A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Korona Azdı

Kategori Kategori: Korona Günlüğü | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: M. Şehmus Güzel | 16 Eylül 2020 03:04:18

Fransa’da son birkaç gün içinde korona belasının azdığı ve dramatik yönü daha açık bir biçimde görülür oldu. Yöneticiler bile baklayı ağızlarından çıkardılar. Medya takımının birkaçı bile kimi şeyleri artık saklayamıyor, saklamıyor. Doktorlar, bilim kadınları ve adamları “daha ciddi ve sıkı önlemler alınmalı” çağrısı yapıyor. Resmi Bilim Kurulu başkanı bile “Hükümet ciddi ve daha sert tedbirler alabilir” dedi. Bunun üzerine cumhurbaşkanından azar yedi, sarı kart gördü. Hatta Bilim Kurulu’nun kaldırılabilirliği bile “medyaya sızdırıldı”. Durumun ciddiliği ortada.



Aslına bakarsanız saklanacak bir şey de kalmadı. İşte birkaç örnek : “Zone rouge” ilan edilen illerin sayısı giderek artırıldı ilk başta 21’di, sonra 28, birkaç günden beriyse 42. Nüfusun çoğunluğu riski yüksek illerde yaşıyor. Marsilya ve Bordeaux bölgelerinin “evde kal” programına dönmesi gerektiği bile ileri sürülüyor. Yurttaşlar tedirgin.

Marsilya’da Eylül sonunda başlayacak olan Uluslararası Fuar (La Foire internationale de Marseille) iptal edildi. Paris’te EKİMDE yapılacak FİAC (La Foire internationale d’art contemporain) da. Türkçesiyle : DURUM ÇOK CİDDİ. Korku yayılıyor.

Cumhurbaşkanı ve Hükümeti ülke düzeyinde veya yerel olarak evde kal emri vermek veya yapılması gerekenler konusunda daha sert ve daha sınırlayıcı önlemleri bizzat getirmek istemiyorlar. Dahası kimi ciddi olmayan, ikna edici veya inandırıcı bulunmayan nedenler ileri sürerek alev alev yanan korona belası ateşini valilerin, vilayet yönetimlerinin üstüne attılar.

İktidarın siyasi faturası çok yüksek olmaya aday sert veya sıkı kararları almaktan veya yeniden evde kal emrini ülke düzeyinde bizzat vermekten çekindiği açık. Bu durumda “zone rouge” ilan edien illerde bile yetkileri biraz daha fazla ama yine de sınırlı valiler ve vilayet yönetimleri ne yapabilecekler ? Bu yönde bir karar veya emir verebilecekler mi ?

Bir örnek :
Lobileri çok güçlü cafe, bar, restoran/lokanta/büfe ve otel sahiplerinin vilayetle, valiyle, türlü çeşitli “tarihi, alışılmış ve geleneksel kanallar” aracılığıyla yakınlığı, sıkıfıkılığı onların tümden kapatılmasına izin ve olanak vermiyor. Hele bu tür işyeri sahiplerinin birçoğunun, kentin “ileri gelenleri”nden “eşraftan” olduğu ve milletvekillerini, senatörlerini seferber ederek valileri “kazandıkları” da bilinince. Oysa namuslu yayın organları, tutarlı bilim kadın ve adamları hastalığın yayıldığı “yuvalar” içinde en başta barların, restoranların ve hele tuvaletlerinin bulunduğunu ilk günlerden itibaren söylediler ve yazdılar. Son günlerde daha sık yazıyor ve daha yüksek sesle söyleyebiliyorlar.

Valiler ve vilayetlerdeki sorumlu makamlardakiler söylenenleri duyuyor ve yazılanları okuyorlar mutlaka ama “yukarıdan” gelen emirleri de alıyorlar. ”Yukarı” dakiler “ülke ekonomisi felç olmasın” diye evde kala dönüşe yerel boyutta, kentte, kasabada, köyde, mahallede bile karşı. İktidar bu aşamada en belalı kentlere, Marsilya’ya ve Bordeaux’ya, Lyon’a ve Toulouse’a daha çok sayıda polis ve jandarma gönderileeğini vaat ederek bu derde çare mi bulmak istiyor ? Yoksa önümüzdeki günlerde olası gösterileri ve isyanları bastırmak mı? 12 Eylül 2020’de “Sarı Yelekliler”in birçok kentte bu arada Paris’te düzenledikleri gösteri ve yürüyüşlere nasıl saldırıldığını gördük. Polis ve jandarma sayısı çoğaltıldıkça kurallara uymayanlara daha çok ve daha sık ceza kesilmesi planlanıyor. Yeni içişleri bakanı sertlik taraftarı. “Yaptırımlar uygulanacak !”

Bu konularda bu kadar geçiktikten sonra ciddi ve sert önlemler alınsa bile belanın önü kesilebilecek mi ?

