|
EVDEKİLER / Evde kalanlarKategori: Korona Günlüğü | 0 Yorum | Yazan: M. Şehmus Güzel | 31 Mart 2020 08:33:34 “Evde kal”anlar alışverişlerimizi internetten yapıyoruz. Ismarladığımız paket veya paketler (yiyecek, içecek, vs) kapımıza kadar getiriliyor. Unumuz olunca ekmeğimizi evde yapıyoruz, olmayınca daha önceden alınmış krikkrak ekmeklerden atıştırıyoruz. O da olmayınca bütün cesaretimizi toplayarak ve çıkış belgemizi de siyah tükenmezle (mavisi, yeşili hele kırmızısı kurallara aykırı !) okunaklı bir biçimde doldurup cebimize koyarak, elli metre ötedeki, karşı kaldırımdaki, fırına kadar gidip taze ekmek alıyoruz.
Paris, 31 Mart 2020 Satıcı genç bayanın verdiği mahallenin son haberlerini de. Bir veya bir buçuk metrelik “toplumsal ara/güvenlik mesafesi” hiç ihmal edilmeden. Satıcı genç bayanla mahalle dedikodularına dalıp dalgaya düşerseniz yandığınızın resmidir : Çünkü mutlaka yaşlı bir nine, sanki minik köpeğinin kuyruğuna basılmıscasına, acı bir çığlık atacak size argomsu pariziyen havadan küfürü basacaktır. Yaşlı maşlı ama gençliğinden kalan kültürünü de kirli çamaşırı gibi taşıyanlardan. Hükümet, belki de “Teşkilat”, sanki her fırına, her balkona yaşlı ninelerden birer tane dikmiş : Pat’ın yalancısıyım O anlattı : “Dün öğleden sonra, günlük bir saatlik havalandırmaya çıkmıştım, evin önünde yürüyordum, her zamanki gibi bir tur atıp dönecektim, daha iki adım atmadan, birden bir çığılık duydum : -"Sokakta ne yapıyorsunuz ? Niye sokaktasınız...” Önüme arkama, sağıma soluma baktım bi şey göremedim, kaldırımda benden başka kimse yok. Evde kapalı kalmak yaramıyor, yoktan sesler duyuyorum diye düşünüyordum ki yine aynı çırtlak ses : -Ahlaksız terbiyesiz kaltak virüslerini kendine sakla ! Ses yukarıdan geliyor, bu kesin, hemen başımı kaldırdım ve birinci kattaki balkonda, bi parça sarkmış, ağzı iki metre açık ve bağıran yaşlı, kavruk, iki elma boyundaki kadını gördüm. Beni biliyorsun öyle kolay kolay küfür etmem, garip bi şey oldu sanki ve ağzımdan beni bile şaşırtan bir küfür çıktı : Şirret, Aptal karı deyivermişim. Kusur bende değil evde kapalı kalmış olmamda.” Pat 65’ini birkaç ay önce doldurdu, birkaç aydan beri de emekli, bilim kadını, fena halde ciddi, ama o bile küfür etti hiç istemeden. Korona neler yaptırmıyor ki ! Korona üzerine televizyonların pekçoğu programlarını olumlu yönde bir parça değiştirdi, öğleden sonralarında beş para etmez eski diziler yerine orta derecede kaliteli filmlerden bir-ikisini gösterime sunma zahmetini gösterdiler, gösteriyorlar. Yaşlı nine belki de hergünkü ilaçı pardon aşk ve meşk dizisindeki yakışıklı yaşlı bekar amcayı görmediği için balkona çıkmıştı, sonrasını biliyorsunuz... Kamu televizyon kanallarından ikisi çocuklara yönelik ciddi eğitim dersleri, uygulamalı çalışmalar sunuyor. Okullar kapalı uzaktan-okul devrede. Bize gelince, üç, dört, bazen beş veya altı televizyonda haberleri izlemekten