|
|
ABİDİN DİNO İLE HAYALİ SÖYLEŞİKategori: Söyleşi | 0 Yorum | Yazan: M. Şehmus Güzel | 27 Mart 2023 02:27:04 23 Mart 1913’te İstanbul’da dünyaya gelen Abidin Dino yaşasaydı bugün 110 yaşında olacaktı. Çocukluğunun bir bölümünü, ömrünün çoğunu Paris’te geçirdi. Bu ülkeyi halkıyla, diliyle, tarihiyle, siyasetiyle, kültürüyle, yazarları, şairleri ve sanatcılarıyla tanıdı. Toplumsal eylemlerde hep yerini aldı. Birçok gösteriyi, yürüyüşü izledi ve çizdi. Abidin Dino ile Fransa’da son iki-üç aydır yaşadığımız gösteri ve yürüyüşlere, cumhurbaşkanının ve diğer yöneticilerin tavırlarına ilişkin hayali bir söyleşi yaptım. Buyurun söyleşimize. Göreceğiniz gibi o kadar da hayali değil:
MŞG: Merhaba Abidin, ne var ne yok? AD: Merhaba Şehmus, iyilik sağlık. MŞG: Son günlerde Fransa’da olanları izleyebiliyor musun? AD: Her zamanki gibi Le Monde ve Cumhuriyet’ten izliyorum. Arada bir anglo-saksonların gazete ve dergilerine de baktığım oluyor. Fransızca televizyonlara, BBC’ye, bizimkilere de. Bu arada makalelerini okumak için, Şehmus bugün ne yazmış diyerek ayorum.com’a da düzenli olarak göz atıyorum. Güzin de ayorum.com’a tiryaki. Bilhassa köşe yazarlarınız arasında birçok sevimli bayan yazar, gazeteci ve şairin bulunmasına hayran. Devam edin. Ellerinize sağlık. Evet evet devam edin. MŞG: Fransa cumhurbaşkanını nasıl değerlendiriyorsun? AD: Pek hoşuma gitmiyor. Epey benmerkezci. “Tek Adam” rolü oynamaya pek meraklı. Tiyatro aktörü gibi bir yönü var: Sanki yaşamıyor cumhurbaşkanı rolünü oynuyor gibi. Paralel bir dünyadaymış havası veriyor. Kimi kez deli mi ne diye sorduğum bile oluyor. “Herşeyi en iyi ben bilirim. Ben en büyüğüm. Herşeyi en iyi ben yaparım” havasında, şaşırmamak elde değil. Yurttaşlarına tepeden bakıyor. Küçük-büyük dağları ben yarattım diyor, ısrar ediyor. Epey de tehlikeli. Ülkeyi tek başına yönetmek istiyor. Aslına bakarsan işin artık gizlisi saklısı da kalmadı: Fransa Cumhuriyeti’ni yıllardır cumhurbaşkanı ve kahyası olarak ta cumhurbaşkanlığı sarayı genel sekreteri yönetiyor. Neresinden bakarsan bak yöneten tek kişi. Başbakanını sadece işleri yürütmesi, emirlerini uygulaması için partisinin en uysallarından seçti. Bayan başbakan öteden beri emir kulu olmasıyla ünlü. Daha önceki hükümetlerde bakanlık yaptığında Saray’dan gelen emirleri, yasa tasarılarını tek virgülüne dokunmadan sendikacılara empoze ettiği, parlamentoya aynen sunduğu, kabul ettirdiği, uyguladığı biliniyor. Gözünden kaçmamıştır. Bakanlığı sırasında sendikacılarla görüşmelerinde hazır bulunan bir sendikacının anlattığına göre, “Kibar çok kibar bir kadın. Biz sendikacıları sözümüzü kesmeden dinliyor. Ama cumhurbaşkanından gelen hukuki düzenlemeleri tek kelimesine dokunmadan aynen koruyor. Bizim önerilerimizi, katkılarımızı hiç dikkate almıyor.” İktidarı oluşturan üç partili koalisyon Millet Meclisi’nde mutlak çoğunluğa sahip olunca sorun çıkmıyordu ama bu kez çoğunluk mutlak değil göreceli olduğundan işler sarpa sarıyor. Hükümet Anayasa’nın 49. Maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne dayanarak, yasa tasarısını Millet Meclisi’nden oya sunmadan, oy kullanılmadan geçirince, bir anlamda Millet Meclisi’nin sesini kısınca, ciddi sorunlar çıktı. Halkın sesinin duyulması amaç ve arzusuyla kurulu mekanda, Millet Meclisi’nde, halkın sesi dinlenmedi. Cumhurbaşkanı, partisi, hükümeti demokrasiyi inkar etmekle suçlandı. Meclis’te zor kullanması, yani metodu yurttaşların aylardan beri kabaran öfkesini çok yükseklere çıkardı. Kamuoyu yoklamalarında yasa tasarısına karşı olanların oranı yüzde 68 ile yüzde 72 arasında. Milyonlarca seçmeni temsil eden milletvekilleri yasa tasarısını yeterince tartışamadı. Muhalefet partileri oyunu kullanamadı. MŞG: Evet haklısın. Bayan başbakanın