|
Yolcu Yolunda Gerek.Kategori: Berlin Günceleri | 1 Yorum | Yazan: Gültekin Emre | 05 Nisan 2008 00:32:28 Yarın akşam İstanbul'a uçacağız ya, bavul hazırlama sıkıntısı Rahime'nin yüzüne vurdu. Sivilceleriyle selamlaştım bu sabah. Pasaport Damgaları'yla bir iç yolculuğa çoktan çıktım ben. Alıp götürüyor beni görmediğim kentlere, müzelere, kitapevlerine, lokantalara, sokaklara...
Berlin Günceleri 10 – 16 Mart 2008 10 Mart, Pazartesi Gazetede okudum “Kahvaltılık Kitaplar” başlıklı haberi: 1871’de kurulan bahçeli kent Friedenau eski Doğu Berlin’nin önemli bir semtiydi. 1960-70’li yıllarda Günter Grass, Uwe Johnson, Max Frisch, Erich Kästnet, Günther Weisenborn... gibi yazarların yaşadıkları bir bölge, şimdi başka bir biçimde adını güncelleştiriyor. Thüringen doğumlu yazar Christa Moog, Hotel Friedenau’yu “Edebiyat Oteli” yapmak için kolları sıvamış. Resepsiyonun karşısında yazarların, şairlerin siyah-beyaz fotoğraflarıyla bezeli otelde istedikleri kitapları da bulabilecekmiş müşteriler. Otelin en büzük ve en güzel odası yazar ve grafik sanatçısı Christoph Meckel’in anısına düzenleniyormuş. Pek çok sesli edebiyatın örneği de raflarda yer almış. Otel, şu günlerde tepeden tırnağa tamir ediliyor, boyanıyor, süsleniyormuş. Ayrıca otelde okuma akşamları da düzenlenecekmiş. Edebiyata ilgi duyan okurların ilgi göstereceği bir otel olma yoluna girmiş 1898’de yapılan ve ilk adı Hospitz Otel olan Otel Friedenau. Merak ettim edebiyat otelini. İlk fırsatta gidip göreceğim, havasını bir koklayacağım. 11 Mart, Salı Erkenden doktora gittik. Kanlarımız alındı. Bahçedeki atkestanelerinin tomurcuklarının ceviz kadar olduğunu fark ettik birden.”Bunlar yakında patlar,” dedi Rahime. Adını bilmediğim başka çiçekler de açmış da görmemişiz. Bahçeli küçük evlerde hummalı çalışmalara dalmış sahipler: Topraklar çapalanıyor, çiçekler dikiliyor. Türkiye’den beklediğim dergiler, kitaplar gelmeyince dünyam kararıyor. Otobüs, metro ve banliyö trenlerindeki grevler sürüyor. İyi ki kent merkezine yolum düşmüyor bu ara. 12 Mart, Çarşamba Akatalpa’ya omuz verenlerden Melih Elal’ı kaybetmişiz. Benden bir yaş büyükmüş. Dergiler üzerine yazdığı düzeyli yazıları kitaplaşsa. 28 Mart’ta görüşeceğimiz için seviniyordum. Uzun bir süre hastaydı, demek yenildi kansere. Çok üzüldüm. Gurbet böyle anlarda birkaç gömlek dar gelmeye başlar. Mutfağa girdim. Dünden kafama koyduğum etli kuru fasulyeyi pişirdim. Çoban salata ve pirinç pilavını da eksik etmedim. Bir hoşaf eksikti. Yemeğimi alkışladı Rahime. M. H. Doğan’ın üzüntüsü daha çok taze. Ölümden uzaklaşamadım kanal boyunda da. İçimde bir ezilme, acıma ve korku. 12 Mart 1971’in zulmünü unutmadım daha. 13 Mart, Perşembe Kan tahlilleri. Rahime, 100 yerine 125 mlg L-Thryrox(in) kullanacak. Benim kolestrol biraz düşmüş. Hastanedeki kontrol ve sorularına aldığı yanıtlar rahatlattı Rahime’yi. Kırmızı Yayınlarından üç altın kitap: Enis Batur, Pasaport Damgaları. Benzersiz bir yolculuk günlüğü. 1987-2006. Özdemir İnce’den , Ağustos 1936, Annemin Karnında Son Bir Ay. Behçet Aysan’ın bütün şiirleri: Düello. Keyfim gıcır gıcır! 14 Mart, Cuma Hava kapalı. Otobüs, metro, banliyö trenlerinde çalışanların grevi sürüyor. Kardeş Alevler için yazılarımın fotokopilerini çektim. Rahime, sıkıntıdan bavulları hazırlamayı günü gününe atıyor. Özdemir İnce, doğmadan önceki son bir ayın şiiri Ağustos 1936. Bilgelik akıyor şiirlerden. Ceninin konuşmaları, duygu ve düşünceleri de. “Benim de bir hayatım olacak, / ama neremde duracak bu hayat, / ben hayatın neresinde duracağım?” Behçet Aysan, 1993’te Sivas’ta yakılan kardeşim benim! “kara böğürtlen bir gece”de. “kara bir hayatın ortasında” gençliğine doyamadı. Sevdiğine şöyle seslendi ve sesi şiir dünyamıza çakılıp kaldı: “sen bu şiiri okurken / ben belki başka bir şehirde / ölürüm”. Öyle de oldu. Puşkin ve Lermontov gibi hayat Düello’da öldürdü onu. 15 Mart, Cumartesi Yarın akşam İstanbul’a uçacağız ya, bavul hazırlama sıkıntısı Rahime’nin yüzüne vurdu. Sivilceleriyle selamlaştım bu sabah. Pasaport Damgaları’yla bir iç yolculuğa çoktan çıktım ben. Alıp götürüyor beni görmediğim kentlere, müzelere, kitapevlerine, lokantalara, sokaklara... Enis Batur 630 sayfalık bu tuğla kitabı yarına kadar okumamın olanağı yok. 1992’de Berlin’e geldiğinde birkaç gün birlikte olmuştuk bu gezgin şairle. 16 Mart, Pazar Yoğun bir Türkiye programı önümüze düşüyor: İlkin, birkaç gün İstanbul. Randevular, yemekler, görüşmeler ayarlandı. Sonra, İzmir. Zeynep’le yapacağımız kahvaltıyı düşündükçe heyecanlanıyorum. Adlarını saymama gerek yok yıllarca ne çok şair arkadaşımı, yazar dostumu özledim! 28 Mart’ta Bursa’da Ramis Dara’yla bir söyleşiye katılacağım. Ayvalık’tan can dostlarımız Sevim – Ender Yurtsever’lerle de birlikte olacağız. Bursalı şair, yazar arkadaşlarla da, ama Melih olmayacak aramızda. İşte bunu kabullenmek çok zor. Yol defterlerime hangi dizeler gelip konacak bakalım. Yolcu yolunda gerek.
Yorumlarnihat ziyalan
{ 10 Nisan 2008 00:22:22 }
ELINE SAGLIK
Diğer Sayfalar: 1. degerli gultekin emre. gunlukler icten, sicak. yasam boyu surecege benzeyen bu gunlukleri arada bir kitaplastirsan derim. tutkunu oldum gunluklerin. turkiye gunlugu`nu de bekliyorum. hem de heyecanla. sydney`den dostlukla. nihat
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|