A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Okey! Başıma Bir İş Gelmeyecekse, Ben Sevmiyorum Atatürk'ü!

Kategori Kategori: Türkiye | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: Neslihan Acu | 17 Haziran 2008 14:46:40

Bordo türbanlı, güzel gözlü kız (Adı Nuray'mış), Fatih Altaylı'nın "Ya siz? Siz de sevmiyor musunuz Atatürk'ü?" sorusu üzerine önce bir duraklıyor. Sonra "Atatürk'ü sevmeme hakkımız var mı TC vatandaşı olarak?" diye soruyor. Altaylı'nın "Var tabii!" cevabı üzerine de, önce bir "okey!" çekiyor (yani "eyvallah'ın İngilizcesi).

Ve sonra devam ediyor: “Başıma bir iş gelmeyecekse ben sevmiyorum Atatürk’ü!”
Diğer kızın adı Kevser. O da Humeyni’yi seviyor ve saygı duyuyormuş. Atatürk’ü sevmiyor.
Atatürkçülük adına zulüm gördükleri için(!), İngilizler olsaydı belki daha özgür olacaktık diyor her ikisi de.
 
Şimdi ben tüm bu zırvalar içersinde bu “okey”e takıldım gidiyorum.
Kafada türban, dilde “okey”, gönülde sömürge olmaya duyulan heves!
Her iki kız da üniversite öğrencisi. Ama bir ülkenin “bağımsızlığı” ne demektir onu bilmiyorlar. Açık açık, “sömürge olsak daha iyiydi” diyecek kadar şaşkınlar. Siyasetçilere ve devlet adamlarına, lise-1 kızları gibi “seviyorum-sevmiyorum” tarzında yaklaşıyorlar.
 
Ben burada kalkıp bu kızlar aman da nasıl saçmalıyorlar geyiği yapacak değilim tabii.
Yapacağım ilk şey şu:
Fatih Altaylı’ya, türban taktıkları için üniversite kapılarından geri gönderilen ve eğitim görmeleri engellenerek zulme uğrayan (!) kızlarımızın, muhteşem bilgi, algılama, onur ve kültür seviyelerini, bu Nuray ve Kevser örnekleri üzerinden bizlere gayet somut bir biçimde gösterdiği için, en hakikisinden bir teşekkür etmek!
 
Yapacağım ikinci şey ise, bu kızları ayıplamayı bir tarafa bırakarak (çünkü pek bir anlamı yok) var olan eğitim sisteminin içler acısı hali hakkında, bu vesileyle, birkaç satır yazmak…
 
Kalbi olanın kalbi sızlamalı. Daha önce çok yazdım. Çocuğunu gencini öğüten, pırıltısını yok eden, genç yaşta ihtiyarlatan rezil bir eğitim sistemi var bu ülkede.
80’lerden önce de ezberci bir eğitim sistemi vardı ama en azından bakkal çocuğu, doktor çocuğu, işçi çocuğu hepimiz aynı sınıflarda eğitim görüyorduk. Ülke zengin-yoksul ve dinci-laik diye kompartımanlara bölünmemişti henüz.
80’lerin ortalarından itibaren Özal’ın “özel, güzeldir” yaklaşımıyla eğitimde özel okullar devri başladı ve gerisi çorap söküğü gibi geldi.
Kimin elinde para varsa eğitim işine girdi. Çoğunlukla da cemaatler.
 
Çağa uygun meslek okulları açılmadığı ve bunun kadroları yetiştirilmediği için, tüm gençler üniversite okumaya özendirildi.
Yeterli üniversite yoktu, bu yüzden dershane sektörü oluştu. Öğrenci başına epey bir milyar tokatlayan bu dershanelerin önemli bir bölümü cemaatlerin elinde... Hem para kazanıp hem beyin yıkama yapıyorlar.
Daha ilkokuldan itibaren üniversite stresine sokulan çocuklar, tümüyle ezberci bir eğitim sistemi içinde telef ediliyor. Bu çocuklardan bir bölümü çok yüksek puanlar kazanarak en seçkin Anadolu Liselerine ve oradan en iyi devlet üniversitelere gidiyorlar. Ama bu çocuklarda yaratıcılık adına hiçbir şey yok.
Buna karşılık kırsal ve fakir kesimlerde çocuklar daha az öğütülmüş, dolayısıyla daha pırıltılılar. Ama onlar da yobaz ve cahil ailelerin elinde, mahalle ve çevre baskısı altında telef oluyorlar.
Muhtelif paralı okullarda eğitim gören ve iki üç yabancı dil öğrenerek mezun olan zengin kesim gençleri ise, özel ilkokul- özel kolej- paralı üniversite sisteminde (yani fanus içinde) yetişmenin doğal bir sonucu olarak, ülke gerçeklerinden bihaberler. Kendi ülkelerine Avrupalının kibirli ve sevgisiz gözleriyle bakıyorlar.
 
