![]() |
|
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
|
Corona’ya Rağmen Seçimler ve Fransız Tarzı Siyasi Fiyasko
(Bu makalenin bu versiyonunu, 16 Mart 2020 Pazartesi gecesi, Cumhurbaşkanı’nın televizyon konuşmasında ikinci turun ertelendiğini açıklamasından sonra yazıyorum. İkinci tur büyük ihtimalle Haziran 2020’de yapılacak. Birinci tur sonuçları, yarın veya öbür gün çıkarılacak tüzel düzenlemelerle, aynen kabul edilecek. Dolayısıyla birinci tur sonuçlarına göre yapacağım irdelemeler geçerliliğini koruyor. Bugünden ikinci tur yapılana kadar daha önemli, daha vahim olaylarla karşılaşmassak.) Birinci turun en büyük mağlubu Cumhurbaşkanı ve yandaşları oldu: İktidar koalisyonunu oluşturan partiler, Cumhurbaşkanı’nın partisi LREM, destekcileri MODEM, Liberal Radikal Hareket vesaire seçmenlerden hakiki bir “Osmanlı Tokadı” yedi. Toz duman içinde yerlere serildiler. Kalkabilecekler mi? Göreceğiz. Örneğin bugünün Başbakan’ı aday olduğu kentinde, aldığı oylarla birinci sırada, ama ikinci turda sınıfı geçmesi çok zor. Çünkü ikinci turda bütün partiler, ikinci sırada, seçilebilecek bir potansiyelle iyi bir konumda bulunan, Sol Birlik adayının yanında, ona karşı birleşecek, Başbakan’a hataları anımsatılacak. Oysa bugünkü başbakan 2014’te, bir önceki belediye seçimlerinde, birinci turda % 60 oyla hemen seçilivermişti. Diğer yerlerde ve genel olarak (birkaç istisnayı saymıyorum demek için) Cumhurbaşkanı yandaşları en iyi durumda oldukları yerlerde bile ancak üçüncü sıradalar. Kimi ikinci tura kalabiliyor, kimi kalamıyor. Büyük ihtimalle iki tur arasında, başka bir listeyle birleşecekler, birleşmek yollarını arayacaklar, seçilebilmek umuduyla. Onlarla işbirliği yapacak parti ve/veya liste bulabilirlerse. Sol ve hele Sosyalist Parti küllerinden doğuyor sanki. Yeşiller’in yükselişi ise artık tesadüfi, rastlantısal olmaktan çıktı, hakiki bir iktidar olasılığı biçiminde siyaset gündemine temelli bir biçimde girdi. İşte örnekleri: Marsilya’da Yeşiller, Sol ile ortaklık kurabilirlerse belediye çok uzun yıllardan sonra yeniden Sol’un olacak. Sol’un ama Yeşilli Sol’un. Çoğul Sol’un. Grenoble’da Yeşiller büyük ihtimalle belediye başkanlığını ellerinde tutacaklar. Grenoble’a yakın ve Fransa’nın üçüncü büyük kenti Lyon’da ise Yeşiller belediyeyi almak üzereler. Lyon’un 9 ilçesinden 8’inde Yeşiller birinci sırada. Bu kentteki sonuçların çarpıcı bir yönü ve önemi de yıllarca belediye başkanlığını üstlenen, daha birkaç yıl öncesine kadar Sosyalist Parti’nin önemli liderlerinden, cumhurbaşkanlığına aday olur olmaz Macron’u ilk destekleyenlerden ve daha birkaç ay öncesine kadar İçişleri Bakanlığı yapan, bugün 72 yaşındaki Gerard Collomb’un aday olduğu 9. İlçede ikinci sırada kalması, % 22 ile. Birinci sırada ise genç bir bayanı buluyoruz. O da Yeşil. Adı soyadı: Camille Augey. Yaşı: 28. Seçmenler, Cumhurbaşkanı’na, Başbakanı’na ve hükümetine “Sarı Yeleklileri, Demiryolu işçilerini, Hastabakıcıları, Emekçileri, Emeklileri dinlemediniz, şimdi faturayı ödemenizin sırasıdır, seçim sandıklarının haykırışlarını duyuyor musunuz?” mesajını gönderdiler. Mesaj alındı mı? Mutlaka. Macron’un 16 Mart gecesi konuşmasında, aylardır Fransa’daki emekçilerin gösterilerine ve Fransa işçi hareketi tarihindeki benzerlerine göre çok uzun süren, emekçilere, metro ve demiryolu şirketlerine (RATP ve SNCF’e) ve ülke ekonomisine epey yük olan grevlere rağmen ısrarla kabul ettirmek isediği EMEKLİLİK YASA TASARISI ile İŞSİZİK YASA TASARISINI iptal ettiğini açıklaması bu bağlamda değerlendirilmeli. İşçi sendikalarının ısrarla istedikleri bu iptalleri daha önce yapsaydı kimbilir ne kadar iyi olacaktı. Bu ve benzeri geçikmeleriyle cumhurbaşkanı kendi siyasi fiyaskosunu bizzat ifşa ediyor duruma düştü. Perşembe gecesi, seçimlerin ertelenmesinin birçok kesimce istenmesine rağmen, birinci turun yapılacağını yine bir televizyon konuşmasıyla savunan cumhurbaşkanı dört gün sonra ikinci turu erteleyerek fiyaskosuna