A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

IMF Memefe, Kürt Memet Nöbete

Kategori Kategori: Dünya | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Gündoğdu Gencer | 18 Nisan 2008 07:58:28

Askerliğimi Mamak'ta yaptım. Mamak Muhabere Okulunda bir de "Ali Okulu" vardı. Okuma yazma bilmeyen erler oraya gidip okuma yazma öğrenirlerdi. Ama okuma yazma bilmeyenlerin birçoğu Kürt olduğu ve zaten Türkçe bilmediği için bunun ne denli yararı olduğu su götürürdü.

Mamak’ta hele kışın, eksi 15-20 derece dondurucu soğukta 3-5 nöbeti herkesin nefret ettiği nöbetlerdi. Açıkgöz batılı askerler ne yapıp yapıp Kürt erlere bu nöbetleri vermeyi becerirlerdi.  “Alavere dalavere, Kürt Memet nöbete” lâfı 40 yıl öncesinin Mamak’ından aklımda kalmış.
 
 
IMF başlıklardan düşmüyor.  İkiz kardeşi Dünya Bankası ile birlikte geri kalmış ülkelerin karabasanı IMF.  Ama birçoğumuz IMF’nin ne olduğunu, ne için kurulduğunu, neler yaptığını, amaçlarının neler olduğunu pek te bilmiyoruz.  Resmî belgelere göre merkezi Washington D.C.’de olan IMF (Uluslararası Para Fonu) 1944’te kurulmuş ve amacı tüm dünyada uluslararası ödeme sistemini kurup denetlemek ve döviz kurlarını sabitlemek imiş.  Kuzey Kore, Küba, Andorra, Monaco, Lichtenstein, Tuvalu ve Nauru dışında dünyanın 185 ülkesi IMF’ye üye. 
 
 
Çeşitli ülkelerin katkılarıyla bir fon oluşturup dış ödeme dengesizlikleri yaşayan ülkelere geçici olarak borç verecek biçimde kurulmuş.  Bugünlerde kendisini “küresel düzeyde parasal işbirliğini geliştirmek, finansal güvenliği sağlamak, uluslararası ticareti, istihdamı ve ekonomik gelişmeyi teşvik etmek ve yoksulluğu azaltmak” amaçlı olarak tanımlıyor.  Üye ülkelerin oy ağırlığı ekonomik gücüne göre belirleniyor.  Örneğin ABD’nin % 16,79’luk oy hakkı varken Venezuela’nın % 1,21’lik oy hakkı var.  Yâni söz hakkı daha çok zengin, batılı sanayi ülkelerinin.
 
 
Özellikle Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından kapitalist ekonomik modeli sanki doğal bir sistemmiş gibi küreselleşme adı altında pazarlanmaya başlandı.  4 yıl önce 93 yaşında ölen ünlü Amerikalı Marksist iktisatçı Paul Sweezy’nin daha 1966’da Paul Baran ile birlikte yazdığı “Tekelci Kapital” kitabındaki ilginç bir analiz şöyle: “Bir tarım ülkesi üretimini artırmak için traktör ithal edecek.  Bu yıl 100 ton buğday satarak bir traktör alabiliyorsa, on yıl sonra aynı traktörü alabilmek için 400 ton buğday satması gerekecek”.  İşte IMF’nin “free trade” (serbest ticaret) adı altında tezgâhladığı sistem bu.  IMF’nin ayrıca kendisinden borç alan ülkelere kapitalist ideoloji gereği dayattığı birkaç değişmez kuralı var.  Birincisi özelleştirmeler.  Devletin banka, sigorta, sağlık, eğitim, telekomünikasyon, sanayi gibi toplum için hayatî önem taşıyan alanlardan çekilip yerini özel teşebbüse bırakması gerekiyor deniyor.  Türkiye gibi birçok devletin, halkının ödediği vergilerle kurulmuş kurumları (Etibank, Sümerbank gibi) haraç mezat satılacak deniyor.  Bunları satın alanlar da genellikle sanayileşmiş batı ülkelerinin çok-uluslu şirketleri.  Böylelikle o ülkenin ekonomisi, dolayısıyla da ülkenin kendisi yabancı şirketlerin kontrolüne geçiyor.  Bizler de “oh ne güzel küreselleşiyoruz” diye göbek atıyoruz.
 
