A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Avrupa Birliği maskaralığı!!!

Kategori Kategori: Dünya | Yorumlar 0 Yorum | 26 Mayıs 2019 15:24:34

Thierry Meyssan’a göre Avrupalılar kör, çünkü görmek istememektedirler. Bu iki alanda yaşanılan tartışmasız başarısızlıklara karşın, Avrupa Birliği’nin barış ve refah anlamına geldiğine inanmakta ısrar etmektedirler. Birlik içerisinde vatanseverler ile halkçılar arasında bir karşıtlık hayaline inanırken, bu iki grup Rusya’ya karşı Pentagon’un himayesine sığınmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasının uluslararası stratejisi onların aleyhine gelişmektedir ve bunun farkında değildirler.

ABD ve Birleşik Krallık, İkinci Dünya Savaşı’nda kazandıkları ortak zaferin sonrasında, ABD’nin Moskova büyükelçisi George Kennan tarafından tanımlanan Sovyet müttefiklerinin vizyonunu izlerler. Onlara göre SSCB dünyayı fethetmeye çalışan totaliter bir imparatorluktu. Dolayısıyla yüz seksen derecelik dönüş yaparak çevreleme (containment) stratejisini tasarladılar. Dünya üçe bölünebilirdi: Sovyetler tarafından zaten ezilmiş olan bölüm, hala özgür olan dünya ve Sovyet canavarından korunması gereken, sömürge durumdan kurtarılarak bağımsızlaştırılması gereken bölüm.



Başlangıçta, Stalin halkı hala gulaglara gönderirken, bu analiz doğru kabul edilebiliyordu. Ancak, en azından ölümünden sonra, açık bir şekilde zaten yanlış olduğu anlaşılmıştır. Böylece Küba’nın Ekonomi Bakanı Che Guevara, Sovyet modeline karşı bir kitap yazmış ve Sovyetlere danışmadan ama yine de onların desteğiyle Afrika’da devrimi sürdürmüştür.

Ne olursa olsun ABD ve Birleşik Krallık, « Avrupa Birleşik Devletleri »ni kurarak Batı Avrupa’yı Sovyet boyunduruğundan korumaya karar verirler. Bu proje, XXnci yüzyılın başlangıcında Avrupalıların savaşmak yerine birleşme projesini anımsatmaktadır, ama içeriği tamamen farklıdır. Bunu, aksine aynı zamanda kurulan Arap Birliği ya da Avrupa Devletleri Örgütü ile karşılaştırmak daha doğrudur.

Bu projeye karşı çıkan Batı Avrupalı şahsiyetlerin sayısı azdır. Öte yandan, Yalta Konferansı sonrasında dünyanın paylaşımından ders çıkaran De Gaulle’cüler ve Fransız komünistler, İkinci Dünya Savaşı sırasındaki ittifaklarını sürdürdüler. Her bir ulusun ABD ve İngiliz bayrakları altında kısmen egemen kalacağı bir uluslar üstü yapının kurulmasını engellemeye dikkat ettiler. Bu yüzden, NATO’nun bütünleşik komutasına ve Anglosaksonların Avrupa inşasını yeniden şekillendirme tarzına birlikte karşı çıktılar. Onlara göre, Avrupa « Brest’ten Vladivostok’a » tüm kıtayı kapsıyordu. Gerçekten de İngilizler, hukuki sistemlerini kendilerine özel tasarlamış ve Ruslar Sibirya’yı fethederek Avrupa kültürünü yaymışlardı.

Bu tartışmaların, 1991 yılında SSCB’nin dağılmasıyla sona ermesi bekleniyordu. Ancak öyle olmadı. Aksine, ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Avrupa toplumlarının ve NATO’nun Sovyet boyunduruğundan kurtarılan tüm Avrupa devletlerini içereceğini duyurdu ki bunu herkes kabul etti. Eş zamanlı olarak, kıtayı NATO’nun vesayeti altında « Avrupa Birleşik Devletleri »ne dönüştüren Maastricht Anlaşmasını yazdırdı. Tek ortak para birimi olan Euro, dolar karşılığına göre basılacaktı ki bu çok hızlı bir şekilde gerçekleşti. Yine Rusya karşısında ihtiyatlı davranan Washington ve Londra, onun Avrupa Birliği’ne girmesine karşı çıktılar ama ona G7’nin kapısını aralayarak, yeni oluşan G8’e artık karar alma yetkisi de verdiler.

Bu belirsizlik dönemi, 1999 yılında Boris Yeltsin’in devrilmesi ve iktidara Vladimir Putin’in gelişiyle sona erdi. Washington’un denetimindeki kurumlar sertleşti. Çevreleme stratejisi –Soğuk Savaş sırasında başarısız olan– yeniden harekete geçirildi, Anglosakson tahayyülündeki Sovyet ayısının yerini Rus ayısı aldı. Sonuç olarak bugün Washington farklı gerekçeler öne sürerek hatta hiçbir gerekçe sunmadan, G8’den kovulan Moskova’ya karşı her türlü ekonomik, siyasi ve askeri yaptırımları uygulamaya başladı.

