A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Zeytin Ağaçlarına Bakmaya Doyamıyorum.

Kategori Kategori: Berlin Günceleri | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: Gültekin Emre | 01 Nisan 2008 01:11:23

Dünya Kadınlar Günü. Amerikan mantığı işte. Her güne bir özel anlam yüklemek! Kadın hakları ortadayken, Kadınlar Günü'nü davulla zurnayla kutlamak olası mı? Hele ülkemizde! Türbanla aşağılanan kadınlar için Kadınlar Günü olabilir mi? Türban, aradaki eşitliği ortadan kaldırmıyor mu? Kadını cinsel bir obje olarak daha göze batar hale getirmiyor mu?

Berlin Günceleri 3 – 9 Mart 2008

3 Mart, Pazartesi
Zeytin ağaçlarına bakmaya doyamıyorum.
Rahime’nin masası tam bir çiçekçi vitrinine döndü. Hastaneden çiçek getirmek iyi sayılmadığı hepsi orada kalacak, yani çöpe atılacak.
Kulak boğaz burun doktoruna gittik hastanenin arabasıyla. Ses tellerini kontrol ettiler. Doğal sesinde bir değişiklik olmadığı belgelendi böylece.
Yine ziyaretçileri vardı, onlar da çiçek getirdiler, lale ve gül.
Yanındaki kadın çıktı, bu gece yalnız, sabaha kadar bulmaca mı çözer, yoksa İstanbul Sokakları’nı mı bitirir, bakalım.
Evet, Amerika çık deyince TSK çıkmadı mı yani Kuzey Irak’tan?
“Bir Ameliyat” şiiri bu son birkaç günü belgeler mi bilmiyorum.
Haberlere daha bakamadım, dünyada ve Türkiye’de neler olduğunu merak etmiyorum desem yalan olur1


4 Mart, Salı
Rahime, evde.
Şehriye çorbasını çok özlemiş, kendine hafif acılı güzel bir çorba pişirmiş ben alışverişteyken.
Zafer Şenocak’ın yeni romanı, Köşk. “Münih’te müzik eğitimi gören Hamit yazı geçirmek ve arılarına bakmak için sevgilisi Hilde ile birlikte 1960 baharında İstanbul’a gelir. Son halife Abdülmecid’in köşkünde kalırlar. Bu köşke belli belirsiz bağlarla bağlanmış kişilerin etrafındaki aşk, inanç ve inançsızlık üçgeninde bocalayacakları uzun bir yaz vardır önlerinde. Hamit kendini ailesinin Osmanlı geçmişi ile Cumhuriyet Türkiye’si, inançsızlık ile gizemli Müslüman tarikatlarını kuşatan sofuluk, Müslümanlığın nostaljik boyutu ile yobazlık arasında dönen tartışmaların ortasında bulur. Uğultulu bir arı kovanının ortasında... Hilde’ye düşen de İkinci Dünya Savaşının acılarının damgasını vurduğu kendi geçmişiyle yüzleşmektir.” (Arka kapak yazısı).
Zafer Şenocak, Alman-Türk-Müslümanlık – Osmanlılık-geçmiş... konularını romanlarına yedirmeye çalışıyor sürekli.
Güneşe karşın kar yağmaya çalışıyor. Güneş mi kar mı baskın çıkacak bakalım.
Akşama yemeğinin planı hazır: Izgara köfte, bulgur pilavı ve kırmızı soğanlı mevsim salatası.

5 Mart, Çarşamba
“Divit, Mürekkep ve Kâğıt” sergisini gezdim sonunda. Mahallemizin müzesindeki sergide yazma araçlarının tarihi hemen göze çarpıyor. Diller, alfabeler, harfler ve daktilolar arasında gezindim durdum uzun süre. Mektuplaşma ve mektup çeşitlerinden de örnekler sergilenmiş. Goethe’nin el yazısı heyecanlandırdı beni. Papirüsten başlayarak kâğıdın geçirdiği gelişme de şaşırtıcı ve baş döndürücü. Fırçanın Çinliler tarafından keşfedildiğini, kamış kalemin Mısırlıların buluşu olduğunu... bilmeyen var mı acaba? 20. yüzyıldaki teknik dev gelişmeler yazma araçlarında da kendini göstermiş. Unutulmaya yüz tutmuş bir kültür tarihinin içinde yarım gün geçirmenin sarhoşluğu içindeyim.
Yazma araçlarını konu edinen şiirler topladım yıllar yılı. Bir seçkilik şiir birikti dosyamda. Daktilodan bilgisayara, silgiden kalemtıraşa, mürekkepten kâğıda, kurşunkalemden dolmakaleme...
Ben müzedeyken nasıl kar yağdı, nasıl! Mart ilkyazın muştucusudur oysa. Bu kar da nereden çıktı? “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır”. Her yer bir anda on santim kar oldu, bembeyaz. Güneş çıktı sonra da. Erimeye başladı kar. Kış, hışımla geldi ve güle oynaya da gitti! Gitti mi acaba?
Toplu taşıma araçlarında yine grev var. Hükümet çalışanların hakkını vermemeye kararlı.
Çalışanlar da haklarını almak için diretme kararlılığında. Bakalım kim kazanacak.

6 Mart, Perşembe
Bugün öğretmenlerin de grevi var. Derslere girilmeyecek. Ben, raporlu olduğum için katılamıyorum.
M.C.Anday’ın günlükleri, Bir Defterden’i merak ediyorum hakkında onca yazı okuduktan sonra.
Tarhana çorbası pişirdim öğlene. Hava buz gibi, çorba içimizi ısıttı.
Yazıcım çalışmıyor, oysa basacağım pek çok yazı, şiir var. Dosyalarımı hazırlamam gerekiyor. Sıkıntı sarmaşık gibi gövdeme ağıyor.
Bir şey mi bekliyorum?