tüy dikti. Böylesi de az bulunur. Şimdiye kadar yaptıklarının birçoğu (başka bir makalede listesini çıkarmaya çalışırım) ve bu son iki örnek Fransa’yı bugün yönetenlerin bir parça acemi olduklarının ispatıdır. Siyaset zor meslek. Dahası da var: İşte Paris anakent belediye başkanlığını ele geçirip Başkent’i parti vitrini gibi kullanmak isteyen Macron’un bu hevesi de kursağında kaldı: Adayı, birkaç hafta öncesine kadar Sağlık Bakanı Bayan Agnes Buzyn Paris’te ancak üçüncü sırada. Birinci sıradaki Anne Hidalgo’dan 11 puan arkada. Paris adayları arasında kamu yoklamalarında ilk yedide yer alanlardan dördü, birinci turda ilk üç sırayı alan adayın üçü de kadın. Bu da Paris’li kadınların verdiği bir örnek. Sonuç: Bugüne kadar kendisine cumhurbaşkanlığı seçiminde oy veren ve bu güveni milletvekili seçimlerinde sürdüren seçmen çoğunluğu Macron’a 15 Mart 2020’de sarı kart gösterdi. Bu çok açık. Kırmızı kartı ise gelecek cumhurbaşkanlığı seçiminde alacağından kimsenin şüphesi yok. Zenginlerin değil “çok zenginlerin cumhurbaşkanı” (1) Macron için de görev sadece beş yıl sürmüş olacak. Sonra, ultra liberal politikasıyla, “yeterince kazanç getirmiyor” iddiasıyla kimi kasaba ve küçük kentteki hastaneleri, sağlık merkezlerini kapatan, askeri tesisleri boşaltan, küçük boy birçok kentin yoksullaşmasına neden olan, yoksuldan, emekçiden, orta gelirliden aldığını kendisini bu makama taşıyan çok zenginler için kullanan Macron o büyük patronlardan birinin tekelinde iyi bir iş bulacaktır. Hiç kuşkum yok. İddiaya girmek isteyen varsa bir örosuna iddiaya hazırım. İKİNCİ TUR ERTELENDİ Bu satırların birinci versiyonunu 16 Mart 2020’de öğlen saatlerinde yazarken, bir dost, emaille birlikte bir foto gönderdi: Çevre yolda askeri araçlar ve askeri tanklar. Vay babam! Çevre yolda otomobiliyle Paris’e girerken askeri tankları görünce çarpılıyor, “Bu bir kâbus olmalı” diyor ama fotolarını da çekiyor ... inanılır gibi değil. Macron’un gece konuşması sırasında, “ordu yardım edecek” diyerek ama yine de adını söylemeden olağanüstü hale girileceği belli olunca akeri araçların ve tankların varlık nedeni de anlaşıldı. Alınan kararların uygulanmasını denetlemek için 100.000 (yüz bin) polis ve jandarma görev yapacak. İtalya tarzı denetim. İspanya’da da ordu polise “yardım ediyor”. Sokağa çıkmanın sınırlandırılması ve benzeri konuların dökümü ve uymayanlara uygulanacak yaptırımlar 17 Martta Hükümet tarafından çıkarılacak tüzel düzenlemelerle saptanacak. İtalya’da izinsiz sokağa çıkana 200 öroya kaar para cezası ve üç ay hapis cezası verilebiliyor. Bakalım Fransızlara ne çıkacak. Son günlerde yetkililerin binbir özenle ve dikkatle tehlikenin yaklaştığını vurgulamalarına rağmen genel olarak Fransızların ve hele Parislilerin/Pariziyenlerin, sokaktakilerin, süpermarkettekilerin, toplu taşıma araçlarındakilerin kayıtsız, umursamaz durumu çok korkutunca, Sağlık Genel Müdürü, SağlıkBakanı ve Başbakan’dan sonra cumhurbaşkanı da bir kez daha « ellerinizi sabunla yıkayın, aile toplantılarını, arkadaş yemeklerin iptal edin, her yerde aranızda birer metrelik mesafe bırakın » demek zaruretini hisetti. Bakalım kurallara uyulacak mı ? Fransa’da ve genel olarak Avrupa’da durum ciddileşiyor, vahimleşiyor. NOT (1): Bu deyiş adı geçeni siyaset dünyasına taşıyan, ona önce cumhurbaşkanlığı danışmanlığının sonra Maliye ve Ekonomi Bakanlığı’nın kapılarını açan bir önceki Cumhurbaşkanı François Hollande’a aittir. Bir söyleşisinde soru soran gazetecinin tanımlamasını düzeltmek için bu lakırdıyı etti: “Hayır zenginlerin değil çok zenginlerin cumhurbaşkanı” düzeltisiyle siyasi deyişler sözlüğüne girdi. Bu ikisinin ve Nicolas Sarkozy’nin ortak bir noktaları daha olacak: Her biri sadece beş yıllık sözleşmeyle çalışan sonra işten çıkarılan cumhurbaşkanı sıfatıyla siyasi tarihte yerlerini alarak.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
![]() ![]()
| Tüm Yazarlar |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|
![]() |