A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Çaresiz Bir Savunma

Kategori Kategori: Berlin Günceleri | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Gültekin Emre | 08 Haziran 2008 13:28:24

Yazarların söylediklerine, yazdıklarına başbakanlar, cumhurbaşkanları, bakanlar...dikkat etmiyor. Yazarların gelecekle ilgili kaygılarını es geçiyorlar. Hele onların barış isteğini görmezden, duymazdan geliyorlar. Şu hayıflanma cümlesi de İsviçreli yazarın: "Günümüzde yazarlar ve şairlerin hiç etkilerinin olmaması ne yazık!"

Berlin Günceleri 12 – 19 Mayıs


12 Mayıs, Pazartesi
 
Bavullar hazırlanıyor. Tartılıyor. Yitik Kent Ankara dosyam elden gidecek İstanbul’a.
 
Sonra eski oturduğumuz semte gidiyoruz. Ceylanları, keçileri, ördekleri , yapay gölü ve kar yağdığında çocukların kaydıkları dağı görmeye.
 
Schönefeld Havaalanı. İşlemler çabuk bitiyor. Gün batımı yakın. Binaların, ağaçların arasından günün son ışıkları fışkırıyor.
 
 
13 Mayıs, Salı
 
Dağlarca yazımı yeniden gözden geçiriyorum.
 
“Bir arama içindeydi o
Ağaç arardı
Kuş arardı
Balık arardı
Papatya arardı
Yemişçi arardı
Kimseye belli etmezdi ya
En çok arkadaş arardı”
                            (Öbür Yarısını Arayan Adam)
 
Sait Faik’i Dağlarca’nın şiirlerinden daha iyi tanımaya başlıyorum.
 
 
14 Mayıs, Çarşamba
 
Max Frisch’in 1946-1949 yıllarını kapsayan Günlükler’ini (YKY, Nisan 2008) okuyorum.
“Yazarlık Üzerine” yazdıkları ilgimi çekiyor:
 
 “Bugünlerde yazdıklarımız çaresiz bir savunmadan başka bir şey değil aslında, her an kaçınılmaz olarak içtenliğin, dürüstlüğün aleyhine işleyen bir savunma; çünkü sonuçta içtenlik alanına giren biri, kaosa girdiğinde geri dönemez – ya da kendini dönüştürmüş olması gerekir. Bu ikisinin arasında sadece içtensizlik var.” (s. 35)
 
 
15 Mayıs, Perşembe
 
Bugün sergi günüm. 1470-1528 yılları arasında yaşamış Mathhias Nithardt ya da Mathis Nithardt, yine Mathis Gothardt bilinse de onun biyografisini yazan Joachim von Sandrart (1606-1688) onu Grünewald olarak dünyaya ilan etmiş. Onun başyapıtı İsenheim Mihrap Resmi’nin (1512-1516) aslını görmekten çok memnunum. Bu benzersiz yapıtın tamamı, Strasbourglu yontucu Niklaus von Hagenauer’in yaptığı iki tahta heykel grubu ile Grünewald’ın yedi parça resminden oluşuyor. Bu yedi parçanın yanlardaki ikisi sabit, dördü ise kenarlara doğru, alttaki tek kanat aşağıya doğru açılacak biçimde hareketli. Bu hareketli kanatlar kapalıyken, ortada İsa’nın Çarmıha Gerilmesi, sonda Aziz Antonius, sağda Aziz Sebastianus’un görüntüleri yer alıyor. Kanatlar biraz açılınca bambaşka bir manzarayla karşılaşıyoruz: Ortada Melekler Korosu, Çocuk İsa ve Bakire Meryem, solda Meryem’e Müjde, sağda İsa’nın Göğe Yükselmesi sahneleri resmedilmiş. Orta kanatların ikinci kez açılmasıyla da sol başta Aziz Paulus’un Çölde Aziz Antonius’u Ziyareti, sağ baştaysa Aziz Antonius’un Baştan Çıkarılması sahneleri izleyenleri büyülüyor yıllar yılı. Ortada ve altta ise yontucunun yaptığı Aziz Antonius, Aziz Hieronymus, Aziz Augustinus’u canlandıran tahta heykel grubu yer alıyor.
 
Dışavurumcuların öncüsü bir ressamın yapıtlarından sonra Martin-Gropius-Bau’daki Dani Karavan sergisine gittim. Bu sergide, en çok Walter Benyamin’in intihar ettiği İspanya’daki Portbou kasabasında yaptığı anıt mezar beni çok etkiledi. Bu Yahudi yontucunun yapıtlarındaki özgürlük ve özgünlük, kum ve doğal görüntülerden etkilenmemek mümkün değildi.
 
Bugün uzun bir gündü benim için.
 
Akşam, Berlin’deki Bergama Müzesi’nin İslam Eserleri bölümünde açılan Türkiye’den Tasarım sergisinin kokteylinde gördüğüm yapıtlar da çok çarpıcıydı. Geleneksel sanatlardan yola çıkılarak hazırlanan tasarımları büyülenerek izlediğimi söylemek zorundayım. Alev Ebüzziya’nın viski, su, rakı bardağı ve sürahisi; Gönül Paksoy’un Osmanlı askeri giysilerinden oluşturularak tasarlanan çantası; Faruk Malhan’ın çay, su, rakı, ayran bardakları; Oya Akman’ın porselenleri; Ela Cindoruk’un yüzükleri; Defne Koz’un lavabosu; Koray Özgen’in tepsisi; Can Yalman’ın çatal bıçak kaşık seti; Erdem Akan’ın kasesi; Erdem Akan’ın bankı; Gülname Turan’ın gerdanlık, beşibirlik, küpe, bileklik tasarımları... karşısında büyülendim, evet büyülendim. Geleneksel Osmanlı sanatı, takı ve giysilerinin günümüze uyarlanma düşüncesi ilgi çekmeyecek gibi değildi.
 
