AKP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Dengir Mir Fırat kısaca DMF boşa konuşmaz. İyi düşünülmüş denemeler ile, sınırları ince hesaplanmış provokasyonlara imza atar. AKP'nin psikolojik savaş ustası DMF, gündem oluşturma, eğilim belirleme, nabız ölçme konularında usta...
DMF işini iyi yapmakta. Yiğidi öldür hakını yeme demişler. Doğuya Batıdan açıklamalar yapan başbakanı gibi, Türkiye üzerinde oynanan oyunların senaryo yazarlarından olan New York Times’a, verdiği “tabu yıkıcı” açıklamalarla dolu demeçten sonra Ergenekon davasının son fırtınası ile ilgili yorumlarını da bugün dinledik.
Cumhuriyet’in kazanımlarının gözden çıkarılmasına, toplumun küçümsenmeyecek bir kesiminde “onay” verildiği bir dönemde cumhuriyetin meşruiyetini sorgulayıcı sözler sarf edilmesi, basiretsizlikle açıklanamaz. Başta DMF olmak üzere AKP’nin misyonu bu, sürekli yeni mevziler elde etmek, edemiyorsan bile o mevzide birkaç delik açıp sızma hareketinde bulunmak.
Cumhuriyet travmasına gelince... DMF haklı. Her devrimci dönüşümde olduğu gibi, Türkiye’de devrimler sürecinde toplumsal bir sarsıntı yaşanmıştır. Buna travma demek DMF nin tercihidir. Devrimler bazı toplumsal dinamiklerin önünü açar, bazılarını devre dışı bırakır ya da baskı altında tutar. İdeolojik olarak Atatürk devriminin dünyaya pencerelerini kapatanlar açısından bir “travma” etkisi yarattığı doğrudur.
DMF ve onun gibilerinin ekonomik ve siyasi güclerine bakıldığında bu travmadan etkilenmedikleri ya da kısa sürede uyum sağladıkları kesin! Peki… DMF gibilerinin palazlanması ve bu gücü elde etmesini sağlayan sermaye ne??? Yerel sermaye mi? Yoksa uluslararası sermaye mi? Bunun cevabı son yıllardaki özelleştirme politikalarının sonucunda beğenmedikleri Cumhuriyetin birikimlerinin kimlere satıldığında yatıyor.
Bugün Türkiye’de Cumhuriyetin 85 yıllık kazanımları gerçekten tehlikede ve sanıldığı gibi bu yalnızca vitrinde sürekli tutulan “laiklik” başlığıyla ilgili değildir. Yokedilmek istenen Cumhuriyet kazanımlarının kamusal alanları, kamusal yaşam ve sonuç olarak kamu çıkarlarıdır.
DMF’nin derdi, ‘travma” diye işaret ettiği, bugün uluslararası sermayenin ayağına dolanan ulusal değerlerdir.