Özgür istençle başladık zorunlu özgür istenç hak, insan hakkını bir zorunluluk olarak, varoluş zorunluluğu olarak istemiyorsa ve bunu onaylatmak için bir çaba harcamıyorsa ve bir başkasının hakkını da kendi hakkı gibi savunmuyorsa insanlık aşamasına yani tinsel aşamaya evirilmiş değildir. Çünkü özgürlükler yani her kavram sonlu, ilişkide sonlu ve sınırlıdır. Peki sonlu ve sınırlı kavramda sınırlanma belirlenmedir. Tanımlama sınırlamak demektir. Sınırlama belirlemedir…
O zaman özgürlüğün sınırı nedir ki ona özgürlük diyelim? özgürlüğü kavram yapan nedir? Bir olgu haline getiren nedir? Sınır. Belirlenim demek sınırlamak demek. Sınır aslında kavramın özüdür. Kavramı kavram yapan sınırın taa kendisi. Yasadır. Sınır yasadır. Çünkü sınır ayırandır. İki olguyu birbirinden ayıran sınır olguları olgu olarak belirleyen yasadır. Sınır zat’dır. Yani şu zat zat deyip duruyoruz ya sınır, zattır. Ayıran fark belirleyicidir. Peki o zaman özgürlüğü özgürlük yapan diğer öznelerin özgürlükleri ile karşılaşmadaki sınır değil mi? Güzel. O zaman özneler arasındaki her birinin özgürlüğünün diğerinin özgürlük alanına sınırlanmasına ne denir? İşte Hegel burada geçişi yapıyor, hak denir diyor. Demek ki özgürlük hak ile sınırlanan bir kavramdır. Hak özgürlüğü sınırlayıp belirlediği için özgürlüğün özü hak olmuş oldu. Somut özgürlük bu demek.
Hegel her kavramın en yalın en baştaki ilişkisiz yalın bir sezgiden başlatıyor ve sonra bunu somut yani ilişkileri altında belirlenime taşıyor. Aşama aşama oluşmasını bize gösteriyor.
Hak ne demektir ? Hakka geldik ya, hak en soyut, en yalın biçimde saygıdır, diyor. İnsanların birbirinin emeklerine, özgürlüklerine, var oluşlarına saygı göstermekmiş. Vay canına. Kavrama bakar mısınız? Biz ne kadar ucuz kullanıyoruz günlük dilde; saygı, saygılı, saygısız, edepli, edepsiz filan. Bu varoluşsal bir şey diyor. Hak basitçe saygıyı gerektiren özgürlüktür diyor.
Özgürlüktür ama saygıyı gerektiren özgürlük. Çünkü kendi özgürlüğünün onanması olarak insan yeterli değil, diğerinin özgürlüğünü Tauton kendisiydi, Thateron öteki idi. Tautonun thateron ile birliği, benim ben olmayan ile birliğim onun da özgürlüğünün onanmasını gerektiriyor. Dolayım dediği şey bu. Ötekinin özgürlüğünden dolayımlanarak ben özgür olabilirim. O zaman ben onun özgürlüğünü onaylamalıyım, o da benim özgürlüğümü onaylamalı.
Özgürlüğü kendi nesnesi kılmak gerekir, diyor. Özgürlüğü öznellikten çıkartıp kendi objesi, kendi nesnesi toplumsal bir kurum olarak talep etmek gerekir. Tüm hayvanlar ve diğer var oluşlar arasında sadece insan hakların taşıyıcısı olduğu için tine evirilmiştir diyor. Hakların taşıyıcısı sadece insan olduğu için tin insanla kurulur. Geist insanın oluşturduğu kültür, ortaya koyduğu ürünüdür. Çünkü yalnızca insan kendi özgürlüğünün bilincine varabilir. işte felsefe de burada. Neden? Çünkü bilincine vardı. Özgürlüğünün bir hak olarak bilincine varma doğadaki sadece insan var oluşunda ortaya çıktığı için insan tinde yaşıyor, doğa da değil. Tinde yaşıyor.
Her özgürlük formu bir hak alanını açar ve oluşturur. Kendi sözleri ile şöyle: “özgürlük idesinin gelişimindeki her aşama kendine özgü özel hakka sahiptir”. İşte bakın özgürlük ve hakkı, nasıl diyalektik kullanıyor.
***
S: Hegel metafiziği, doğaya doğanın dili ile, topluma toplumun dili ile, ruhsallığa ruhun dili ile, nesnel bir dil ile anlatırken bu alanlara ait tözsel bir zemine mi dayanıyor?
C: Tözü burada logos. Zemin logos başka bir zemin yok.
S: Özgürlüğü hak diye tanımlarken burada ortaya çıkan zorunluluk gerçeklik olarak olgusallık mıdır?
C.: Evet.
Yasa önünde eşitlik var. Üretimde emeğin belirlediği farklılık var. Bu farklılıkların korunması adalettir
Buradaki eşitlik değil, burada adalet gerekli; adalet ise emeğin, üründe ortaya çıkmasıyla belirlenen haklardır. Evet.
S: Zat ve sınır bahsinde, sınırı yani farkları ve karşıtlıkları zorunluluklar uçurum olarak algıladım doğru mudur?
C: Uçurum değil. Uçurum olursa o zaman ilişki yok demek, çelişki yok demektir. Çelişki varsa, ilişki vardır. İlişki de karşıtlık var, bu da karşılıklı çekişme demektir. Zat burada mutlak zat değil, hayır. Ayırım varsa mutlaklık yok. Ayırım varsa sonlular arasındayız. Sonlu ve sınırlılar arasındaki sınır o sonlunun zatıdır, mutlak zat değil.
(*) Metin Bobaroğlu'nun zoom konuşmalarından derlenmiştir.