Ukranya’yı terkedip komşu ülkelere sığınanların sayısı bugün, 8 Şubat 2022’de, iki milyonu geçti. Her sığınmacının kendine özgü bir hikayesi var. Bugün ikisini aktarmak istiyorum : Birincisi birkaç gün önce yaşandı : Kiev Merkez Garı’nda iğne atsan yere düşmeyecek peronda bir anne, bebeğiyle trene binmesinin mümkün olmadığını görünce, bebeğini aldı, iki eliyle başının üstüne kadar yükseltti ve etrafındakilere seslendi, “Ben nasıl olsa binemeyeceğim, ama ne olur bebeğimi alın, hiç olmazsa onun canını kurtarın” dedi.
Çığlığını birkaç kez yinelemesine gerek kalmadı, genç, güçlü ve sağlam yapılı bir kadın bebeği ve anneyi aldı, çevrelerindekileri kibarca ama kararlı bir biçimde iteleyerek trene yerleştird. Tren yola düştü. Başlar öne, gözyaşları kompartiman camlarına... Savaşınız batsın ! Tamam mı !
Geçen Cumartesi, 6 Şubatta da, ilginç bir olay yaşandı : Haber siteleri, günlük gazeteler yazdı. İşte olay :
Onbir yaşındaki bir çocuk, Ukranyalı bir çocuk, tek başına Slovakya’ya kadar geldi ve sığındı.
Zaporoji’de, hareket edemeyecek derecede hasta annesine bakmak zorundaki Yulia Pisetskaya, çocuğun annesi, “Ninenle ben gelemeyeceğiz ama ailemizden enazından birinin canını kurtarması lazım, seni akrabalara Bratislava’ya göndereceğim” diyerek oğlunu ilk gelen tıklım tıklım trene bindirdi...
Çocuğun sadece bir plastik çantası vardı, çantasında pasaportu ve annesinin eline yazdığı bir telefon numarası ile masum ve mahzun bir gülüşü...
6 Mart 2022’de Çocuk Ukranya-Slovakya sınırını tek başına geçti. Gönüllü bakıcılar hemen Çocukla ilgilendiler : Karnını doyurdular, iki yudum su içirdiler, birer elma ve muzla... Gönüllü bakıcı kadınlardan üçüyle Çocuk bir “Sınır Hatırası” çektirdiler. Çocuk mavi beresiyle ve şirin tebessümüyle zafer işareti yapabilir artık. Yaşasın kadınlar ! Ve Kadınlar Günü.
Sınır polisi Facebook’ta şunu yazdı: “Hakiki bir kahramana özgü kararlılığı, cesareti ve tebesümü ile herkesin gönlünü kazanan Çocuk sıınrı geçti, sağ salim Slovakya’ya ulaştı.”
Çocuğun annesi, yineliyorum Yulia Pisetskaya, çocuğunun sağ salim sınırı aştığını haber veren sınır polisi Denisa Bardyova’ya, aynen şu yanıtı ulaştırdı : “Dans votre petit pays, il y a des gens au grand cœur.” : “Küçük ülkenizde kocaman yürekli insanlar var.” “Hepinize bin teşekür.”
Annesi, gözleri yaşlı, Facebook aracılığıyla ilettiği videosunda ise, “Kendimi oğlumun hayatının kurtarılmasında rol oynayan herkese borçlu hissediyorum. Hepsine candan teşekürlerimi sunuyorum.” (Annenin videosu Facebook hesabından izlenebilir. Dayanabilirseniz.
)
Çocuğun geleceği aydınlık olsun. Barış içinde yaşasın.
Bu vurucu öykü kaçınılmaz biçimde Jerzy Kosinski’yi anımsattı : Boyalı Kuş isimli romanında ve Adımlar’da kimi kendi öz yaşamından gelen hayat/zaman dilimlerini aktaran ve bilhassa ikinci savaş yıllarında canını kurtarmak için bir köyden öbürüne kaçmak, saklanmak, kaçmak zorunda kalan, o günlerdeki bir çocuğu, tek başına kalmış bir çocuğu anlatan Kosinski’nin serüvenleri ikinci savaş yıllarındaki binbir yüzlü düşmanlığı bütün boyutlarıyla sergiliyor. Bir çocuğun canını kurtamak için yaptıklarını da : Nasıl kaçtı ? Karnını nasıl doyurdu ? Çirkef tipler yanında mangal yürekli kadınların ve erkeklerin sevgisini, yakınlığını da... Bu kitaplar yeniden okunmalı derim. Kosinski’yi tanımayanlar için bir vesile : Bir an önce Amerikanca aslından veya iyi çevirilerinden okumalarını tavsiye ederim. Kimi bölümü çıkarılarak veya kısmen değiştirilerek gerçekleştirilen kötü/ayıp çeviriler es geçilmeli.
Kosinski ikinci savaşta canını kurtardıktan sonra Polonya’da okudu, “adam oldu”. 1957’de, 24 yaşındayken ABD’ye sığındı. Oraya yerleşti. Ünlü bir yazar oldu, kendisi gibi Polonyalı bir “réfugié” Roman Polanski ile sıkı arkadaş...
NOT : Jerzy Kosinski’nin iki kitabı :
Boyalı Kuş, orijinali : The Painted Bird, 1965, fransızcası : L’Oiseau Bariolé, L’Oiseau Peint başlığıyla e-book Kindle.
Adımlar, orijinali : Steps, 1968, fransızcası : Les Pas.