14 Eylülde Bordeaux ve Marsilya valilerinin, “alınacak yeni önlemler” üzerine yaptıkları son derece resmi basın toplantılarını canlı yayıncı televizyon kanallarından dikkatle izledim. “İpe un serdiler.” “Dostlar alışverişte görsünler” tavrıyla “yeni ve sıkı tedbirleri”ni sıraladılar : “Dağ fare doğurdu.” Bordaux ve Marsilya’dan yükselen pluf sesi ayyuka çıktı. Gözlerim yaşardı. İyi ki vali olmamışım dedim, oysa Mülkiye’ye girmemin amacı önce kaymakam sonra vali olmaktı. Ne olursam olayım, 1964 Türkiye’sinde ne birinin ne öbürünün, iktidar önünde, yanında veya karşısında, neresinde olursa olsun, maalesef hiçbir kıymeti harbiyesi buunmadığını birinci sınıfta anladım ve yönümü değiştirdim, öğretim üyesi olacaktım. İyi seçim. Bordeaux valisine hele daha çok üzüldüm, bayan vali gözlerini bir tek kez bile gazetecilere/kameraya çeviremedi, yazılı metni dikkatlice okudu. Kendisi bile inanmıyordu “tedbirlerin” ciddiliğine, uygulanacağına, etkili olabileceğine.

“Uygulamaya hemen konulacağı” iddia ve ilan edilen tedbirler kamuoyuyla, yurttaşlarla alay etmekten başka bir şey değil. Bir örnek vereyim :

“Sokakta içki içmek saat 20’den sonra yasak.” Çok iyi, zaten saat 17:30 ile 20 veya 18 ile 20 arasında aperolar alındığından saat 20’de “masaya geçiliyor”. Yemek yeniyor. Olan olup-bittikten sonra yasak gelmiş kime ne ? Pardon az daha unutuyordum belediye başkanlarının öteden beri böyle bir yetkisi var zaten.

Bir örnek daha : “İçkili mekanlarda dans yasak”. Yaşa Babo ! Yahu meselenin dansla bir ilgisi yok. Mesele o kadar insanın bar veya lokantalarda, dar ve kapalı mekanlarda tutulması. Barı veya lokantayı saat 23 veya 24’te kapatmakla da bir şey kazanılmıyor. Olanlar çünkü olup-bitiyor o saate kadar. Ama haklarını da yemeyelim : Barlarda ve restoranlarda AYAKTA İÇKİ İÇMEK YASAKLANDI. İşin garipliği bu yasağın zaten daha önce de ilan edilmiş olması. Tekrarda hayır vardır malum.

Daha ciddi bir tedbir mi ? Düğünler yasaklanmadı ama katılanların sayısı on kişiyi geçmeyecek. Yoksa yandınız ! Yahu on kişiyle düğün mü olur ? Demeyin lütfen. Yasak nerede mi ? Yine DANSTA. Nikahtan sonra düğün yapılırsa bildiğiniz gibi davetlilerin sayısı onu geçmeyecek (!) ve DANS YASAK. Veya çok ısrar eden olursa MASKENİZİ TAKIP DANS EDEBİLİRSİNİZ. Her düğüne mutlaka bir de “düğün komiseri” atanacak herhalde : Dans edenlerin maskeli olup-olmadığını denetlemek için. 

İşte buna benzer son derece ayrıntılı, ince elenmiş sık dokunmuş önlemler. Çok sıkı. 

Bir türlü “iflah olmayan gençleri”, 15-30 veya 15-44 yaşları arasındakileri “kesintisiz şenlikten”, “sürekli şenliksel yaşamaktan” caydırmak istiyorlar belki. Bu tedbirlerle mi ? Tuzu kuruları ve genç yaştaki çocuklarını Cuma gecesinden itibaren eğlenmekten alıkoymak, alışkanlıklarından vazgeçirmek mümkün mü ? Göreceğiz.

Fransa’da, kamuoyunda güven sarsıntısı ile karşı karşıya cumhurbaşkanı ve çalkalanan hükümeti belanın önünde durmuyor, arkasından koşuyor, şiddetini azaltamıyor. Peki o zaman ne oluyor ? Ne olacak ?

Dünya Sağlık Teşkilatı’nın bile sonbaharda ölüm sayısının ciddi boyutlar alabileceğini açıklamak zorunda kalmasından sonra, Fransa’da, Almanya’da, İngiltere’de gençler ve yaşlılar alınan kararlara uyacaklar mı ?

Güven sarsıldıktan sonra iktidar yerinde kalabilecek mi ?

Fransa’da seçimsel fatura mutlaka on gün sonra yapılacak kısmi senato seçiminde ve Mart 2021’deki “Bölge Seçimleri”nde ödetilecek. Belediye seçimlerinde hakiki bir osmanlı tokadı yiyen iktidar partisi yeni seçim darbeleriyle un ufak olmak yolunda. Bu parti ve önderi daha ne kadar dayanabilecekler ?

Fransa’da iktidar iktidarını kullanmaktan kaçınıyor. İsrail’de alınan üç haftalık ve son derece sıkı şartlarla donatılmış “evde kal” progamı Fransa’ya örnek olabilir mi ? Şimdiye kadar “diktatörlükle yönetildiğinden Çin Halk Cumhuriyeti’nin bu konuda örnek olamayacağını” ileri sürenler, İsrail gibi “Ortadoğu’nun tek ve en demokrat rejimindeki” bu çok sıkı evde kal örneği için ne diyecekler ? Merak ediyorum. Çünkü alınan yeni ve “sıkı” kararların etkili olup olmadığı 1 Ekimde değerlendirilecek, belki yumuşatılacak, belki ağırlaştırılacak. Onbeş gün içinde hasta ve ölü sayısı artar ve sonra ülke düzeyinde veya kimi kentte evde kal kararı alınırsa, geçikmenin hesabını kim ödeyecek ?

Meselenin özü değişmiyor : Yurttaşlar mı ? Ekonomi mi ? Hayat mı ? Kâr mı ?

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git