A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Şiirlerdeki Yağmuru Arıyorum.

Kategori Kategori: Berlin Günceleri | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: Gültekin Emre | 03 Mayıs 2008 12:16:33

Bir sevgilinin gözleriyle özdeşleştirilebilir mi yağmur? Neden olmasın? Hava güneşliyse ve yağmur yağıyorsa ve yanınızda sevgiliniz varsa, yağmur falan vız gelir. Hava soğuksa ve güneşi çoktandır görmüyorsanız, hele sevdiğiniz yanınızda değilse, ortaşekerli kahve de çare olamaz derdinize.

Berlin Günceleri 7 Nisan –  13 Nisan 2008
 
7 Nisan, Pazartesi
 
Okuldan henüz sıkılmadığımı kimse söyleyemez. Sıkılma, öğrenci, okul üstüne düşünmek istemiyorum. Aklıma bu üç sözcüğü getirmeden gidip gelmek en iyisi, bir robot gibi demeye dilim varmasa da, öyle.
 
Akşam. Nur’un evinde. Balık, salata, peynir ve şarap. Konuşmadığımız konu kalmıyor. Ay sonunda Nur’un açacağı fotoğraf sergisinde kendisiyle bir görüşme yapacağım iyice belli oldu: Fotoğraf, resim ve edebiyat.
 
Gece, zifiri karanlık. Ay yok. Yolumu zor görüyorum. Yolların ıssızlığı ürkütüyor beni. Ürperiyorum. Aklıma şiir falan gelmiyor. Bir an önce eve varmalıyım. Gece otobüsleri seyrek geliyor ve ben üşüyorum.
 
 
8 Nisan, Salı
 
Sevdiğim dizi Binbirgece başlamadan önce elimden bıraktığımda Çiğdem Sezer’in romanı Aşklar ve Baharatlar’ı (Heyamola Yay. Şubat 2008), kafamın içi arı kovanı gibiydi.  Hayal’in 17 Ağustos 1999 depreminde yaşadıklarının travmasını düşündüm uzun uzun. Biz de Ayvalık’taydık o yıl. Sarsıntıyı duyduk ve havuzun başında sabahladık. Hayal, sevgilisi Deniz’i unutamaz bir türlü. Metin’le evliliğinden hiçbir şey kalmamıştır geriye. Çocukluk arkadaşı Gülnihal, mutsuz bir evliliğin kurbandır ama sonunda hayatta kalmayı başardığı gibi doktor Cemil’le de mutluluğu yakalar. Doktor Cemil de depremde ölen karısının sarsıntısını Hayal’le konuşarak atmaya çalışır. Ya Nimet? Bir geleceği olabileceğini düşünemeyen Nimet! Üstelik Ankara da var ucundan kıyısından romanda.
 
Roman çok katmanlı gelişiyor.
 
Soğuklar ise canıma okuyor. Nisan’a da bahar ayı deniyor değil mi? Kış daha çıkıp gitmedi ki hayatımızdan. Neresi ilkyaz bunun?
 
 
9 Nisan, Çarşamba
 
Yağmur. Hava kapalı ve ben şiirlerdeki yağmuru arıyorum. Aynalara yağan yağmurları. Yok.
 
“Dolunay geldi. / Yağmur dindi.” (S. Berfe)
 
 “Yağmur aydınlığı gözlerindi. / Uzun sürmedi.” (S. Berfe)
 
Bir sevgilinin gözleriyle özdeşleştirilebilir mi yağmur? Neden olmasın? Hava güneşliyse ve yağmur yağıyorsa ve yanınızda sevgiliniz varsa, yağmur falan vız gelir. Hava soğuksa ve güneşi çoktandır görmüyorsanız, hele sevdiğiniz yanınızda değilse, ortaşekerli kahve de çare olamaz derdinize. Konyak, içinizi ısıtmak için bir çözüm olabilir belki.
 
Boğazımı yakıyor Yunan konyağı.
 
Gonca Özmen, Belki Sessiz, diyor.  “Susarsın bir ırmak durur bir an” (YKY.  Şubat 2008) Bazen ben de öyle düşünürken yakalıyorum kendimi:
 
 “Hem varım sanki yokum”.
 
 “Ahşap bir kapı /Açılıyorum sana”
 
 
10 Nisan, Perşembe
 
Sınıflar arası futbol karşılaşması vardı spor alanında. Ben içerde görevliydim allahtan. Çocuklar dona dona oynadılar futbolu. Yağmur da tuzu biberi oldu bu eğlencenin. Bir an önce bitsin diye saate bakıp durdum. Eve geldiğimde çok üşümekten dişlerim birbirine vuruyordu. Tarhana çorbası pişirdim hemen. Bütün kaslarım, iç organlarım, tüm hücrelerim ısındı, bayram etti!
 
Kimselerin Akşamı, Oya Uysal’ın yeni şiir kitabı. Şiirlerinde rüzgârı ağırlamayı seviyor o da benim gibi:
 
“Kendi rüzgârında savrulan bir hayat bu benimkisi / öyle usul, sessiz, belli belirsiz.” (YKY, Mart 208).
 
Akşamsız da yapamıyor.
 
 
11 Nisan, Cuma
 
Hava gıpgri. Manolya, sevişmesi yarım kalmış bir kadın gibi. Çiçekleri güneş bekliyor açılıp saçılmak için. Atkestaneleri de öyle.
 