    
16 Mayıs, Cuma
 
Türk şiirinin son çeyrek yüzyılını ele alan yazılardan oluşan Kardeş Fırtınalar’la ilgili kitabım üstüne benimle yapılan bir söyleşinin sorularını yanıtladım. Türk Dili dergisinin istediği beni etkileyen kent(ler)le ilgili yazıyı kolayladım bütün gün çalışarak..
 
 
17 Mayıs, Cumartesi
 
Yağmurun kokusunu özlemişim. Yağmur, hışım gibi yağdı ve ardında toprak kokusu bırakarak çekilip gitti.
 
İstanbul’a telefonla katıldım Yitik Kent Ankara kitabımın son düzeltmelerine, baskıya hazırlanmasına.
 
Max Frisch’in Günlükler’inde okurken beni etkileyen yerlerin altını çizmeyi sürdürüyorum: 2. Dünya Savaşı’nın ardından Prag’da sergilenen oyununun ardından yazarın dille ilgili şu düşünceleri ilgimi çekti:
 
“Yarın halka açık bir tartışma var; ben Almanca konuşacağım, organizasyon yapanlar biraz endişeli bu nedenle. Bu dile duydukları nefret. Ama bu da Fransızca ve İtalyanca gibi bizim ülkemizde konuşulan bir dil, bunu kabul ediyorlar. Hangisi olursa olsun, bir dile duyulan nefreti haklı bulmak; ama her dilde haklı olarak nefret ettiklerimize, milliyetçilere hak vermeden.”
 
Bu gösterimde onu etkileyen başka bir şey daha vardır:
 
“Bu gösterimde beni heyecanlandıran bir şey daha: mutlak olarak dil değil, varolan dillerden biri olarak dil... Bizi kısıtlayan ve yalnızlaştıran özel dil ve her zaman dil olarak görülen sanatın, insanlığın dili.” (s 130-131)
 
Konu dil olunca, gel de üstünde kafa yorma!  Savaşın hemen ardından komşularının canına okuyan Almanya’ya karşı oluşan tepkileri doğal değil mi?
 
 
18 Mayıs, Pazar
 
Günümüzde süren savaşları düşündüğümde Max Frisch’in şu sorusuna ne yanıt vereceğimi bilemiyorum:
 
“Halklar barış istiyor; yazarlar, ünlü de olsalar, halklarının sesi olarak kabul ediliyorlar mı?”
 
Yazarların söylediklerine, yazdıklarına başbakanlar, cumhurbaşkanları, bakanlar...dikkat etmiyor. Yazarların gelecekle ilgili kaygılarını es geçiyorlar. Hele onların barış isteğini görmezden, duymazdan geliyorlar.  Şu hayıflanma cümlesi de İsviçreli yazarın:
 
 “Günümüzde yazarlar ve şairlerin hiç etkilerinin olmaması ne yazık!”
 
“Yazarlar ve şairler gerçekten etkili olsaydı,” diye yazıyor Max Frisch, sonra da sözünü şöyle tamamlıyor: “bir çok şey bambaşka olurdu dünyada belki de.” Onun bu görüşüne ben de katılıyorum canı gönülden.
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Türkiye’de Engelli İşçiler ve Sınıf Mücadelesi: 3 Aralık’ta Görünmez Kılınan Emek Gerçeğine Devrimci Bir Bakış
MESEM Gerçeği: Çocuk İşçiliği, İş Cinayetleri ve Gözaltılar Karşısında Devrimci İnsan Hakları Mücadelesi
Zehirlenen yalnizca tabaklar değil: Türkiye’de gida güvenliği krizi ve sistemin çürümüşlüğü…
İngiltere’den Türkiye’ye £35 Milyonluk Ray Sözleşmesi: Fırsat mı, Çıkmaz mı?
Avustralya ve AB teknoloji devleri çocukların sosyal medya erişimini nasıl sınırlandırıyor?

Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…
Emeklilerin Büyük Yürüyüşü Başlıyor: 17 Milyon Kişi Artık Sessiz Değil!
Çocuklar için bir öğün: bütçenin %1,5’inden başlayan dünya ölçeğinde bir adalet mücadelesi
Çin'in 'Salam Dilimleme' Stratejisi: Pekin, Güney Çin Denizi'nin Haritasını Nasıl Yeniden Çiziyor?

ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga
Gri listeden çıktık ama... AB'nin 2024 Türkiye raporu'ndan çıkan şaşırtıcı gerçekler!
Çin'in beş yıllık planları dünyayı nasıl değiştirdi?

"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi
Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Vatan kirim’a sahip çıkmak: Teslimiyete karşı onurlu direniş
İŞGALİN KARANLIĞINDA BİR IŞIK: Veciye Kaşka’yı Unutmayalım
2025 Hazar Türk-Musevi Hakanlığı: Tarih Yeniden Yazılsaydı Dünya Nasıl Görünürdü?
Sürgün Devrim girdabında Isaac Deutscher ve Avraham İşcen
Eriyen Şövalyenin Gölgesinde Devrimci Moses Hess

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git