 
İkinci kural da yoksul ülkelerin ihracatlarını artırmak için paralarının değerini düşürmeleri (devaluasyon).  Görünürde bu (Avustralya’da olduğu gibi) üreticilerin işine geliyor.  Ancak, o ülke aynı zamanda da bir takım malları ithal etmek zorunda.  Parasının değeri düşürülünce ithal mallarının fiyatı artıyor.  Bunun da iki etkisi var.  İthal edilen tüketim mallarının fiyatı artınca tüketim azalıyor, dış ticaret dengesi daha sağlıklı hale geliyor ama enflasyon körükleniyor.  Bunun pek az sözü edilen bir ikinci etkisi de var.  Yoksul ülkeler genellikle sanayileşmemiş ülkeler olduğu için sanayileşmiş ülkelerden sanayi ürünleri almak zorunda.  Ve yukarıdaki traktör örneğindeki gibi ya bunun bedelini çok ağır ödüyor ya da bir takım sanayi ürünlerini alamayıp sanayileşmemiş bir ülke olarak kalmaya, dolayısıyla yoksulluğa mahkûm ediliyorlar.
 
 
IMF’nin dayattığı bu “reformlar” elbette halkın sıkıntıya girmesine yol açıyor ve tepkiler artıyor.  Bu dayatılanların uygulanması dikta rejimlerinde çok daha kolay oluyor.  IMF de bunun bilincinde olduğu için demokrasi, insan hakları, işçi hakları gibi kavramlardan uzak duruyor.  Örneğin Arjantin’de 1976 ile 1983 arasındaki askerî diktatörlük süresinde IMF’ye olan borç 9.3 milyar dolardan 48,9 milyar dolara, 1964-84 arası Brezilya’da 5,1 milyar dolardan 105,1 milyar dolara, 1967-98 Suharto Endonezyasında 3 milyar dolardan 129 milyar dolara, Marcos Filipinlerinde 1965-86 arası 1,5 milyar dolardan 28,3 milyar dolara çıkmış.  Ve tabii, diktatörler milyarları ceplerine indirip İsviçre bankalarına aktarırken bu borçları ödemek yine halkın sırtına yükleniyor.  Yine IMF’nin dayatmalarıyla ücret artışları frenleniyor, borçların ödenebilmesi için vergiler artırılıyor.
 
 
Kapitalist sistemin küreselleşme adındaki bugünkü emperyalist biçimi “Free Market Economy” (Özgür Piyasa Ekonomisi) adı altında pazarlanıyor ve çok kişi de “özgür” sözcüğüne aldanıyor.  Oysa burada özgür olan insan değil, sermayedir.  İnsanlar yavaş ta olsa bunun bilincine varıyorlar artık.  Bunun en iyi sistem olduğuna inananlar ABD’de bile son 5 yılda %80’den %70’e düşmüş.  Güney Kore’de %77’den %55’e, Türkiye’de %57’den %34’e düşmüş.
 
 
23 Ağustos 2001’de Güney Kore IMF’ye olan borcunu tamamen kapattığı zaman Finansman ve Ekonomi Bakanlığı sözüsü Yoon Dae-hee şöyle diyordu: “Ekonomik egemenliğimizi geri kazanmış bulunyoruz.  Bundan böyle ekonomik politikalarımızı planlar ve uygularken önceden IMF’ye danışmak zorunda kalmayacağız”.  Ekonomik egemenliği olmayan bir ülkenin bağımsızlığından söz etmek yoksul halkla alay etmektir.  Egemenlik bayrakla, milli marşla, sınır çizmekle olmuyor.
 
 
Uluslararası kapitalizmin dilini bilmezsek Türkçe bilmeyen Kürt Memet’in hep 3-5 nöbetine kalktığı gibi bizler de IMF, Memefe derken sömürülmeye devam edeceğiz.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git