Gazze savaşı, sessiz beyin göçünü artırdı… 7 Ekim'deki Hamas saldırısı sonrasında başlayan Gazze savaşının birinci yıldönümüne girilirken sivil ölümleriyle birlikte İsrail'in sosyal hayatındaki değişimler de dünya basınında ele alındı. Birleşik Krallık'ın Guardian gazetesi, İsrail'deki "sessiz beyin göçüne" dikkat çekti. Kalifiye işgücünün ülkeyi terk etmesi halinde yüksek teknolojiye dayalı sektörlerin büyük zarar göreceğine işaret edildi.
Bu yaz esirlerin serbest kalması ve ateşkesin sağlanması amacıyla İsrail'de düzenlenen gösterilere Nobel ödüllü kimyacı Prof. Aaron Ciechanover'in de katıldığı hatırlatıldı.
77 yaşındaki bilim insanı, rehineler geri dönmezse ülkeyi birleştiren toplumsal sözleşmenin yok olacağını, gelecek görmeyen elitlerin ülkeden kaçacağını ve onlar olmadan İsrail'in geleceği kurmakta zorlanacağını savunmuştu.
Ciechanover'in İsrail Başbakanı'na uzun süredir muhalefet ettiğini anımsatan Guardian, Binyamin Netanyahu'nun eskiden Ulusal Ekonomi Konseyi'nin başına atadığı Eugene Kandel'le Ron Tzur'un yazdığı makaleyi bir kez daha gündeme getirdi.
Ses getiren makalede İsrail'in varoluşsal tehdit yaşadığı belirtilirken "İsrail'in gelecek on yıllarda egemen bir Yahudi devleti olarak var olamaması, dikkate değer bir ihtimal" deniyor.
İkili, "İsrail'in büyümesindeki lokomotif, inovasyon ve bunu gerçekleştiren de 10 milyonluk ülkedeki onbinlerle ifade edilebilecek küçük bir grup" diyerek beyin göçünün tehlikelerine de dikkat çekiyor.
Guardian, Gazze savaşı öncesinde başlayan bu sorunun İsrail'deki ortamın daha da militarizme savrulmasıyla yoğunlaştığını bildiriyor.
Üç çocuk babası Noam, matematik ve İngilizce öğrenmekten kaçınan ultraortodoks Yahudilerin yönetimdeki etkisine işaret edenler arasında: “Ülkeyi terk etmemizin asıl sebebi, çocuklarımız için daha iyi bir gelecek istememiz. Barış yarın sağlansa bile, parçası olabileceğimiz bir geleceği göremiyoruz. 'Nereye gidiyoruz?' diye sorarsanız size İran modelini işaret edebilirim. Orada din, gündelik hayatta büyük bir rol oynuyor. Etrafımızı saran düşmanlar olmasa bile, çocuğunu seven bir ebeveynin onun zarar görmemesi için harekete geçmesi gereken nedenler var.”
Ben Gurion Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri veren Uri Ram da ülkede sekülerizmi ve Batı tipi demokrasiyi savunanların oranının azaldığını savunuyor.
2015'te İsrail yurttaşlarının yüzde 45'i kendini seküler olarak tanımlarken 2023'te ilkokullarda yapılan araştırma, çocukların yüzde 40'ının laikliği benimsediğini ortaya koydu.
Dindar ailelerin daha fazla çocuk yapması da bu durumu etkiliyor.
Dror Sadot ve partneri de ülkeyi terk ederek Almanya'ya gidecekler arasında. Çoğu sivil onbinlerce Filistinlinin öldüğü savaşın kendilerini de yalnızlaştırdığını söylüyor: “Kendini solcu diye niteleyenler bile intikamdan bahsetmeye başladı. İsrail'de en iyi ihtimalle 'deli', en kötü ihtimalleyse 'hain' kabul ediliyorum.”
Hamas öncülüğündeki örgütlerin 7 Ekim 2023'te İsrail'e düzenlediği saldırılarda çoğu sivil 1200 kişi öldü.
Sonrasında İsrail'in başlattığı savaşta yaklaşık 17 bini çocuk, 11 bin 378'i kadın olmak üzere 41 bin 909 Filistinli öldü, 97 bin 303 kişi yaralandı.
Enkaz altında hala binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.
Kaynak : Guardian