|
Corona’ya Rağmen SeçimlerKategori: Korona Günlüğü | 0 Yorum | Yazan: M. Şehmus Güzel | 22 Mart 2020 08:08:33 Fransa’da başabela zalim virüse rağmen 15 Mart 2020’de düzenlenen belediye seçimleri birinci turu sonuçlarının özetle kısa dökümü şöyle: Katılım çok düşük. Tarihi: % 45,5. Katılmayanların oranı % 54,5. Bu oran gerçekten son derece çarpıcı, örneğin 2014’teki belediye seçimleri birinci turuna göre 18 puan daha fazla.
İktidar koalisyonunu oluşturan partiler, Cumhurbaşkanı’nın partisi LREM, destekcileri MODEM, Liberal Radikal Hareket vesaire seçmenlerden hakiki bir “Osmanlı Tokadı” yedi. Altından kalkabilir mi? Göreceğiz. Örneğin bugünün Başbakan’ı aday olduğu kentinde, aldığı oylarla birinci sırada, ama ikinci turda sınıfı geçmesi çok zor. Çünkü ikinci turda büün partiler ona karşı birleşecek, maksat Başbakan’a hatasını anımsatmak olunca. Oysa 2014’te, bir önceki belediye seçimlerinde, birinci turda % 60 oyla hemen seçilivermişti. Diğer yerlerde ve genel olarak (birkaç istisnayı saymıyorum demek için) Cumhurbaşkanı yandaşları en iyi durumda ancak üçüncü sırada. Kimi ikinci tura kalabiliyor, kimi kalamıyorum. Büyük ihtimalle iki tur arasında, yani bu hafta içinde, başka bir listeyle birleşecek. Onlarla işbirliği yapacak parti ve/veya liste bulabilirlerse. Marsilya, Lyon, Bordeaux gibi önemli kentlerde YEŞİLLER (Europe-Ecologie-Verts. EELV) ve SOL ciddi ilerlemelerle dikkat çekti. Sol ve hele Sosyalist Parti küllerinden doğuyor sanki. Yeşiller’in yükselişi ise artık tesadüfi, rastlantısal olmaktan çıktı, hakiki bir iktidar olasılığı olarak siyaset gündemine girdi. İşte örnekleri: Marsilya’da Yeşiller, Sol ile ortaklık kurabilirlerse belediye çok uzun yıllardan sonra yeniden Sol’un olacak. Sol’un ama Yeşilli Sol’un. Çoğul Sol’un. Grenoble’da Yeşiller belediye başkanlığını ellerinde tutacaklar gibi. Grenoble’a yakın ve Fransa’nın üçüncü büyük kenti Lyon’da ise Yeşiller belediyeyi almak üzereler. Lyon’un 9 ilçesinden 8’inde Yeşiller birinci sırada. Bu kentteki sonuçların çarpıcı bir yönü ve önemi de yıllarca belediye başkanlığını üstlenen, daha birkaç yıl öncesine kadar Sosyalist Parti’nin önemli liderlerinden, cumhurbaşkanlığına aday olur olmaz Macron’u ilk destekleyenlerden ve daha birkaç ay öncesine kadar İçişleri Bakanlığı yapan, bugün 72 yaşındaki Gerard Collomb’un aday olduğu 9. İlçede ikinci sırada kalması, % 22 ile. Birinci sırada ise genç bir bayanı buluyoruz. O da Yeşil. Adı soyadı: Camille Augey. Yaşı: 28. “Yaşlılara saygı diye bi şey de kalmadı bu memlekette!” Yok canım o belki metroda, tramvayda, otobüste geçerli, seçimlerde değil. Kolay ağlayan cinsinden Bay Collomb şimdi oturur ağlar mı? Belki ikinci turun sonucunu bekler. Ağlamak için. Seçmenler, Cumhurbaşkanı’na, Başbakanı’na ve hükümetine “Sarı Yeleklileri, Demiryolu işçilerini, Hastabakıcıları, Emekçileri, Emeklileri dinlemediniz, şimdi faturayı ödemenizin sırasıdır, seçim sandıklarının haykırışlarını duyuyor musunuz?” mesajını gönderdiler. Mesaj alındı mı? Mutlaka. Postacının