|
|
GRAFİK TASARIMCI ve İKLİM AKTİVİSTİ YASEMİN SAYIBAŞ AKYÜZ İLE SÖYLEŞİKategori: Söyleşi | 0 Yorum | Yazan: Berna Kayra | 10 Ekim 2024 07:08:03 Yasemin Sayıbaş Akyüz ile 2011 Temmuz’unda Domuzçukuru’nda bir kampta tanıştık. 2013 Baharında Bodrum’a taşındıktan sonra çok yakın arkadaş olduk. Onun yanında kendimi çok gerçek hissetmişimdir her zaman. Öyle “olduğu gibi”dir ki, yanında kendiniz olmak çok kolaydır. Yasemin kadar doğaya uyumlu, ruha dinginlik veren çok az insan tanıdığımı söylesem abartmış olmam. O, hem çok yaratıcı hem çok çalışkandır. Doğadaki renklerden boyalar üretip resim yapar, ahşap mühendisliği ile pop- up kitap yaratır, dikiş diker, bir şeyler mutlaka üretir. Eker, biçer, hayvanlarla arkadaşlık eder, doğanın dengesine saygıyla yaklaşır.
Benim doğayı korumaya olan hassasiyetim geri dönüşüm çöpleri ayrıştırmak gibi işlerle sınırlıyken, bir gün beni arayıp iklim krizi konusunda bir şeyler yapmak isteyen dört anne ve çocuklarına katılmak isteyip istemeyeceğimi sordu. Davet Yasemin’den gelince benim için akan sular durduğu için birkaç gün sonra kendimi bu annelerle Yasemin’in evinde toplantıda buldum. Yıl 2019’du. Bir grup anne ve çocuk olarak başlattığımız ve giderek büyüyen Cuma farkındalık eylemleri sekizinci haftanın sonunda Bodrum Kent Konseyi bünyesinde kurduğumuz çalışma grubuyla daha da güçlendi. Onbirinci haftamızda 29 Kasım 2019 Cuma günü, dünyadaki diğer iklim hareketleriyle eş zamanlı olarak Bodrum Belediye Meydanı Kadın Ağacı önünde Bodrum Kent Konseyi İklim Acil Çalışma Grubu olarak bir etkinlik gerçekleştirdik. Etkinliğe Bodrum sivil toplum kuruluşlarından geniş bir katılım oldu. Çevre felaketini tasvir eden kostümleri birlikte diktik ve nesli tükenmekte olan hayvan kostümleri ile müzikler eşliğinde, termik santrallerden plastik atıklara kadar birçok konuda dikkat çeken bir eylem gerçekleştirdik. Dördüncü Küresel İklim Krizi Eylemleri çerçevesinde geniş kapsamlı etkinlikler yaptıktan, iklim konusunda eğitimler alıp belediyenin desteği ile okullara eğitimlere başladıktan sonra pandemi ile birlikte çalışmalar azaldı ve sonlandı. Ama Yasemin için böyle olmadı ve o çalışmalarına devam etti. Sevgili Yasemin, bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Ben iklim aktivisti bir grafik tasarımcıyım. Profesyonel olarak yaptığım grafik tasarım çalışmalarının yanında iklim krizi ve ekolojik yıkım konularında görseller tasarlıyorum. Bu görsellerle Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının, yerel hareketlerin ve uluslararası iklim gruplarının çalışmalarına destek olmaya çalışıyorum. Ayrıca kendi sosyal medya hesabımdan da bu konuda düzenli paylaşımlar yapıyorum. Evliyim, bir kızım var. İklim kriziyle ilgili çalışmalara ne zaman ve nasıl başladınız? İklim krizi ile ilgili çalışmalara aktif olarak 20 Eylül 2019 Küresel İklim Grevi’nde başladım. O gün Bodrum’da uluslararası iklim hareketlerine parelel olarak, Fridays For Future gençleri tarafından düzenlenen iklim grevine ailecek gittik. Sonrasında bu konuya duyarlı 5 kadın ve çocuklarımızdan oluşan Bodrum İklim Acil Grubu’nu kurduk. Takip eden 13 hafta boyunca her cuma Bodrum’da iklim krizi farkındalık eylemleri düzenledik. Bu süreçte Kent Konseyi’nde bir grup kurduk. Bodrum Belediyesiyle çalışmalara başladık. Bu alana ilgi duymanız arkasındaki motivasyon nedir? Benim motivasyon kaynağım kızım ve iklim değişikliği konusunda farkındalık uyandırmaya çalışan Türkiye ve dünya çapında milyonlarda çocuk ve genç oldu. İklim krizinde büyük payı olan bir nesilden bir anne olarak, onlara bırakacağımız dünya