A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Bir yıl oldu, hâlâ burada

Kategori Kategori: Korona Günlüğü | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: M. Şehmus Güzel | 17 Mart 2021 12:44:54

Hayatımız değişiyor (mu ?): “Evde kal” emri verilince 24 saat üzerinden 24 saat, sadece “sokağa çıkma yasağı” ilan ediince saat 18’den saat 06’ya kadar yine de yarım gün “hapis”. Evet hayatımız değişiyor: Lokantalar kapalı. Her çalışanın veya yarısından çoğunun öğlen yemeğini geleneksel biçimde mutlaka, işyerindeki kantinde, “üniversite lokantası”nda, aşevinde, bar veya lokantada, özetle “dışarıda” yemesi, acelesi varsa hemen ayaküstü bir sandviç atıştırması “tarihe karıştı”.

Aileiçi ilişkilerin uzmanları eşler arasındaki dalaşmaların ezici çoğunluğunun öğlen yemeği ve etrafında yaşandığını, bu nedenle öğlen yemeğinin ne yapıp mutlaka ev dışında yenilmesini tavsiyesi etmesi artık ve maalesef uygulanamıyor. Eviçi huzur da maalesef tarihe karıştı. Ev içi şidddetin önemli ölçüde arttığı biliniyor. Elbette öğlen yemeğinin de ailecek yenmesi tek neden değil ama bunun da rolü var.



Okullar kapalı olunca çocukların karnını evde doyurmak meselesi de onca işe ekleniyor. Bu da etkili, yeni hırlaşmalara bu da yol açıyor. Mütevazi ve hele yoksul ailelerin çocuklarını doyurması da her zaman kolay olmuyor. Uzmanlar okul kantininde, devlet yardımıyla, çok ucuza yenilen öğlen yemeğinin birçok çocuk için günün tek dengeli ve iyi yemeği olduğunu vurguluyor ve bunun gerekliliğinin altını çiziyor, yıllardan beri. Bu yemek te olmayınca çocukların beslenmesinde, büyümesinde yeni dertler ortaya çıkıyor.

Aynı ailelerin çocuklarının boş zamanlarını değerlendirmek için en ucuz olanaklardan bile yararlanamaması çocuklar ve gençler arasında şidddetin artmasına yol açtı/açıyor : Son iki ay içinde beş çocuk “çeteler savaşı” içinde öldürüldü. Evet öldürüldü, tesadüfi biçimde değil, önceden tasarlanmış olarak. Çetelerin artık ateşli silahları da var. Bıçakları da. Bugün Paris ve çevresindeki dertli, yoksul, fakir, belalı, samanaltındanisyanateşiparıldayan banliyölerde iki yüz öroya bir tabanca satın almak mümkün... “Korona Günlüğü” üst başlıklı dizi yazılarımdan birinde, bir yıl kadar önce, “tasiyon yükseliyor” diye yazmıştım. Maaleef öngörümüz doğrulanıyor. Yoksullar yoksullarla “savaşıyor”...

Yoksullar güvenlik güçleriyle de çarpışıyor. Yetkililer tedirğin. Yetkililer kendi halkından, kendi halkının çocuklarından korkuyor. Yetkililer çünkü onlarla aynı dünyada aynı gezegende yaşamıyor.

“Evde kal” programıyla ilkgünlerde birbiriyle hasret gideren çiftler arasındaki yeni “bal-ayları” doğacak çocuk sayısının artacağı umudunu verdi. Ama bir yıl sonra rakamlar konuştu : Yeni doğan çocuk sayısı maalesef artmadı, geçen yılın aynı aylarına göre azaldı. Evet Fransa’da nüfus artmayacak bu yıl. Birinci ve ikinci dünya savaşlarını anımsatan bir gösterge daha.  

Aile içinde depresyona girenlerin sayısı arttı.

Yaşamımız değişiyor evet.

Uyku ilaçı tüketiminde ilk ükeler arasında gelen Fransa’da bu ve benzeri ilaç kullanımında şaşırtıcı artışlar saptandı. Sakinletirici ilaç satışı da arttı/artıyor.

