Sanırsınız verem aşısını bulmuşlar, yüz milyonlarca insanın yaşamını kurtarmışlar. Sanırsınız kansere, AİDS’e çare bulmuşlar, tüm dünyanın onlara borcu var. Sanırsınız binlerce yıldır okunan daha da okunacak olan destanları, deyişleri yazmışlar, çağları birbirine bağlamış, insanlar arasında uygarlık köprüsü olmuşlar. Sanırsınız örneğin, insanlığa bir senfoni armağan etmişler, benzersiz tablolar yapmışlar, heykeller yontmuşlar.
Ya da güneş enerjisini geliştirmiş en yoksul köşelere parasız enerji götürmüşler.
Ya da evrenin yasalarını çözmüş, insanlığın ufkunu güneş sisteminin ötesine taşıyacak keşifleri yapmışlar, örneğin bir kara deliğin resmini çekecek yazılımı geliştirmişler.
Ya da bir vatan savaşında cephede savaşmış, ama rol kesme değil ha, gerçekten silah elde can pahasına en önde savaşmışlar.
Dargınları barıştırmış, kan davalarını bitirmiş, yangınlardan insanları çekmiş almışlar.
Sanırsınız insanlığın neden olduğu iklim değişimine çözüm bulmuşlar, hayvan ve bitki dünyasının türlerini yok olmaktan kurtarmış, mavi-yeşil güzel gezegenimizi gelecek kuşaklar için koruyacak düzenleri geliştirmişler.
Ve ağızlarından öyle güzel sözler çıkar ki duyanların duygu ve düşünce dünyaları derinleşir, umut, sevgi, güvenle dolarlar, bilgilenir daha da çok bilgi ararlar.
Ya da sanırsınız bir kahramana ana olmuşlardır, vatan kurtaran ülke kuran toplumlara ışık tutan bir çocuk yetiştirmişlerdir.
Yok yok değil… ne olmuşlar?
Yedikleri ihtişam sıçtıkları itibar
Ne olmuşlarsa az olmuşlar!
evet Arzu''cuğum, konunun bir yönü bu. diğer yönü ise, bu insanların yaşarken de hayranlığı, üstün görülmeyi, saygıyı, değerli bulunmayı haketmiyor oluşları. insanlık, üstüne kene gibi yapışıp çalım satanlarla işini tarihe bırakmadan, yaşarken bitirmeli artık.
sevgilerimle
deniz