Birçok dil yok olurken yeni diller de ortaya çıkabiliyor. Dr.Carmel O’Shannessy, 2000’li yılların başında Avustralya’nın dar toprak yollarının kenarında bulunan Lajamanu çöl kasabasında bir okulda öğretmen-dilbilimci olarak çalıştı. Ülkenin kuzey bölgesinde yaşayan Lajamanu’nun yerli Warlpiri halkı, peyzajın kuru kırmızı toprağından yaşam çıkartmakta yetenekliydi ve O’Shannessy, kısa zamanda Warlpirilerin biriktirdiği gizli kültürel zenginlikleri keşfetti.
O’Shannessy, topluluktaki çocukları tanıdıkça, onların kendilerini ifade etmede yaşlılardan farklı yolları bulunduğunu fark etti.
Lajamuna’daki insanlar, genellikle İngilizce, Warlpiri (yerleşik bir Aborjin dili) ve bazı Kriol (İngilizce Aborjin dillerinin karışımları) dilleri konuşuyorlar. Fakat hem İngilizce hem de Warlpiri dillerini konuşan O’Shannessy, okul bahçesinde şakalaşan çocukların alışılmadık bir biçimde iletişim kurduklarını fark etti.
Şu anda Canberra’daki Avustralya Ulusal Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan O’Shannesy, “Çocukların nasıl konuştuklarını daha yakından dinlediğimde, her cümlede iki farklı dil kullanıyor gibiydiler” diyor. “Bunun gerçekten ilginç olduğunu düşündüm. Araştırmaya değer bir şey.”
O’Shannessy çocukların konuşmalarını kaydetti ve not alırken bunların daha önce duyduklarından farklı olduğunu fark etti. Canavardan kaçan bir köpekle ilgili resimlerin yer aldığı öykü kitabı hazırladı, daha sonra çocuklardan hikâyede neler olduğunu anlatmalarını istedi. Bu çalışma, çocukların dillerinin birkaç önemli özelliğini saptamasına yardımcı oldu. Çocuklar Warlpiri dilinin cümle yapılarını kullanıyorlardı ama fiiller Kriol dilinden geliyordu. İsimler ise İngilizce, Walpiri ve Kriol dillerinden geliyordu.
Konuşmacılar, geçmişteki ve şu andaki olaylara değinmek için ‘-m’ ekini kullanırken, gelecekteki olaylar için bu eki kullanmama gibi tamamen yeni kurallar oluşturmuşlardı. O’Shannessy, bu davranışın daha önceki dillerde bulunmadığını söyledi. “Bunlar tek başına yeni bir (dil) sisteminin işaretiydi.”
Medya, O’Shannessy’in keşfettiği yeni dili “Light Warlpiri” olarak adlandırdı. Bu keşif istisnai değildi. Son on yıl içinde, dilbilimciler ve antropologlar, Malezya’daki Jedek, Kuzey Hindistan’daki Koro Aka ve Gine’deki Zialo da dahil olmak üzere ilk defa tanınan birçok dili tanımladılar.
Dillerin nasıl ortaya çıktığı ve nasıl yaşamaya devam ettiği konusu araştırmacılardan büyük ilgi görüyor, çünkü tüm dünyada birçok dil giderek kayboluyor. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO), dünyadaki tahmini 6000 dilin yüzde 40’ından fazlasının tehlike altında olduğunu belirtiyor. Fakat her yeni dil oluşumu veya keşfedilişi küresel bağlamda yaygın dil yokoluşlarına karşı parlak bir direnci temsil ediyor. Light Warlpiri, Jedek ve Koro Aka gibi diller, dillerin nasıl ortaya çıktığı ve süregeldiği konusunda eksik bilgilerimizi tamamlıyor ve nadir dillerin hayatta kalmasına yardımcı olabilecek bazı faktörleri ortaya çıkarıyor.
Kaynak: sapiens.org