Reis’e kalırsa bireye kişisel sorumluluğu anımsatılırsa bütün dertlerin üstesinden gelinir. Acaba? Hele Fransa gibi her bireyinin aşırı derecede benmerkezci olduğu bir ülke sınırları içinde. Cumhurbaşkanı seçildiğinden beri, beş yıl olmak üzere, toplumu bireylerden oluşan bir “bütün” (zaman zaman “ulus” dedi, “ulus yaratmak”tan bile söz etti vb) gibi değerlendirdi. Sanki kendisinin, reis olarak, her bireyle teketek ilişkisinin öncelligini vurgulamak, kabul ettirmek istedi.
General Charles de Gaulle’ü taklit ederek: “Fransa Benim!” Toplum dokusunu oluşturan dernek, sendika, hatta siyasi partileri bile görmemezlikten geldi. Vaktiniz varsa, zamanınız olursa, nutuklarına bir bakınız: Dernek, sendika ve hatta siyasi parti kelimelerine rastalayamazsınız. Kendisiyle, özüyle, yurttaşlar arasında “kara kedi” istemiyor. Açıkcası.
Bakın korona belasının azmasına yeni varyantın, omicron’un, hızla yayılmasına, yeni hasta sayısı artışının sürmesine (18 aralık 2021’de, bir günde, yeni hasta sayısı 58.536’yı buldu, son haftanın ortalaması günde 52000), kovid hasta sayısının artması üzerine hastanelerde bilhassa yoğun bakım birimlerinde yer darlığının başgöstermesine rağmen topluca alınması zorunlu tedbirler için bile meseleyi kişilere havale etti. Örneğin benzer durumdaki Hollanda yeniden “evde kal” programını yürürlüğe koyarken, Danimarka ve İngiltere’de sıkı önlemler alınıp, Noel ve yeni yıl gecelerinde davet edileceklerin sayısı bile azaltılarak saptanırken Fransa’da iş bireylerin keyfine bırakılıyor. Çözüm, çare kimi sorumsuz davranmakla, kendi çevresinde imparator olmakla övünen bireycilere bırakılıyor. Yok pardon Cumhurbaşkanı “Ben yurttaşıma güvenirim” havasında nutuklar atarken, Başbakanı “alınacak yeni tedbirler için yasa tasarısı hazırlandığını” açıklıyor. Ama acil bi durum yoktur, gelecek yılı bekleyiniz! Ve lütfen dikkat: Başbakan yasa tasarısının Meclis’e ancak 5 OCAK 2022’de sunulacağını ekliyor. Hesabı kolay konuşmasından üç hafta sonra. Bu koşullarda en iyi ihtimalle Ocak sonunda kabul edilip yürürlüğe girecek yasa ile alınacak, uygulanacak tedbirler GEÇ KALMIŞ OLMAYACAK MI? En zorlu, en dertli zaman dilimi OLACAĞI BEKLENEN 20 Aralık-1 Ocak dönemi geçtikten sonra... Oysa bugünlerde ciddi, hemen sonuç getirici önleme, çareye ihtiyaç var. Bir ay sora ne olacağı bile bilinmiyorken, tedbir alıyoruz ama bir ay sonra uygulanacak demek yurttaşla alay, ipe un sermek değil mi?
Önümüzdeki yılın Nisan ayında cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmayacak olsaydı Reis böyle davranır mıydı?
Kendi reklamını yapmak için TF1’de kağıttan iki gazeteci, biri bayan biri bay, karşısında yaptığı mea culpa gösterisinde otuziki kere “öğrendim” deyip, Sarı Yelekliler de dahil, kendisine “bişeyler öğreten” herkese teşekkür eden Reis ille ikinci beş yıl için de iş sözleşmesini yeniletmek istiyor. Aşırı sağcıların ve ırkçıların biti kanlandı. Klasik sağ seçtiği yeni tek adayı ile Reis’i ikinçi turda yenebileceği rüyasıyla yeni bir gençlik kazandı. Sol ise tek adayı etrafında bütünleşmek ve ikinci turda Reis’i silkelemek umuduyla bir nebzecik canlandı.
Pinoşe darbesiyle yıllar önce bir Eylül ayında büün dünyayı üzüntüler içinde ağlatan Şili, dün, 19 Aralık 2021’de daha dünkü çocuk, öğrenci lideri, 27 yaşında milletvekili, 35’inde Başkan seçilen Gabriel Boriç-Font’un yüzde elli altılık zaferiyle bütün SOLLARA UMUT AŞILADI. DARISI ORADA VE BURADA VE KADİM ÜLKEMİZDE BAŞIMIZA.
Kazanmak için Boriç örnek alınabilir. Deneyimi ve bilhassa merkezdeki hıristiyan demokratlardan komünistlere komünistlerden ihtilalcilere BÜTÜN İLERİCİLERİ, BÜTÜN DEMOKRATLARI BİRARAYA GETİREN ORTAKLIK örnek alınmalı. Önceden belirlenmiş, anlaştıkları ve hep birlikte yapabilecekleri ORTAK PROGRAMLARININ TESBİTİ İÇİN yaptıkları da örnek alınabilir. İşte o zaman ADIOS DİCTADURA, işte o zaman YAŞASIN BORİÇ! DİYEBİLECEĞİZ. Anası katalan babası hırvat kökenli kendisi Şilili, eşitlikçi ve özgürlükçü Başkan Boriç’in aşırı sağ ve klasik sağ ortaklığına karşı zaferi hepimize umut veriyor. Tamam mı? Tamam! Daha yazılacaklar da var: Mart 2022’de işbaşı yapıncaya kadar daha yakından tanımak için.