gençliğinde Lionel Jospin Başbakan, Sol Birlik iktidardayken Sosyalist Parti’li bakanların danışmanı olarak çalıştığını biliyoruz. Bugünkü cumhurbaşkanıyla, François Hollande cumhurbaşkanı iken, Maliye Bakanlığına atanmasından beri tanıştığı ve o günden beri kesintisiz onunla birlikte değişik görevlerde çalıştığı da biliniyor. Bugünkü genç cumhurbaşkanı hakkında daha başka neler diyorsun ? AD: Siyasette deneyimsiz. Bütün yurttaşların değil maalesef sadece zenginlerin hatta sadece çok zenginlerin cumhurbaşkanı. İktidara gelir gelmez varlık vergisini feshetmesi bu konudaki en somut örnek. Onlarca örneği daha var. Emeklilik yaşını inat ederek ille 62’den 64’e çıkarmak istemesi de yine ben merkezci olmasından kaynaklanıyor. İnanılacak gibi değil ama gazetelerde okudum, televizyonlarda izledim, Fransa işveren sendikaları konfederasyonu başkanı bizzat “Sayın cumhurbaşkanı emeklilik yaşı meselesinin çözümünü bize bırakın, işçi sendikalarıyla birlikte biz çözelim” dedi defalarca; ama cumhurbaşkanı inadım inat işi tek başına ve bütün emekçilere karşı sürdürmek istiyor. Başa bela. MŞG: Haklısın. Aynen katılıyorum. Halkına karşı umursamaz, sola karşı inatçı, intikamcı, insafsız. Bu konularda ne diyorsun ? AD: Cumhurbaşkanı kulaklarından dertli olmalı. Halktan, emekçilerden, kadınlardan, çocuklardan, erkeklerden, ana-babalardan, nine ve dedelerden gelen sesleri, çığlıkları, hayat pahalılığına ve zorluklara ilişkin söylediklerini duymuyor. İşitmiyor. Bilhassa sol kulağında sorunları var. Örneğin Jean-Luc Melenchon’u hiç alamıyor. Fabien Rousel’i de iyi duyamıyor. MŞG: Grevler, işgaller, gösteri ve yürüyüşler hakkında ne diyorsun? AD: İşçilerin eylemleri birçok açıdan Mayıs 68’i anımsatıyor. 1986 işçi eylemlerini de. 2006’dakileri de. 2010’dakileri de. 21 Mart 2023’te üç yüzden fazla kent ve kasabada yapılan gösteri ve yürüyüşlere sendikaların rakamlarına göre bütün ülkede üç buçuk milyon kişi katıldı. Polis rakamları bile bir milyon 89 bin kişinin katıldığını gözler önüne seriyor. Son elli yıldaki en önemli gösteriler söz konusu. Gösterilerin önemi sadece katılanların sayısının yüksek olması değil; gençlerin, ortaokul, lise ve üniversite öğrencilerinin bugüne kadar görülmemiş sayıda katılımında da. Genel olarak son üç aydaki gösterilere her seferinde aşağı yukarı 250 bin kadar öğrenci katılırken son gösteride gençlerin sayısının 500 bine uluştığı görüldü. İktidarı en çok korkutan da bu: Gösterilere gençlerin daha çok sayıda katılması. Sloganlar, bandrollar ve güvenlik güçleriyle çatışmalardaki şiddet te iktidarı sarstı. İktidar polis şiddetini artırdı. Mayıs 68 havası esiyor ama eylemlerin yönetimi sendikaların elinde, tabandan ve gençlerden gelen daha radikal muhalefet arzusu şimdilik siyasi ifadesini henüz bulamadı. Yakın gelecek ne gösterir? Birlikte göreceğiz. Ailecek siz ne yapıyorsunuz? MŞG: Olayları birinci mevkiden izliyoruz. Hava güneşli olduğunda Cumhuriyet Meydanı’na, Bastille’e, Nation Meydanın’na kadar gidip kitleye katılıyoruz. Gönlümüz genç. Birlikte katıldığımız gösteriler aklıma geliyor. Burada olsaydın yine bilikte giderdik. Sen çizerdin, ben yazardım. Günümüzde herkes neredeyse herşeyi filme çekiyor. Polis şiddeti artık göstericilerin çektiği filmlerle ispatlı. Güzin ne yapıyor? AD: Güzin mutfakta, ne yemeği yapıyor dersin? MŞG: Mutlaka nohutlu pilav AD: Yaşa! MŞG: Afiyet olsun. AD: Teşekkürler. Hepinize sevgi ve selamlar. 7 Aralık 1993’te aramızdan ayrılmasından bu yana Abidin Dino’nun yeri doldurulamadı. Yerinin doldurulması da nâ-mümkün. Bize emanet ettiği sanat okyanusu eserlerinin ve şaheserlerinin kıymetini bilmeliyiz. Yazılarını, kitaplarını okumalıyız: Keşfedilecek bir dünya var: Abidin dünyası.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|