneler yolsuzluk söylentileriyle Dünya’nın ve Türkiye’nin gündeminden bir türlü düşmüyor. Özellikle belediyelerdeki pis kurallar artık rahatsız edici “Rantı yüksek ihaleler” yolsuzluk kültürünü de beraberinde geliştirmekte.. Son yıllarda sayıları çığ gibi artan 'Belediye İktisadi Teşekkülleri' (BİT) belediye şirketlerinin, belediyelerin ballı ihalelerini almaları kimi yolsuzluk söylentilerine de kaynak oluşturmakta. Bu şirketlerin sayıları, varlıklarındaki ani büyümeleri herkesin dikkatini çekilmiştir. Eski ve yeni Başkanları, Milletvekilleri, yöneticilerin yandaşları bu şirketlere ortak, kimi zaman yalnızca yöneticisi oldukları bu şirketlerin, ihalelere katılıp katılamayacakları konusunda ise Sayıştay'dan bugüne kadar farklı kararlar çıkmıştır. Bu belediyelerin başında ise Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri ve onlara bağlı ilçe ve belde belediyeleri geliyor. Bu belediyeler hakkında da sıklıkla yolsuzluk iddiaları gündeme geliyor. Ama %99’u yargıya intikal edilse bile soruşturmalar başlamamakta. İSKİ eski Genel Müdürü Dursun Ali Çodur'un, görev yaptığı 3 yıl içinde İSKİ’ye ait su havzalarına 23 bin kaçak yapı yapıldığını ve bazı belediyelerin bu yöndeki yasaya aykırı uygulamalarına engel olamadıklarını biri hariç hiçbir belediyenin hakkında soruşturma başlatılmamıştır. “Yenidoğan Belediye Başkan Yardımcısı Özkan Kıral’ın, Belediye Başkanı Hakan Örüng’ün makamını silahla basması” medyada haber olmuş. Yenidoğan'da yüzlerce kaçak inşaat yapıldığını belediye meclisi tutanakları kanıt gösterilerek belgelenmiştir. Daha sonra İçişleri Bakanlığı’nın su havzasına inşaat izni veren Ümraniye Yenidoğan Belde Belediye Başkanı ile yardımcısını gecikmeli olarak görevden almasına karşı? İstanbul’da su havzalarına inşaat izni veren diğer belediye başkanlarının ne görevden almış nede soruşturma başlatmamış? Bu yolsuzlularda siyasi Partilerin hiç suçu yok mu ? Önemli ihaleleri gerçekleştiren belediyeler de yapılan sık sık imar tadilatları ani zenginlikler ve yolsuzlukları beraberinde sürüklemekte. Belediyelerde yapılan bunca yolsuzluklar ve imar tadilatlarındaki rantların tek sorumlusu belediye meclis üyeleridir. Eğer muhalefet meclis üyeleri imar tadilatlarına “Hayır!” deyip haksızlıkları yargıya taşısaydı veya basın yoluyla halka gidip yolsuzlukların haksızlıkların boyutlarını halka açıklasaydı bu kadar yolsuzluk olmazdı. Bir Ana muhalefet Partisini genel Başkanı Deniz Baykan Baykal da İstanbul’da kendi CHP’li belediye meclis üyelerini kast ederek “İstanbul’da yavşak ilişkiler var” dedirtecek konuma gelmemiş olurdu. CHP’nin İstanbul’da Kadıköy, Beşiktaş, Avcılar, Bakırköy, Şişli, 5 ilçe belediye başkanı ( Şişli şu anda bağımsız) mevcut. 32 İlçe 41 beldenin tamamına yakın belediyelerde en çok Cumhuriyet Halk Partili meclis üyeleri görev yapmakta. Bazı belediyelerde diğer partililerin meclis üyeleri görev yapmaktadır Muhalefet meclis üyeleri imar tadilatlarında bir duruş sergileyip AKP’li belediyelerin yolsuzluklarını yargıya taşıma görevini yapmış olsaydılar, bu günkü fatura da muhalefet partilerine öncelikle ana muhalefet partisi CHP’ye kesilmezdi. Şimdi yılda 4 milyona yakın insan belediyelerin parasıyla Çanakkale’ye ve başka illere geziye hatta bazı insanlar da umreye götürülüyor ama meclis üyelerinden tık yok! Belediyelerden yapılan kömür, gıda, Öğrenci bursu gibi yardımların sadece AK partililere verilirken yine muhalefet meclis üyeleri ses çıkarmadığı gibi yapılan ihaleleri de takip etmemişlerdir. Yanı Meclis üyeleri Kamuoyunu Belediyelerde yapılan yanlışlardan haberdar edilmemektedir. Özelleştirme (!) adı altında milletin malı olan tesisler yandaşlara hediye edilmiştir. Kanun, tebliğ ve teammüllere uyulmamış, milletin en gözde kuruluşları yok pahasına satışa çıkarılmıştır. Meclis üyelerinden durdurulması için her hangi bir girişim ve mahkemeye verip soruşturma başlatmamıştır. Belediye meclis üyelerini Büyük Şehir Meclis üyelerinin haksız ranta yönelik attığı imzaların Hiçbiri karşılıksız değildir! Yapılan bu olumsuzluklar karşısında toplantıda da CHP Genel Sekreteri Önder Sav, partilileri uyararak "Bazı belediyelerimizle ilgili kötü şeyler duyuyorum. Tüm belediyelerimizi buradan uyarıyorum. Kendinize dikkat edin!" demiş ve O gün toplantıdaki tartışmanın büyümesiyle, bazı belediye başkanlarının salonu terk etmesi dikkat çekmişti Şemdi Parti geleneğinden gelmeyen belediye başkanı ve meclis üyeleri çıkar görünce partiden istifa etmiş, işi iktidarda olan belediye başkanıyla bu ilişkiler içine girmiştir. Siyasi partiler ikinci seçimde yine yeterli olmayan Meclis üyeliği yapacak kapasitede olmayan ve parti geleneğinden gelemeyenleri bu yine getirirse aynı olumsuzluklar yaşanacağı açıkça ortadadır. Bu yolsuzluk ve olumsuzluklar cereyan ederken Başbakan “Siyasetçilerin ve kamu yöneticilerinin mal varlıkları şeffaf hale getirilecektir özellikle Seçim öncesinde yolsuzluğu ve ekonomideki bozukluğu yolsuzluklara ve dokunulmazlıklara bağlayan ve seçim meydanlarında milletvekili dokunulmazlığının kaldırılacağı sözünü veren AKP’nin söz verdiğinin aksine, dokunulmazlıkların kaldırılmasını bilinmeyen bir tarihe ertelemesi yine yolsuzlukların yapılmasının önünü açacaktır diye düşünüyorum. “AKP devşirilmiş siyasi akımdır” diyen ve iktidarın küresel emperyalizmin “maşası” olduğunu belirten Koray Aydın’ın “Böyle bir siyasi kadro, Türkiye’de yolsuzlukların hesabını soramaz!” demesine cevap verilmemesi ise ayrı bir yolsuzluk olarak karşımızda duruyor. Mustafa Küpeli
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|