A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

    p a z a r   |   n i s a n   6, 2025  
   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Kazanılamayan savaşların bela(lı)sı, abonesi

Kategori Kategori: Dünya | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: M. Şehmus Güzel | 01 Eylül 2021 11:07:37

ABD, uzun on yıllardır, açık bir biçimde 1940’ların başından itibaren, FRANSA CUMHURİYETİ’nin Kuzey Afrika’da (Magrip’te, “müslüman dünyası”na göre Batı’da) ve Ortadoğu’daki (Maşrik’te, Doğu’da) yerini doldurmak için ugraştı. Bu politika Magrip’te yürümedi. Veya istediği ölçüde yürümedi. Ortadoğu da ise inişli çıkışlı değişik biçimler aldı...

Birkaç on yıl önce Ortadoğu için önerdiği “Büyük Orta Doğu Projesi” (tam ve açık ismi bu muydu?) ise tarihin trajikomik tiyatro oyunlarından biri olarak maziye karıştı.



ABD bölge halklarını, bilhassa “Arapları” ve “Müslümanları” bir türlü anlayamıyor. Nedenleri pek çok. Bu konuda şimdiye kadar dünya kadar kitap yazıldı. Mesele sadece dini değil. Hatta hiç dini değil bile diyebiliriz. “Diktatörlükle yönetilen coğrafyalara demokrasi getirileecek” nutukları, duyuruları ise sadece bir aldatmacadır, emperyalizme ve yeni  tür sömürgeciliğe bir kılıf. Bir maske. Siyasi, askeri, jeostratejik (yeni ve çok gelişmiş silahlarla bunun önemi bir parça azalsa bile), ekonomik (petrol ve benzerleri) ve ciddi boyutları var. Meselenin toplumsal, halkların farklı yapılarına ve yaşam tarzlarına ilişkin, geleceğe bakış açısına kadar giden birçok unsuru bulunuyor. ABD diplomasisi bütün halkların birbirinin aynı veya benzer olduğu inancından kurtarılmalı örneğin...

ABD bizzat nedeni olduğu veya güya “barış getirmek” için giriştiği hemen hemen hiçbir şavaşta karada kazanamadı. Kimi kez ise son derece dramatik boyutlarda resmen kaçmayı tercih etti:

1975’te Vietnam örneği en bilineni ama başkaları da var:  

23 Ekim 1983’te Lüban’ın başkenti Beyrut’ta, iç savaşı durdurmak umuduyla ülkeye gelmiş ABD, Fransa, İtalya ve İngiltere askerlerinin kaldığı iki binanın akıl almaz ölçüdeki bombayla havaya uçurulması ve 241’i ABD, 58’i Fransa askeri öldürülünce, tümü Lübnan’ı hemen terketti... “Terkedişin” dramatik boyutlarını görmek için o günlerin gazetelerine bir göz atmak yeter.

ABD’nin Afrika’daki “düşüş-chute-down-ları” da akla geliyor: Örneğin 3 ve 4 Ekim 1993’te Mogadiscio’daki ciddi, vahşi ve çok kanlı çatışmalardan sonra Somali’den pılını pırtını bile toplamadan kaçması... Bu konuda Ridley Scott’un 2001’de gösterime giren fransızca başlığı La Chute du Faucon Noir (Black Hawk Down) filmini fırsat bulunca izlemenizi tavsiye ederim. Veya kaynak olarak aldığı Mark Browden’in Black Hawk Down: A Story of Modern War isimli kitabını okumanızı.

1950’lerdeki Kore’yi, sonrakileri ve kalanı söylemiyorum bile. Tarih olmuş yenilgilere inanmayanları son günlerdeki Afganistan fiyaskosunu birlikte seyretmeye davet edebiliriz. ARTE isimli fransız ve alman ortak televizyon kanalının sunduğu dört bölümlük Afganistan, altı bölümlük Vietnam  belgesellerini de tavsiye ederim. arte.tv deyin ve tıklayın, göreceksiniz.

Böyle bir devlete artık kim güvenebilir? ABD’ye, Amerikalı dostlarımız, arkadaşlarımız, meslektaşlarımız kusura bakmasınlar ama artık kazanılamayan savaşların bela(lı)sı denebilir sanıyorum. Kader mi? Siyasi hatalar zincirinde ısrar mı? Yanıtı Amerikalılar vermeli. Bizimki açık.

Dün, 31 Ağustos 2021’de, ABD Başkanı’nın “kara kuvvetlerinin savaş alanlarında bulunmaması” ilkesini (“stratejisi” dedi sanırım) benimsediğini söylemesi de önemli. Sonunda savaşın karada kazanılamadığını nihayet ABD de kabul etti. “Hedefler” zone war dışındaki ülkelerden atılacak silahlarla vurulacak-mış artık. Son yıllarda birkaç örneğini Irak’ta ve Afganistan’da gördük. Artık öncelik hava savaşında. Belki denizde de...

İkinci Dünya Savaşı’nı sadece ABD’nin ve neredeyse tek başına kazandığı  tezini savunanlar, buna inananlar var. Ama bu doğru değil: Savaşın kazanılmasında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) ve Birleşik Krallığın ve elbette bu sonuncunun ayrılmaz parçaları Kanada Konfederasonu ile Avusturalya’nın ve diğer müttefiklerin rolü inkar edilemez. Ocak 1942’de nazilerin Moskova kapılarında nasıl durdurulduğunu ve nazi ordusunun da yenilebilirliğinin böylece ispat edildiğini yazmalı mı? (Adını andığım televizyon kanalında sunulan “Moscou 1941” belgeselini kaçırmayın.) Uzun çok uzun günler, haftalar, aylar ve hatta yıllar süren Leningrad ve Stalingrad direnişlerini mi anımsatmalı? Berlin’in Kızıl Ordu tarafından kurtarıldığını ve özgürlük simgesi olarak SSCB bayrağının dikildiğini de eklemeli mi?

