A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Ben Gurbette Değilim Gurbet Benim İçimde

Kategori Kategori: Berlin Günceleri | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Gültekin Emre | 24 Mayıs 2008 15:43:00

Benliğin bir başka toplumun yapısıyla bütünleşmesi ya da uyumu da gündeme gelmeden durulamaz gurbette. İçinde yaşanılan topluma uymak zorunluluğu vardır bu yüzden. Kimlik çatışmaları da başlar bir süre sonra. Zaman zaman uyumsuzluklar ve kültür şokları yaşanır ki bu da bu işin olmazsa olmazıdır.

Berlin Günceleri 28 Nisan – 4 Mayıs

28 Nisan, Pazartesi
Pazartesiler her zaman bende sıkıntı yaratmıştır haftanın ilk günü olduğu için. Saat çalmadan uyanmaya alışalı beri bu böyle. Tatsızdır haftanın ilk günü. Çünkü cumaya daha beş gün var.
Sıradan günlerde de  unutulmaz bir şey vardır ama bugün gerçekten de unutulmayacak hiçbir şey olmadı.
 
Berlinliler Tempelhof havaalanı kapatılmasını istiyor.
 
 
29 Nisan, Salı
 
Elim ayağım tutmuyor bugün, Türkiye heyecanından mı acaba?
 
Kendimi yurtsuz duyumsadığım anlar, günler, yıllar çok oldu. Kimi zaman bu duygumu yenmeyi de başardım. Türkiye fırsatları çıkınca yalnızca bu ağır duygudan kurtulmak için hemen üstüne atlıyorum. Vatansızım demek ağrıma gidiyor çünkü. Benim de bir vatanım var bana ne analık ne de babalık yapmasa da.  Evet, kendimi yurtsuz gibi duyumsadığım anlar çok oldu, ama yine de kendimi yurtlu biri göremiyor muyum?
 
Konuşma konumu “Gurbet, Sıla ve Şiir”i son kez gözden geçiriyorum.
 
Yahya Kemal’in şu dizeleri gurbeti nasıl önümüze getiriyor:
 
“Gurbet nedir bilir mi o menfâya gitmeyen?
Ey gurbet, ey gurûbu ufuklarda bitmeyen.
Ömrün derinliğinde süren kaygı günleri!”
                                                             (Gurbet)
 
 
30 Nisan, Çarşamba
 
Gece uçakları sıkıntılı oluyor ama, olsun varsın.
 
Rahime ile Dirim beni havaalanına bıraktı.
 
Yapyalnız kalıverdim birden. Uğurlanmayı sevmem. Sevdiklerimden ayrılmak perişan ediyor beni çünkü.
 
Sabiha Gökçen’e zamanından önce iniyor uçak. 7.30’a kadar kitap okuyarak, çevreyi gözleyerek, uyuklayarak... vakit geçiriyorum.
 
Adana uçağından ağaçsız, kayalık, çatlak arazilere bakıyorum. Güneye yaklaştıkça hava ısınıyor. Ceyhan-Adana’ya yaklaştığımızı ekili alanların yeşilliğinden ve seralardan anlıyorum.
 
 
1 Mayıs, Perşembe
Adana havaalanında iki kişi karşılıyor beni. Belediyenin aracıyla garajlara götürüyorlar ve oradan da Gaziantep otobüsüne bindiriliyorum apar topar.
 
Otoban. Etraf yemyeşil. Açlıktan midem kazınıyor. Yolda bir simit alıyorum. Simit, yassı, incecik. Gözlerimden uyku akıyor, benim derdim memleket toprağı görmek, ne yapayım uykuyu falan! Otobüsün televizyonundan öğreniyorum DİSK’in Taksim’e çıkmama kararını ve polislerin sendika binasını basışını.
 
Gaziantep garı. Modern yapılar. Üniversite yemekhanesinde beklendiğimi söylüyor beni karşılayan görevli. Gaziantep üzerine de bilgiler veriyor yolda. Eski kentle yeni kenti karşılaştırıyor. Atatürk’ün Gazianteplilere seslendiği balkonu gösteriyor. Kent modernlikle koruyamadığı tarihin arasına sıkışmış gibi. Üniversite binaları yeni. Kampüste türbanlı öğrenci var, fakat derslere giremiyorlarmış.
 
Yemekhaneden doğruca konuşmaların yapılacağı amfiye  geçiyoruz. Öğrencilerin ellerinde defterler,  konuşmaları not ediyorlar. Birileri fotoğraf çekiyor. Konuşmalarla ilgisi olmayan sorular soruluyor.
 
Şair Adnan Gül yöreyi, gençleri anlatıyor bana.
 
Akşam rektörün verdiği yemekte türbanı ve Türkiye’yi konuşuyoruz uzun uzun.
 
Gaziantep’te baklava ve künefe yiyemedim çok istediğim halde.
 
Otelde düğün vardı. Gece koridorda sesler hiç kesilmedi. Kadın erkek sesleri...
 
 
2 Mayıs, Cuma
 
Kahvaltı tam bir rezaletti. Geceden hazırlamışlar kahvaltı tabaklarını. Peynir, zeytin, reçel ve domateslerle haşlanmış yumurtalar buz gibiydi. Ekmekler bayattı. Kahvaltıda buz gibi yumurtanın burada olağan mı sayıldığını sordum. Yanıtını alamadım. Resepsiyondakiler şikayetimi yetkililere bildireceklerini söylediler.
 