İntihar edenlerin sayısı da arttı. Gençler arasında bilhassa. Öğrenciler arasında da. Geleceğe umutla bakanların sayısının azaldığını yine rakamlar ispatlıyor.

Yaşam görecelleşti. Ölüm günlük yaşamımızin içine girdi. Daha birkaç gün öncesine kadar günde ortalama iki yüz kişi ölürken, ölü sayısı son günlerde üç yüzden fazla. Ortalaması üç yüz otuz gibi. Her rakamın arkasında bir aşk, bir aile, bir tarih, bir yaşam, bir dünya var. Rakamları sadece birer rakam olarak almayalım.

Aile içi şiddet, geçimsizlik, umutsuzluk boşanma sayısını artırdı. Boşanma tatmin edici bir çözüm değil ama başka çaresi kalmayanlar bu yolu deniyor. Yeni sorunlara yol açsa bile... Hele çocuklar için.

Sinemaya gidemiyoruz. Tiyatrolar kapalı. Konser tarihe karışı. Özel kanallarıyla seyircisiz konserlerini cömertçe sunan sanatcılar da olmasa müzikle sıkı ilişkilerimiz gelecek yıla kalacak. Gelecek yıl burada sözün gelişi. Bu bela belki gelecek yılda da yakamıza yapışmış ve yine bizimle kalmış olabilir... Birinci ve ikinci dünya savaşları örneklerini burada bir kez daha anımsatmama lütfen izin veriniz. Hiçbiri kısa zamada sonuçlandırılamadı. Dahası 1918’de başlayan “İspanyol Gribi”nin üç yıl sürdüğünü ve belki elli belki yüz milyon insanın ölümüne yol açtığını da unutmayalım.

Bunları moralimizi bozmak için değil tedbirli olmamız için yazıyorum. Bulaşıçı hastalıklar belası uzun sürebilir. Hele bugünkü iktidar sahiplerinin beceriksizliği, ilaç üreten şirketlerin, ilaç ve aşı arayan/üreten/çokverenesatan laboratuvarların bu işte bile önceliği kazanca, daha çok daha çok kâra vermeleri, kapkara kapitalizmin temelinden gelen çarpıklıkları da eklersek. İnsan değil ekonomi, şirket, kazanç, kâr öncelikli bu düzende : O nedenle korona belasına karşı tedbiri elden bırakmamalıyız : Aşılı veya aşısız.  


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap

Türkiye destekli Suriyeli savaşçılar Nijer'de ne yapıyor?
GÜNEŞE YOLCULUK
Cumhurbaşkanlığı seçimini reformcu Pezeşkiyan kazandı.
EKŞİ, "ERİK" TADINDA
BİR TUR DAHA

Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı
Tayland esrarı yeniden yasaklıyor.
İstanbul kirada Avrupa’nın lideri
Türkiye AB’nin 6 milyar Euro mülteci yardımını nasıl harcadı, AB Sayıştayı’nın eleştirileri neler?
Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK

Dünyanın ekolojik kaynakları haftaya tükeniyor.
Ormanlara yasal haklar verilebilir mi, tüzel kişiliği olan ormanlar var mı?
'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

Kırık Camlar Teorisi
Dünyanın en eski şarabı 2000 yıllık Roma mezarında bulundu
Otizmin arkasından Neandertaller çıktı.
Beynimiz uykuda geleceği tahmin etmeye çalışıyor.
Bilim insanı Matthieu Juncker ekosistemi gözlemlemek için ıssız adada 8 ay tek başına kalacak.

Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor
Haberleri takip etmeyenlerin sayısı artıyor…
İstanbulluların %44'ü kıt kanaat geçiniyor

"RAHATI KAÇAN" ADAM
GÜZİN'LE
GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR

DEVENİN BOYNU
Çarpık Eğitim
Ziyafet
Kim Aptal, Kim Akıllı
SİVAS

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git