için bir şeyler yapma konusunda hissettiğim sorumluluk duygusu oldu. Sanatın iklim kriziyle mücadeledeki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? İklim krizi ile ilgili gerçekleri bilim insanları bize bilimsel bir anlatı yolu ile ulaştırıyorlar. Bilimsel anlatı da insanın mantığına hitap eder ve içsel dünyasında bir muhakeme süreci geçirir. Sanat ise bilimsel gerçekliği imgeler yoluyla insanın sezgilerine hitap ederek aktarır. Yani sanat sezgisel farkındalık sağlar. Bu farkındalık da çağrışımlar oluşturarak, insanın başka bir dünyayı hayal edebilmesinin yolunu açar ve dönüşüm için ihtiyaç duyduğu motivasyonu sağlayabilir. Sanatsal anlatı, diyaloglar başlatır, empatiyi besleyerek kollektif bir farkındalık geliştirilmesine ön ayak olur ve geniş kitlelerin harekete geçmesi için ivme yaratabilir. Toplumsal farkındalığı artırmak için sanat ve grafik tasarımının nasıl kullanılması gerektiğini düşünüyorsunuz? İklim krizi maalesef bugün dünya üzerinde yaşayan tüm canlılar için hayatsal öneme sahip bir konu. Sanatsal çalışmaların durumu tüm gerçekliğiyle görsel olarak ortaya sererken aynı zamanda geleceğe dair umut içermesi ve farkındalığı artırırarak insanları bu konuda bir şeyler yapmaya teşvik etmesi gerektiğini düşünüyorum. Grafik tasarımını iklim değişikliğiyle nasıl ilişkilendiriyorsunuz? Grafiksel imgeler ilk insanlardan beri iletişim aracı olarak kullanılıyor. Dünyanın bilinen en eski mağara resmi 45 bin 500 yaşındaki Endonezya’nın Sulawesi Adası’nda bulunan Visaya Yaban Domuzu resmi. Günümüze geldiğimizde, modern insanının, beş duyu ile öğrenme biçimleri içinden görerek öğrenmenin yüzde 83 oran ile öne çıktığı belirtiliyor. Bu özelliği ile de görsel sanatlar büyük bir avantaja sahip. Grafik tasarım bir iletişim aracı olarak hayatımızın her alanında karşımıza çıkıyor; reklam panolarında, ürün paketlerinde, sokak tabelalarında, duvar resimlerinde, sosyal medya görsellerinde,... İklim değişikliğinin iletişiminde de bu güçlü araç, giderek daha çok kullanılıyor. Grafik tasarımının iklim değişikliği konusundaki farkındalığı artırmada nasıl bir rolü olduğunu düşünüyorsunuz? Ben grafik tasarım konusundaki tecrübe ve yeteneğimi sanatsal bir anlatı kullanarak tasarımlarımda hikayeler anlatmak için kullanıyorum. Bu yolla yapılan görsel hikaye anlatıcılığının iklim krizi gibi ağır bir konuda insanlarda farkındalık uyandırmada iyi bir araç olduğunu düşünüyorum. Grafik tasarımını iklim değişikliğiyle ilişkilendirmenin nedeni nedir? Bu alanda neler yapmak istiyorsun?Gelecekteki hedefleriniz nelerdir ve bu hedeflere ulaşmak için nasıl bir yol haritası belirlediniz? Sahada anneler ve çocuklarımızdan oluşan Bodrum İklim Acil Grubu’nun çalışmaları maalesef pandemi sürecinde durmak zorunda kaldı. Sonrasında da devam edemedi. Grafik tasarım benim için iklim krizi konusundaki çalışmalarıma devam edebilmek için iyi bir araç oldu. 2020 yazından beri hazırladığım görsellerle farkındalık uyandırmaya çalışıyorum. Sosyal medya üzerinden yaptığım paylaşımların yanında 2021 yılında Gümüşlük’te, 2022 yılında Akbelen’de bir sergim oldu. İstanbul Gazhane İklim Müzesi’nde 6 tane görsel çalışmam sergileniyor. Yurtdışında iki karma sergiye katıldım. İleride de hem sosyal medya üzerinden hem de bireysel ve karma sergilerle çalışmalarıma devam etmek istiyorum. İklim kriziyle ilgili olarak hükümetlerin ve kuruluşların stratejilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? İklim değişikliğinin temel sebebi fosil yakıt yani kömür, petrol ve doğalgaz kullanımı. Öncelikli olarak fosil yakıtların tüm dünyada kademeli olarak kullanımının sonlandırılıp yenilenebilir enerji kaynaklarına geçilmesi gerekiyor. 