ABD’nin Irak ve Suriye’deki göreceli başarısında kara savaşında bölgeyi iyi tanımalarıyla kendilerini gösteren Kürtlerin ve bölgenin diğer mazlum halklarının çocuklarının payları olduğunu da anımsatmalı. Afganistan’da ise tam tersi oldu: Yirmi yılda milyarlar harcanarak, binlerce askerin ölümüne sebeb olarak yaratılmak istenen, üniformaları içinde çok şık “Afgan Odusu” başkente ilk talibanın girmesiyle sivileri giyinip “tüydü”. (Tacikler hariç.) Afganistan cumhurbaşkanının, bakanların, subayların, polis ve istihbarat yöneticilerinin peşinden... O sabah kimi radyo “56 helikopter ve uçağın Özbekistan’a sığındığını duyurdu. Haber hızla geçti ama durum anlaşıldı: İthalat yoluyla yaratılmak istenen devlet bir anda ve toptan battı, savaşmadan, bir tek kurşun bile sıkmadan. İthalat yoluyla devlet yaratılamıyor. Devlet ve demokrasi ithalatla değil yerli malla, yerli yöntemlerle yaratılıyor. Veya yaratılamıyor. Bilmem anlaşıldı mı? Dün ABD Başkanı kameralar karşısında,  “devlet yaratmaktan” veya “yeni devlet yumurtlamaktan vazgeçmeliyiz” anlamına gelen şeyler söyledi. O da kendisinden önceki gibi “America first” yanlısı.

ABD hemen hemen her coğrafyada yitiriyor. Bugünlere yenile yenile geldi, var olduğu iddia edilen karizması fena halde çizildi :

Afganistan’daki fiyaskodan sonra ABD yeniden “izolasyon” politikası mı uygulayacak? Kendi kıtasına mı çekilecek ? Bu nedenle belki Ukranya yöneticileri afgan örneği sonrasında panikteler. ABD Başkanı 30 Ağusosta kabul ettiği Ukranya cumhurbaşkanına ve bütün müttefiklerine “yardımım, desteğim sonsuza kadar süremez. Önce kendiniz mücadele etmeyi, savaşmayı öğrenmelisiniz” mesajı veriyor. Anlayana.

Yoksa Afganistan’dan çektiği askerlerini Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu üzerinde bir tür baskı unsuru olarak Pasifik Okyanusu’na mı aktaracak ?

Nutkunda üç düşman gösterdi gibime geldi : “Terorizm”, Çin HC, Rusya Federasyonu. ÇHC böyle dolaylı tehditleri pek sevmez, not eder, bekler, “tehdit eden biraz daha yaklaşsın da görelim, boyunun ölçüsünü alalım” yöntemini uygular. Tayvan meselesi veya benzeri başka bir mesele üzerine bir kıvılcım çakarsa hakiki savaş patlayabilir. Böyle bir şey olursa Pasifik Okyanusu maalesef uzun zaman pasifik kalamayacak diye tedirginim. ABD’ye, ABD sanayine mutlaka bir savaş mı lazım ? Bu kez ağır, çok ağır savaş sanayi mi devreye sokulacak ? Kovid belası yetmiyor mu ? Onunla mücadele edilse elbirliğiyle daha yerinde olmaz mı ?

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Yüzlerce öğrenciden ABD'yi terk etmeleri istendi.
Avrupa'da İmamoğlu çıkmazı: Çıkarlar mı değerler mi?
Ayaktayız
YÜRÜYÜŞ SÜRÜYOR
'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…

Dünyadaki boykotlar: Kim neyi hedef aldı?
Trump üçüncü kez başkan olabilir mi?
CHP İmamoğlu ve erken seçim için imza kampanyası başlattı
ABD'de ulusal güvenlik skandalı ile gündeme gelen Signal nedir?
CHP neden boykot çağrısı yaptı?

Trump yeni gümrük vergisi tarifelerini açıkladı.
Avrupa’nın en az et yiyen ülkesi Türkiye: Fiyatlar 5 yılda % 1230 arttı!
Türkiye'de ekonomi bir kez daha belirsizlik döneminde
ABD-Çin hattında ticaret savaşı: “Soğuk Savaş’tan beri görülmemiş bir rekabet”
Canberra yenilenebilir enerjiye geçişi nasıl başardı?

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024
KOLLEKTİF OYNAMALI KAZANMAK İÇİN
Oxford Sözlüğü yılın kelimesini seçti: Beyin çürümesi
"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü

Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?
Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham

Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.

Çin'in 10 yıllık yüksek teknoloji planı nasıl işledi?
Devrimsel Bir Teknoloji: Kaykay Şasi
Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu

NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.

"Türkiye'de gazeteciler baskı ve yıldırma ile karşı karşıya"
Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından 2024 yılı yolsuzluk algı endeksi açıklandı!
Türkiye OECD’de gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu 4. ülke
2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.

Kakao Endüstrisinde Çocuk İşçiliği: Tadı Kadar Tatlı Değil
Dan O’Dowd, Tesla’nın Zehirli Kültürü, Başarısız Abartı ve BYD’nin Yükselişi Üzerine
ANALAR(IMIZ) SİZLER ÇOK YAŞAYIN
Amerika dış yardım yumuşak gücünden vazgeçiyor mu?
Zelenski: Kolezyum Politikasının Kurbanı

HİTLER Diye Biri
ZAMANI VAR
TASARRUF
DUR YOLCU
EMRİ HAK VAKİ

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git