Afgan Prensesi India: Afgan halkı, Türk halkı gibi olmayı hak ediyordu. "Atatürk, babama çok iyi bir tavsiyede bulunmuş. O da; Afganistan’ın güçlü bir orduya sahip olmasıydı". Afganistan’da Taliban’ın kontrolü ele geçirmesi hem ülkede hem de dünya genelinde büyük endişeye yol açtı. Ülkenin hızlı bir şekilde İslam Emirliği’ne dönüştürülme girişimi, kadınların hakları başta olmak üzere birçok alanda bu örgütün geçmişte yaptıkları ve gelecekte yapabilecekleri ana gündem maddesi haline geldi.
Afganistan’ın nasıl bu duruma geldiği analiz edilmeye çalışılırken gözler tarih sayfalarına da çevrildi. 102 yıl önce, 1919’da tahta oturur oturmaz İngilizlerden bağımsızlığı etmekle kalmayıp özellikle kadın hakları, cinsiyet eşitliği gibi meselelerde köklü değişiklikler yapmaya başlayan Afgan Kralı Amanullah Han, ülkedeki gericilerin isyanı sonrası 1929’da ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
Yaklaşık 31 yıl boyunca, eşi Kraliçe Süreyya ve 8 çocuğuyla birlikte İtalya’da ailesiyle birlikte sürgün hayatı yaşayan Kral Amanullah Han, 1960 yılında Zürih’te vefat etti. Amanullah Han’ın, yaptığı reformlarda, Mustafa Kemal Atatürk ve cumhuriyeti kuran kadrodan da etkilendiği ve onlarla dayanışma içinde olduğu biliniyor.
Amanullah Han’ın hayattaki iki kızından biri olan, Roma’da yaşamını sürdüren Prenses India, 10 yıl tahtta kalan babasının neden Afganistan’ı modernleştirmeyi başaramadığını, Atatürk’le olan sağlam dostluklarını, tekrar bir asır geriye götürüldüğünü söylediği vatanı için duymakta olduğu acıyı DW Türkçe’ye anlattı.
Prenses India, "Atatürk, babama çok iyi bir tavsiyede bulunmuş. O da; Afganistan’ın güçlü bir orduya sahip olmasıydı. Ama babam belki de onu dinlemedi" diye konuştu.