Galeri Artis’te Ergin İnan’ın Rumî sergisi. “İz” ve “Kafka”nın ardından şimdi de “Rumî”. Büyük boyutlu resimlerde Mevlana’nın dizeleri yer almış. Mesnevi’deki sözcükler resmin içine yayılmış. “99 Resim 99 Şiir” çalışmasının bir parçasını taşımış ressam Berlin’e. Yine böcekler, melekler, yazılar, belli belirsiz figürler, kitap sayfaları... Resimlerinde bir düş denizi yaratmayı başarıyor Ergin İnan. Kolay yorumlanacak bir resim değil onun sergiledikleri. Onda hayat iyice dallanıp budaklanıyor geçmiş kültür ve tarihleri de kucaklayarak uzanıyor günümüze kadar.
 
 
12 Nisan, Cumartesi
 
Rahime, hâlâ İzmir’de. Bugün biletini aldım. 19 Nisan’da gelecek.
 
Kim demiş Almanlarla Türkler arasında entegrasyon hâlâ gerçekleşemedi diye. Baston yutmuş gibi Alman kadınları, üstelik çirkin mi çirkinleri, Türk düğünlerinde göbek atıyor, kalça kıvırıyor.
Yıllardır bizimkilerin düğününe gitmiyordum. Bu geceki düğün oldukça farklıydı. Otelde yapılıyordu ve yemekliydi. Buna rağmen bir kadın bir müzik aleti eşliğinde en pespaye piyasa parçalarını söyledi laubali bir biçimde. Sürekli “misafirleri” sahneye davet etti. “Yüksek” alkışlar istedi. Gelinle damadı hiç oturtmak niyetinde değildi. Sonra aynı biçimde şarkı söyleyen bir başka erkek çıktı  sahneye. O da çığırtkanlık yaptı durdu. Neyse ki takılar, hediyeler milletin gözüne sokulmadan halledildi. Sonra hiçbir yeri oynamayan sarışın, upuzun burunlu bir Alman kadını oynak bir Arap müziği eşliğinde geldi. Güya göbek attı, güya olmayan göğüslerini titretti, güya olmayan kalçalarını kıvırdı! Berlin’de bu gece kim bilir  ne kadar çok Alman kadını Türk düğünlerinde göbek atmaya çalışmıştır. Bunlar Halk Yüksek Okullarındaki kurslarda diploma alan kadınlar. Sonra  bir de köçek çıkmaz mı sahneye. O sözde dansözden daha kıvraktı.
 
Eve geldiğimde dayak yemiş gibiydim. Gürültüden kulaklarımın çınlaması dayanılır gibi değildi. İçtiğim rakının tadı falan yoktu içimde. Garip bir rüya gördüğümü düşündüm.
 
“Kanayan bir aşka adanmış, / acıtan bir şiirdir şimdi / akşam” (Oya Uysal)
 
 
13 Nisan, Pazar
 
Bit pazarı oldukça kalabalıktı. Roman dergileri arıyorum. Daha çok çocuk kitapları vardı tezgâhlarda. Çocukları büyüyen anneler satıyordu bu tür kitapları. Bir de çocuk giysilerini. Şiir kitaplarına ve önemli edebiyat yapıtlarına çok az rastlanıyor böyle yerlerde. Nerede döküntü varsa atmaya kıyılamayan daha çok onlar vardı bu hafta. Havanın güneşli olmasını fırsat bilenler doldurmuştu tezgâhları.
 
Öğleden sonra hava yine içine kapandı.
 
Melih Cevdet Anday’ın Bir Defterden’de (Everest Yayınları, Şubat 2008) yer alan günlüklerini bitirdim öğleden sonra. Bir yazarın iç dünyasına sokulmanın en iyi yolu onun günlüklerini okumaktan geçer. Şair, günlük tutmamış ara ara kimi düşüncelerini not etmiş. Kimi saptamalarının altını çizdim:
 
 “Dostoevski’nin Cinler adlı romanına iki yıl arayla yeniden başladım. Bu kere ara vermeden bitireceğim. Geçen yüzyıl ortalarında Rusya’nın durumu, bizim şimdiki durumumuzdan daha ileriymiş, öyle anlaşılıyor. Bizdeki cehalet çok onur kırıcı. Kimse bir şey okumuyor. Ya yazarlar? Onlar sadece yazıyorlar.” 
 
Bir başka yerde “Hiçbir yurt-dünya sorunu üzerine yarım saat konuşmayacağımız bir adam, nasıl romancı olabilir? Hele hele romanlarıyla bir ülkeyi düzelteceğini nasıl düşünebilir?” diye soruyor haklı olarak.
 
Bir de kendine dönük saptamalardan bir örnek: “Öyle anlarım oluyor ki her şeye dışarıdan baktığım duygusuna kapılıyorum.”
 
Kimin olmuyor ki böyle anları?
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

nihat ziyalan { 03 Mayıs 2008 12:52:35 }
degerli gultekin emre,

gunceler cok iyi.

sicakligi duyumsamak icin hemen okuyorum.

su siralar iskenderun`da oldugunu ogrendim.

Adana`ya gecerek musterek dostumuz mehmet bacaksizlar`la bulusacakmissin.

kiskaniyorum dogrusu.

bu etkinliklere katilmanin da guncelerini yazmani rica ederim.

sydney`den dostlukla.

nihat

Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git