ve sitelere dalıp o gazete senin bu dergi benim diye dolaşıp perperişan olduktan sonra ve komaya girmemek için, evde günde on veya onbeş dakika salon bisikleti, ev içinde jimnastik ve girişkapısı-mutfak-salon-merdiven-birincikat-büro-banyosalonu-yatakodası in çık çık in on ve/veya onbeş dakikalık maraton yapıyoruz. Hava güneşli ve orta şekerde olunca balkona çıktığımız bile oluyor ama bu çok az. Herşey koşturmadan, acelesiz. Trafik filan olmadığı için başka bir bisikletle çarpışmak, bir sürücüyle atışmak ta mümkün değil. Bak bu çok yazık ! Sonra evde yapılacak dünya kadar iş keşfettik : Sıralaması çok sürebilir ama ana hatlarıyla aktarmalıyım yine de : Birikmiş gazete, dergi, kitap, mektup, kağıt kürek ne varsa düzenlemek. Epey şeyi çöp teneklerine atmak. Hala çöp tenekesi diyoruz ama çöplerin içine atıldığı şeyler yıllardan beri plastikten. Bir gariplik var bu işte. Sadece çöp mü demeli ? Nasıl isterseniz. Her çöpün tenekesi de ayrı : Sarı çöp tenekesine kağıt, karton, gazete-mazete ve benzeri şeyler atılmalı. Sişeler yeşile. Sıradan çöpler maviye. Yemek artıkları (bu yeni çıktı) daha küçük bir çöp tenekesine, rengi mavi mi yeşil mi siyah mı hemen şimdi hatırlamıyorum. Diğer çöp tenekelerinin renklerinde de yanılmış olabilirim. Kimi koskocaman çöp tenekelerinin bulunduğu mekanda uzun boylu kalmadığımdan olacak. Ama bu dört veya beş renk manzaraya hakim. Çöp mekanında herşey dağınık. Dün kapıcımızdan bir ileti aldık : “Artık çöp tenekelerini çıkarmayacağım” diyor. Apartmandakilerde, istisnasız hepimizde, şafak attı. Nasssssıl olur beeeee ! Başbayağı olur. Çöp tenekeleri tıka basa doldurulunca, kapakları iyi kapatılmayınca mikrop, virüs, bakteri, aklınıza ne gelirse ve arada bir iri farelerin yuvası haline dönen çöp mekanlarına kapıcılar niye girsin ? Hele korona koşullarında herkesin veya neredeye herkesin doludan nem kaptığı bu günlerde. Evde kapalı kalınca evi de temizlemek gerekiyor, tepeden tırnağa. Büromun düzenlenmesi ise birkaç günlük bir iş, evet ama şimdilik cesaret edemiyorum, belki pek yakında ilham gelir... Uzmanlara, bilim kadın ve adamlarına kalırsa henüz işin başındayız. Nitekim “evde kal” operasyonu Fransa’da iki hafta daha uzatıldı. Bu süre doldurulunca mutlaka yine uzatılacak. Hükümete yakın çevreler, bu işleri bilenler, “evde kal” operasyonunun mayıs belki haziran sonuna kadar uzatılabileceğini söylüyorlar, yazıyorlar. Dayanabilir miyiz ? Günlerimizi bir, iki, üç ... binbir iş, eğlenceli hoş vakit geçirmeli binbir oyun, ailesel ve toplumsal oyun yaratarak doldurabilir miyiz ? Gençleri, çocuklarımızı, torunlarımızı evde tutabilir miyiz ? Bilemiyorum. İş ve oyun yaratmak, günlerimizi ve gecelerimizi akıllıca “doldurmak”, sürekli yaratıcı olmak bize kalıyor. Herkese kolaylıklar ve başarılar diliyorum. Ne iyi ki yaşam sürüyor. Daha ne kadar ? Ne ne kadar ?
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|