2015 yılında, 197 ülkenin katılımıyla dünya çapında Paris İklim Anlaşması imzalandı. Anlaşma; iklim krizinin önüne geçmek için küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derece ile sınırlandırmak, mümkünse 1,5 derecenin altında tutmayı amaçlar. İklimi korumak için emisyonların azaltılması ve fosil yakıtların kullanılmaması gerekiyor olsa da taraf ülkeler, ne zaman ve ne kadar sera gazı azaltım taahhüdünde bulunacağına kendileri karar veriyor ve ulusal katkı beyanlarıyla iletiyor. Bu katkı beyanları her yıl Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı’nda (COP) güncelleniyor. COP, en son 2023 yılında Mısır’da yapıldı. Ülkelerin verdikleri mevcut taahhütlerde yetersiz kaldıklarını ve bu taahhütleri yerine getirme konusunda da yeterli olmadıklarını görüyoruz. İklim değişikliği konusunda size göre en temel problem nedir? Öncelikle iklim krizi kaynaklı afetler; kuraklık, orman yangınları, seller, fırtınalar, sıcak hava dalgalarını söyleyebilirim. Bence en temel problem iklim adaleti konusu. Yani iklimin değişmesine tarihsel olarak ve günümüzde emisyonlar açısından en az katkıda bulunan toplulukların, ülkelerin iklim afterlerinden en çok etkileniyor olması. Gelişmiş ülkeler daha az etkileniyorken, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler daha çok etkileniyor. Topluluk bazında da sosyo-ekonomik şartları iyi olanlar daha az etkileniyorken olmayanlar daha çok etkileniyor. İklim değişikliği ile ilgili gelişmeleri yakından takip etmek ve farkında olmak. Yerel yönetimlerimizden başlayarak devletin en üst kademelerine kadar iklim değişikliği ile ilgili konularda yapılması gerekenlerle ilgili talepte bulunmak ve bunları takip etmek. Bireysel hayatlarımızda daha az tüketim yapmak. Suyu dikkatli kullanmak, çevreye zarar vermemek, yeşil alanları, ormanları korumak ve çoğaltmak gibi pek çok şey sıralanabilir. İklim değişikliğiyle ilgili verileri nasıl topluyor ve analiz ediyorsunuz? Bu verileri görselleştirirken hangi yöntemleri tercih ediyorsunuz? İklim krizi ile ilgili gündemi yakından takip ediyorum. Bunun için güvenilir kaynaklardan güncel haberleri okuyorum, podcast ve radyo gibi haber kanallarını dinliyorum. İklim krizi ile ilgili çalışmalar yapan bilim insanlarının yayınlarını takip ediyorum, makalelerini okuyorum, notlar alıyorum. Görselleştirme aşamasında, bilimsel verilerden çok bunların sonuçları ve mücadele yöntemlerine odaklanan tasarımlar yapmaya çalışıyorum. Bunu yaparken görsellerimde zaman zaman zıtlıklara yer veriyorum. Yani zarar gören bir çevrenin içerisinde hayatta olan canlılar, yeşil alanlar ya da korumak için mücadele eden insanlara yer veriyorum. İklim krizi hakkında yapılan çalışmaların toplumda nasıl bir etki yarattığını düşünüyorsunuz? Araştırmalar gösteriyor ki iklim krizi konusundaki toplumsal farkındalık her geçen gün daha da artıyor. Bunda yapılan çalışmaların büyük bir katkısı var. Ayrıca iklim krizinin etkileriyle de her geçen gün daha çok karşılaşıyoruz ve bu da insanların merak duyarak konuya ilgili göstermesine katkıda bulunuyor. Yasemin Sayıbaş Akyüz’ün iklim krizi konusundaki çalışmaları sanatı aracılığıyla geniş kitlelere ulaşıyor. Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak adına sanatı, farkındalığı artırmanın güçlü bir aracı olarak kullanması hepimiz için ilham verici. Daha adil, daha güzel bir dünya için hepimizin üzerine düşeni yaptığı günlerin gelmesi umuduyla.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|