|
|
Adaletin A'sı Kapatmanın K'si Partinin P'si...Kategori: Türkiye | 2 Yorum | Yazan: Ferruh Dinçkal | 02 Nisan 2008 03:06:23 Armutlarla elmaların ayni sepette değerlendirildiği günümüz Türkiye'sinde yargı ile siyaset, seçmenle yasalar birbiri içinde değerlendiriliyor. Bir ülkede yüzde %99 tarafından sevilen ve sayılan bir iş adamı, bir dekan, spor kulübu başkanı ya da siyasetçi dolandırıcılıktan ya da vergi kaçırmaktan çok sevildiği için yargılanmaktan yırtar mı?
İktidar yanlısı medya kapatma davası açan savcıya yükleniyor. Öteki taraf tamtamlarını çalıyor. Hukuk kararları yerine ulemaya danışılmasını savunan bir kişi için bu kadarı fazla... Demokratik bir yapılanmada bir örgütün kapatılması kabul edilebilir bir eylem değil. Bu isterse siyasi parti olsun işter spor kulubu. Peki örgütlerin veya derneklerin başındaki kişi "Demokrasi hedefe ulaşmak için bir araçtır" diyorsa. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı AKP'ye karşı kapatma davası açtı. Yetkisi var mı? Yaptığı yasal mı? Evet. Daha da ötesi bu beğenilmeyen anayasayı değiştirmek için AKP tarafından hazırlanan “sivil” Anayasa taslağında da yasaları kullanarak da parti kapatmak olasıyken AKP "Bu demokrasiye sıkılmış kurşundur" diyor. AKP, DTP’nın kapatılması için yapılan başvuruda ne yaptı? O zaman bu kurşun kime sıkılmıştı? Dini siyasete alet edemezsin. Dini istismar edemezsin. Din devleti kuramazsın. Anayasada ceza yasalarında bu yazıyor. Yargıtay Başsavclığı diyor ki, "Dini siyasete alet ediyorsun." Başbakanın buna verdiği yanıt: A'raf suresi 179. ayet. Buna artık başka ne diyebiliriz ki! "AKP yüzde 47 aldık. Kapatamazsınız." "Ülkenin yüzde 47 si gerici." "Halkı da kapat " gibi geyik lafların hiçbir anlamı yok. Eğer bu slogansı başlıkları doğru sayarsak çıkacak sonuç: Madem ki ben iktidarım, istediğimi yaparım. Ülkenin hukuk kuralları da bana işlemez. Bu laflar ve düşünce tarzında, onlarca yıldır eğitime ayrılan bütçelerle ortalama eğitim yılını 4 yıla indiren tüm idarelerin sorumluluğu var. Çanakkale’den İstanbul’a uçakla dönen yurdum idarecisi Başbakan yeni transfer edilen yabancı futbolcu edebi ile karşılandı. Konuşmasında “Biz kimseye kırgın değiliz… İleri demokrasi yakalanmadan ileri ekonomi yakalanamaz” dedi. İnanılır gibi değil 1920 lerde aydınlanmanın başladığı bir ülkenin başbakanı bunları söylerse, ya konuşanın ya da dinleyen ve alkışlayanların eğitimlerinden şüphe etmek gerekir. Bugün dünyanın üretimi ve ekomomisi ile devleşen Çin ne kadar demokrat? Yıllardır büyük bir çoğunluğun bilgi yerine inanç ve doğmalar yetiştirdiği ülkede
Bunun sonuçu kolay idare edilen manupilasyonlara yatkın, sorgulamayan bir kitle -evet kitle, toplum değil- elde edildi. Sosyal devlet anlayışını yanlızca bedava kömür dağıtmaya ya da yeşil karta bağlarsanız, eğitim ortalamasını 4 yıla indirirseniz, toplumuna gelecek için sosyal ve ekonomik korkular koyarsanız sandıktan çıkan sonuç ne kadar doğru olabilir ki? Sorun, halkın büyük bir bölümünün kendisinin islamlaşma endişesi yaşamasıdır . Bu algının gercek olup olmaması ikinci plandadır. Toplumlar için algılama, kuşku gerçekten daha etkileyicidir. Ve… Anayasa mahkemesi davayı oy birliği ile kabul etti... Gene gazete başlıkları “Kaosa kalkan 11 el”, “Çağdışı mahkeme değişmeli!” “Yeni 31 Mart Vakkası”…
Yorumlaronur ayma
{ 12 Mayıs 2008 23:42:03 }
Neden secimlerde bazi yeterlilikler aranilmiyor millet vekilleri adaylarindan? mesela OSS gibi sinavlar tertip edilse! veya birtakim egtimlerden gecirilseler onlari. yapacagimiz her is icin bir diploma isteniliyor ama halki temsil etmek icin belli bir yasi bitirip ilk ogretim mezunu olmak yeterli hatta bazi millet vekilleri parayla ilk ogeretim diplomasi sahibi olmustu.
Madem ki Ümit Köreken
{ 02 Nisan 2008 07:16:38 }
Başbakan, yaptığı bir konuşmada, "Devlet katili affetme yetkisine sahip değil. Yetki maktulün ailesine ait" diyerek adalete bakış açısını dile getirmiştir. Bu söylemin hangi hukuka uygun olduğu malum!...
Diğer Sayfalar: 1. Sırtlarını dayadıkları ve dillerinden düşürmedikleri halkın arasında biz de yaşıyoruz. Sanılmasın ki yalnızca gecekondularda yeşil kart veriliyor, kömür dağıtılıyor. Hali vakti yerinde olanlar da, koca işyeri sahibi olanlar da nemalanıyor bu imkanlardan(!)... Besledikleri sürece sorun yok. Bir gün besledikleri, verilenlerle doymamaya daha fazlasını istemeye başlarlarsa işte o zaman...
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|