yalancısıyım. Paris anakent belediye başkanlığını ele geçirip Başkent’i parti vitrini gibi kullanmak isteyen Macron’un hevesi kursağında kaldı: Adayı Paris’te ancak üçüncü sırada. Birinci sıradaki Anne Hidalgo’dan 11 puan arkada. Paris adayları arasında kamu yokamalarında ilk yedide yer alanlardan dördü, birinci turda ilk üç sırayı alan adayın üçü de kadın. Bu da Paris’li kadınların verdiği bir örnek. Örnek olur mu? Bence olur. Sonuç: Bugüne kadar kendisine cumhurbaşkanlığı seçiminde oy veren ve bu güveni milletvekili seçimlerinde sürdüren seçmen çoğunluğu Macron’a 15 Mart 2020’de sarı kart gösterdi. Bu çok açık. Kırmızı kartı ise gelecek cumhurbaşkanlığı seçiminde alacağından kimsenin şüphesi yok. Zenginlerin değil “çok zenginlerin cumhurbaşkanı” (1) Macron için de görev sadece beş yıl sürmüş olacak. Sonra, ultra liberal politikasıyla yoksuldan aldığını kendisini bu makama taşıyan çok zenginler için kullanan Macron o büyük patronlardan birinin tekelinde iyi bir iş bulacaktır. Hiç kuşkum yok. İddiaya girmek isteyen varsa bir örosuna iddiaya hazırım. İKİNCİ TUR ERTELENEBİLİR: Bu satırları 16 Mart 2020’de öğlen saatlerinde ve hemen öğleden sonra yazarken, bir dost, emaille birlikte bir foto gönderdi: Paris’i çevreleyen çevre yolda otomobiliyle Paris’e girerken askeri tankları görünce çarpılıyor, “Bu bir kâbus olmalı” diyor ama fotolarını da çekiyor ... inanılır gibi değil. Aynı saatlerde cumhurbaşkanı, başbakan, ilgili bakanlar, askeri üst yetkililer Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda “Savunma Komitesi” toplantısı yapıyor ... Cumhurbaşkanı bu gece saat 20’de radyo ve televizyonlarda yine konuşma yapacak. Büyük ihtimalle ikinci turun ertelendiğine karar verildiğini, tümden sokağa çıkmak yasağını ve belki sıkıyönetim ilan edildiğini veya edileceğini duyuracak. Genel olarak Fransızların ve hele Parislilerin/Pariziyenlerin, “umurumuzda değil“ havası fena korkutuyor, çarpıyor : Sokaktakilerin, süpermarkettekilerin, toplu taşıma araçlarındakilerin kayıtsız, umursamaz durumu hakikaten son derece şaşırtıcı : Sanki bulaşıçı hastalık yok. Sanki Sağlık Bakanı günü birlik (her gün saat 19’da) basın toplantısı yapıp en son gelişmeleri aktarıp, en son bilgileri verdikten sonra en basit kuralları yinelemiyor. Sanki aynı kurallar her yerde günde enaz 24 kez yinelenmiyor. Fransa’da ve genel olarak Avrupa’da durum ciddileşiyor. NOT (1): Bu deyiş adı geçeni siyaset dünyasına taşıyan, ona önce cumhurbaşkanlığı danışmanlığının sonra Maliye ve Ekonomi Bakanlığı’nın kapılarını açan bir önceki Cumhurbaşkanı François Hollande’a aittir. Bir söyleşisinde soru soran gazetecinin tanımlamasını düzeltmek için bu lakırdıyı etti: “Hayır zenginlerin değil çok zenginlerin cumhurbaşkanı” düzeltisiyle siyasi deyişler sözlüğüne girdi. Bu ikisinin ve Nicolas Sarkozy’nin ortak bir noktaları daha olacak: Her biri sadece beş yıllık sözleşmeyle çalışan sonra işten çıkarılan cumhurbaşkanı sıfatıyla siyasi tarihte yerlerini alarak
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|