Sonuç olarak, yoksul ya da zengin hiç fark etmiyor, tümüyle yararsız ve yaratıcılıktan zerre nasibini almamış bir eğitim sistemi içinde çocuklar ziyan zebil oluyorlar.
 
Bu eğitim sistemi sadece ezberci papağan yetiştiriyor. Dinci papağanlar ve Kemalist papağanlar.
Ve en üstte, kendi ülkesinin tarihine, otantik kültürüne ve değerlerine yabancı, Avrupalı yazarların ve düşünürlerin kitaplarını sular seller gibi yutmuş ama kendi yazarını küçümseyen, (misal) bize bir Gandhi lazım diyen ama aynı ayarda bir dehaya sahip Atatürk’ü görmezden gelenlerden oluşmuş tuhaf ve ruhsuz bir entelijensiya var.
Bunlar, bir sömürge ülkesinin seçkin sınıfının üyeleri gibi yaşıyorlar. Yani ülkede olan biten, aslında, bunların umurlarında bile değil.
 
Bu eğitim sistemiyle bu ülke karanlığa gider.
Kemalizmi, Müslümanlığın karşısına alternatif bir din gibi koyan devlet politikaları bizi bu hale getirdi.
Her tarafa Atatürk heykelleri dikerek, çocuklara sabah akşam Türküm, doğruyum çalışkanım dedirterek, 2000’li yıllarda hala ikinci dünya savaşı artığı bir zihniyetle “forma” diye direterek, bu iletişim çağında hala “resmi tarih” kakalayarak, Kurtuluş Savaşını “kahraman Türk askerinin düşmanı denize döktüğü” bir şablon olarak sunmaya devam ederek, işin psikolojik ve sosyolojik boyutlarını yok sayarak, her yerde sansür uygulayarak hiçbir yere varılamaz!
Çözüm için daha önceki hükümetler de çabalamadı. Bu hükümetten ise hiçbir şey bekleyemeyiz. Çünkü –artık çok belli- onların istediği düzende, yaratıcı ve özgür bir eğitim sistemine yer yok.
Bütün iş sivil topluma kalıyor.
Eğitimde sıkı bir yenilenme ve “yeni-bu çağa uygun-adil” bir sistem için tüm eğitimciler, sivil toplum örgütleri, sol gruplar, gerçek aydınlar ve entelektüeller el ele vermeli. Hem de hiç vakit geçirmeden.
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

Ümit Köreken { 18 Haziran 2008 07:52:59 }
Bu iki kızcağızı oraya nasıl çıkardılar kimler tarafından çıkarıldı- bilmiyorum.

Tarih bilgileri kıt.
Din bilgileri kıt.
Bilinçlerinin kimin tarafından sömürüldüğü belli...
Herhalde bilinçleri sömürü altında olan insanlardan ülkelerinin bağımsızlığını düşünmeleri beklenemez.

Dini siyasete bulaştıranlar böyle insanları severler tabi Sorgulamayan, düşünmeyen, yalan yanlış her şeye her koşulda inanmaya hazır, inandıklarını da cahilce savunan İş bir de din ekseniyle giderse Kaymaklı kadayıf olur.

İlginç olan ise Köy Enstitüsü gibi kıymeti bilin/e/memiş bir kurumun başına gelenlerin nedense cemaat okullarının, dershanelerinin başına hiç gelmemesi.

Bu genç kızların söyledikleri mutlaka dikkate alınmalı Ve eğitim sistemi kesinlikle ve zaman kaybedilmeden sorgulanmalı
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git