Garajlar.
 
Adana’ya şair arkadaşlarım Adnan Gül ve Bilal Kayabay’la birlikte gidiyorum.
 
Garajlardan servisle gidiyoruz 2. Çukurova Sanat Günleri’nin etkinliklerinin yapıldığı yere. Pek çok şair arkadaşımı görüyorum Taş Mekân’da. Kütüphanesi ve etkinlikleriyle tam bir  kültür merkezi burası. Oradan da hemen Ceyhan nehrinin kıyısındaki Komşhu (neden böyle yazıldığını kimse bilmiyordu) restorana götürüyorlar arabalara bölüştürülerek. Yediğim Adana kebap çok kötüydü. Kokuyordu. Mezeler ve öğlen rakısı iyi geliyor. Sonra yine Taş Mekân.
 
Adnan Gül, peksimet ve ev salçası getiriyor armağan olarak.
 
Bir grup Mersin’e gidiyordu akşam yemeğine kadar. Beni de aldılar aralarına. Mersin’e üniversite deyken gezi düzenlemiştim. Yılbaşında limanda denize de girmiştik, hava öyle sıcaktı  Kent, öyle büyümüş ki, şaşırıp kaldım. İki saat içinde belli yerleri görme olanağı bulabildim ancak.
 
Akşam yemeğinde yine Komşhu’dayız yine kalabalık. Canlı müzikle herkes coşuyor. Ben Adana yerine tavuk şişi tercih ediyorum. Latife Tekin dans ediyor, oynuyor durmadan. Beni de oyuna kaldırıyor. Arap şairler, nedense tanıştırılmadık çok sigara içiyorlar oynayan, kıvıran kadınlara bakarak. Bir ara birinin tansiyonu düşüyor ve hastaneye kaldırılıyor. Eğlence yerlerinde ya da böyle yemekli-müzikli yerlerde niye bu kadar çok sigara içer insanlar?  Bunun nedenini neden ben anlayamam?
 
 
3 Mayıs, Cumartesi
 
Otele öykü yazan ve portre fotoğrafları çeken Özlem geliyor beni ve Bilal’i almaya, 1971 model Wolkwagen’iyle. (İki öyküsünü okudum Özlem’in. Yazdıklarındaki kırılma, parçalanma, mutsuzluk, cinsel bunalımlar ve kat kat bir dil dikkatimi çekiyor.)
 
Taş Mekân cıvıl cıvıl, hep genç. “Gözleme”ler ve Adana’ya özgü “sıkma” çok lezzetli.
Benim konuşmam öğleden sonra.
 
“Benliğin bir başka toplumun yapısıyla bütünleşmesi ya da uyumu da gündeme gelmeden durulamaz gurbette. İçinde yaşanılan topluma uymak zorunluluğu vardır bu yüzden. Kimlik çatışmaları da başlar bir süre sonra. Zaman zaman uyumsuzluklar ve kültür şokları yaşanır ki bu da bu işin olmazsa olmazıdır. ‘Dil Gurbeti” ise dayanılır gurbetlerden değildir. “ diye konuşmamı sürdürürken Kamu’nun şu dörtlüğünü de anımsatmadan duramadım:
 
“Ne arzum, ne emelim,
yaralanmış bir elim,
Ben gurbette değilim,
Gurbet benim içimde!”
 
On beş yıldır haberleştiğim, telefonlaştığım ve bana sürekli dergi kitap yollayarak gurbetin yükünü hafifleten dost Mehmet Bacaksızlar’la da geliyor konuşmamı dinlemeye. Akşam birlikte oluyoruz  sınıf arkadaşı Tuncer Uçarol’u da alarak yanımıza. Gurup yemeğine katılmıyorum. Onun için de Özlem’in benim için aldığı künefeleri yiyemiyorum.
 
 
4 Mayıs, Pazar
 
Otelde canım sıkılıyor. Oda daracık.
 
Kahvaltı kötü.
 
Otel pis.
 
Ulaştırmadan sorumlu gençlerden Kemal Kız Lisesi’ne götürüyor sıkıntım patlamaya dönüşmeden. Bugün Taş Mekân’da etkinlik yok.
 
Öğle yemeği dürüm döner.
 
Bir grup Taş Mekân’a gidiyoruz. Çok eğleniyoruz. Bir yığın fıkrayı aklımda tutmaya çalışıyorum ama anında uçup gidiyor.
 
Oradan da havaalanına.
Turhan Günay, bir kadının başındaki yazmasını satın alıyor.
 
Metin Cengiz uçağını kaçırdığı için yeniden bilet alıyor sıkıntı içinde.
 
Sabiha Gökçen’de, tenha bir yer buluyorum. Yitik Kent Ankara’nın son düzeltmelerini yapmaya çalışıyorum uykusuzluğa ve yorgunluğa yenilmeden.
 
Saat 23’te Sevim Hanım telefon ediyor havaalanına geldiklerini bildirmek için.
Ender Beyle Sevim Hanım, 17 yıllık komşumuz Ayvalık’tan. Berlin’e, bize gelmek istiyorlardı hep. Ancak fırsat bulabildiler. Rastlantı bu ya, aynı uçakta uçuyoruz Berlin’e.
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git