Ülkeler içlerine kapandı. İç savaşını veriyor herkes. Durumun ne denli korkulasi olduğunu anlayamıyor, göremiyoruz; yansıyabildiği kadar medyadan öğrendiklerimizleyiz. Bir de farkında olmadıklarımızla… Gerçekliği tüm çıplaklığıyla görebilsek bir türlü, göremesek bir türlü. Doktor arkadaşlarımın bir kısmı bavullarını toplayıp göreve gittiler, evlerine dönmeyecekler bulaştırmamak için ailelerine.
Çok zor bir durum...
Ancak ne olursa olsun insanlik ayakta kalacak. Aslında Çingenelerin yenidoğanlarını buzlu suya basmaları gibi, güçlü olanlar kalacak geriye.
Bizler güçlü gruptayız. Üzülme, insanlığın haline üzülme, bu maratonda aileni koru ve güçlü tutmaya devam et yeter.
Bunu biz başaramazsak kim başarabilir?
Durum çok kötü evet, ama dünya tarihinde benzeri pek çok tehlikler atlatıldı, pek çok salgın, doğal yıkımlar yaşandı. Her çağda benzer yıkımlarda milyonlarca insan öldü.
Ancak insanlık hala dimdik ayakta.
Güveniyorum, 5 yıl 10 yıl sonra çok güçlü, savaşçı ve dirençli bir toplum olarak yaşamımıza devam edeceğiz.
Bunu sen ben yapamazsak kim yapacak? Kim?
Biz her anlamda güçlü ve örnek olabiliriz.
Durumun tehlikesini görüp, sakınmalı, akılcı önlemlerimizi almalıyız mutlaka, ancak korkup paniklememeliyiz. En kötü şey, bizi yıkan ve bizi yenen şey moralimizin bozulmasıdır. Aşırı gerilim bağışıklığımızı düşürür.
Sakinliğimizi koruyarak, yaptığımız doğru şeylerde ısrar ederek aşılacak bu günler. Sürekli corona virüs takibinde televizyon veya cep telefonlarına zincirledik kendimizi, başka hiç birşey yapmaya zaman, enerji ve gereklilik hissetmez olduk! Bu durum bağışıklık sistemimizi çökertir.
Haber takiplerimizi ve cep telefonu kullanma alışkanlığımızı değiştirip düzenlemeliyiz. Haber ve felaket takip dürtümüzü denetim altına alalım ve sınırlı tutalım.
Eğitimlere, spor etkinliklerimize, günlük alıştırmalarımıza evimizde mutlaka devam edelim.
Virüs bizi değil, biz onu ve yaşamımızı yönetip yönlendirelim.
Bağışıklığımızı destekleyecek güzel şeylere odaklanalım.
Güzellikleri görmez, değerlerini bilmezsek çirkin ve kötü şeylerin öne geçmesine neden olur, onlara kapılmaya başlarız.
Hayatımız bizim ellerimizde! Tüm eğitim, toplumsal ve bireysel etkinliklerimizi evimizden yapabilecek durumdayız, teknolojimize şükretmeli ve bu durumu 100 yıl öncede yaşamadığımız için mutlu olmalıyız.
Zor mu, evet zor.. Hayır zor değil hem de!
Bu tümüyle zor mu kolay mı yaşamayı seçmekle ilgili.
Bu tümüyle senin kararınla ilgili: Zor mu kolay mı, gerilimli mi gerilimsiz mi yaşamak istiyorsun? Karar senin!
Güzelliklere, iyiliklere, mutlu şeylere odaklanalım ki kendimizi daha güzel, daha iyi, daha mutlu ama en önemlisi de çok daha güçlü ve sağlıklı tutabilelim.
Evde kalalım!
28.03.2020
Dr. Meltem Hınçal
Mükemmel bir yaklaşım çok doğru tespitler İçimizden geçen bu zor günlerde ki ucu açık düşüncelere pozitif sınırlama getirmişssiniz emeğinize sağlık Olumlu düşünelim Dayanalım #EVDE KALALIM