23 ila 26 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Avrupa Parlamentosu ve onu izleyecek olan Avrupa Komisyonu Başkanlık seçimleri ancak bu tarihi ve stratejik bağlam içerisinde anlaşılabilir ve anlaşılmalıdır. ABD, Komisyon başkanlığını, Avrupa Birliği’nin Rus hidrokarbürleriyle tedarikini sabote etme görevini yüklediği Manfred Weber’e emanet etmeyi kararlaştırmıştır. İlk savaşını, şimdiden harcanan milyarlarca Euro’ya ve tasarrufuna olanak sağlayacağı milyarlara karşın, Nord Stream 2 boru hattının inşaat çalışmalarını durdurmak için verecektir.

Parlamentonun Weber’i demokratik olarak seçebilmesi için, bir parlamenter çoğunluğu tarafından desteklenmesi zorunlu değildir. Bağlı olduğu grubun, yani EPP’nin birinci gelmesi yeterli olacaktır, çünkü anlaşma Avrupa Konseyi’nin sadece « seçim sonuçlarını dikkate alması » gerektiği koşulunu getirmektedir. Dolayısıyla Washington Avrupa Halk Partisi’nin (İngilizce kısaltmasıyla EPP) çoğunlukta olduğu, ardından da ikinci olarak Uluslar ve Özgürlükler Avrupa’sı (ENF) geldiği bir meclis hazırlamıştır.

Steve Bannon, Matteo Salvini’ye danışmanlık yapmak ve ulusal kimlikçi (ama bağımsızlık yanlısı değil) partilerin oylarında artış sağlamak üzere gönderilmiştir. ENF’nin çoğunluğu ele geçirmemesine özen göstermektedir.
- Bunun için, Salvini’nin çabalarına karşın, Polonya’nın Hak ve Adalet Partisi, topraklarındaki ABD askerlerinin sayısındaki « anlamlı » artış karşılığında, Avrupa Muhafazakar ve Reformistleri Grubu (CRE) içerisinde kalmaya ikna edildi.
- Donald Trump, 13 Mayıs’ta Macar Viktor Orbán’ı Beyaz Saray’da kabul etti ve ona silah ve doğal gaz karşılığında partisini EPP içerisinde tutma talimatını verdi.
- Son olarak Alman basınına Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) lideri Heinz-Christian Strache’yi rüşvet alırken görüntüleyen bir video kaydı sızdırıldı. Bu video görüntüsü eskidir, kendini Rus ajanı olarak sunan, ama büyük olasılık CİA ajanı olan bir kadın tarafından sahnelenmiş ve filme alınmıştır.

Basının geveleyip durduğunun aksine, Avrupa Halk Partisi (EPP) ile Uluslar ve Özgürlükler Avrupa’sı (ENF) arasında temelde hiçbir karşıtlık yoktur. Her ikisi de, siyasi kararların büyük bölümünü içeren NATO’nun vesayetini kabul etmektedir. Sadece bir rol paylaşımı söz konusudur.

Seçimlerin düzenlenmesine ilişkin resmi propaganda sürekli olarak « Avrupa, barış ve refahtır » sloganını yinelemektedir. Oysa bu slogan Avrupa Birliği’nin Rus karşıtı misyonuyla uyumludur.
- Barış anlamında, Birlik, 1974’ten beri işgal altında olan (ama Birliğe ancak 2004’te kabul edilen) Kıbrıs’ı özgürleştirmeyi becerememiştir. Türk Ordusu ada topraklarının üçte birini işgal etmektedir ve « Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti » adı altında işbirlikçi bir yönetim oluşturmuştur. Bu kesimde yaşayan Kıbrıslılar Parlamento seçmen listelerine kayıt olamamışlardır. Brüksel onların kaderleriyle dalga geçmekle kalmıyor, milyarları hibe ettiği Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a kırmızı halılar seriyor. Türkiye’nin bir NATO üyesi olduğunu unutmamamız gerekir.
- Refah anlamında, Birlik –Nord Stream 2 olayını beklemeden– ABD stratejisini o kadar iyi uygulamıştır ki, dünyanın geri kalanı kalkınırken olduğu yerde saymaktadır. 2008 mali krizini izleyen on yıl süresince Çin, + % 139, Hindistan + % 96, ABD + % 34 büyürken, Avrupa Birliği - % 2 küçülmüştür.
Hala Avrupalılık hissi oluşmadığından, seçim kampanyası üye devletler ölçeğinde sürdürülmektedir. Dolayısıyla Avrupa ölçeğinde siyasi partiler değil, ama farklı devletlerin siyasi partilerinin oluşturduğu birlikler vardır. Aynı şekilde tek bir seçim günü değil, ama ulusal geleneklere göre 4 güne bölünen seçimler söz konusudur.

Seçmenler yaygın olarak bütün bunların ne açık, ne de dürüst olmadığını düşündükleri için, katılımın yüksek olması beklenmemektedir. Seçmenlerin yarısından fazlası seçimleri boykot edeceklerdir (bazı ülkelerde oy kullanmanın zorunlu olmasına ve bazı ülkelerin de aynı gün kendi ulusal seçimlerini yapmalarına rağmen). Dolayısıyla, oy kullanma süreçleri tamamen demokratik olsa da, seçmenlerin tamamının iradesi, ortaya çıkacak sonuca tam olarak yansımayacaktır. Manfred Weber, parlamentoda, azınlıktaki insanlar tarafından seçilen bir azınlık tarafından seçilecektir.

Thierry Meyssan

Kaynak : voltairenet.org | Çeviri  Osman Soysal

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git