7 Mart, Cuma
Sözcükler, Deliler Teknesi, Akatalpa, Cumhuriyet ve Radikal kitap ekleri geldi. Sıkıntım azalır gibi oldu. Deliler Teknesi’nin dosyası “Edebiyat ve Sürgün”. Sürgünlüğü yaşamış bir yazar, bir şair de yazsaydı keşke. Yıllar yılı şiirimizdeki “sürgün” temalı şiirleri topladım. Küçük bir seçki oluştu. Dilde yaşanan sürgünlüğün acısını yurtdışını zorunlu mekân tutanların dışında kimse bilemez. 12 Eylül 1980’den sonra yurtdışına çıkmak zorunda kalan pek çok gencin gün gün nasıl eridiğine, ülke özlemiyle nasıl yanıp tutuştuğuna, ruh sağlığını nasıl yitirdiğine çok yakından tanık oldum. Bu tür dosyalar “ilginç” sayılabilir, ama şişirme yazıların etkisi fazla olmaz ne yazık ki.
Dergilere dalıp gidince akşamın kapımızı çalışını fark edemedim.
Bir hafta daha raporluyum.

8 Mart, Cumartesi
Dünya Kadınlar Günü. Amerikan mantığı işte. Her güne bir özel anlam yüklemek! Kadın hakları ortadayken, Kadınlar Günü’nü davulla zurnayla kutlamak olası mı? Hele ülkemizde! Türbanla aşağılanan kadınlar için Kadınlar Günü olabilir mi? Türban, aradaki eşitliği ortadan kaldırmıyor mu? Kadını cinsel bir obje olarak daha göze batar hale getirmiyor mu?
Havuçlu, patatesli, sarımsaklı, soğanlı kırmızı mercimek çorbası pişirdim öğlene. Rahime beğendi çorbamı.

9 Mart, Pazar
Birkaç gündür elimden bırakmadan Enis Batur’un PARİS,: ecekent’ini (YKY, 2003) okuyorum yeniden. İlk okuyuşta es geçtiğim pek çok ince ayrıntıya takılıyorum ve heyecanlanıyorum bu yeni keşiflerimle. Kenti içten kavrayan bir yazarın fotoğraflarıyla bezeli metinlerini okumaya doyamıyorum. Berlin, diye düşünüyorum bir yandan da, “gecekent”! Kentin göbeğinde oturmuyoruz, ama merkezi de iyi biliyorum günlüğünü yazacak kadar. Aydınların oturduğu semt olarak biliniyor evimizin olduğu sokak ve çevresi. Bu sokakları, evleri, bahçeleri anlatsam gün gün ne olur, diye soruyorum kendime, ne çıkar ortaya? Bu sokakların, bu güzel evlerde yaşayanların öykülerini düşünmek beni çok heyecanlandırıyor. Sokaklar, evler, insanlar... öykü dolu. Yazarlar yazdıklarıyla başkalarını da heyecanlandırır, düşlere sürükler ya, Paris beni Berlin’le dolduruyor durmadan. Bu okumadan farklı bir şey çıkacak gibi. Dur bakalım!

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

mursel { 24 Nisan 2008 13:05:37 }
Sevgili Gultekin,

Kadinlar gununun tarihini ya da nereden geldigini bilmiyorum

ancak Ruslar yillardir cok ciddi bir sekilde kutluyorlar kadinlar gununu.
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







İşçiyi Bırak Kutlasın
Erişim engeli sonrası X'te Ekrem İmamoğlu akımı
Papa Françesko yaşamını yitirdi.
Yunanistan Türk yatırımcıların adalara ilgisinden endişeli
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'den Avrupa'ya İmamoğlu ile dayanışma çağrısı

Hint - Pasifik'teki Güç Oyunları: Dörtlü İttifak ve Deniz Hakimiyeti İçin Mücadele
Suriye, Irak ve İran'daki PKK uzantıları ne olacak?
Hindistan-Pakistan Savaşı Senaryosu
Hindistan - Yeni Zelanda: Sessiz ama Kritik Bir Ortaklık
Gazze'de gıda stokları tükendi: Açlık krizi derinleşiyor

Trump: Çin'den ithal edilen mallara uygulanan gümrük vergisi oranı % 125'e çıkarılacak
Trump yeni gümrük vergisi tarifelerini açıkladı.
Avrupa’nın en az et yiyen ülkesi Türkiye: Fiyatlar 5 yılda % 1230 arttı!
Türkiye'de ekonomi bir kez daha belirsizlik döneminde
ABD-Çin hattında ticaret savaşı: “Soğuk Savaş’tan beri görülmemiş bir rekabet”

Avrupa gözünü ABD'li akademisyenlere dikti.
Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü

Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024
KOLLEKTİF OYNAMALI KAZANMAK İÇİN

Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?
Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham

Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.

Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…
Çin'in 10 yıllık yüksek teknoloji planı nasıl işledi?
Devrimsel Bir Teknoloji: Kaykay Şasi

NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.

UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez
Af Örgütü: Türkiye'de yargıya müdahale derinleşti
"Türkiye'de gazeteciler baskı ve yıldırma ile karşı karşıya"
Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından 2024 yılı yolsuzluk algı endeksi açıklandı!

İKİ DİRENİŞ
Bu sistemdeki bir kusur değil, sistemin kendisi
Post-truth dünyada adalet nedir?
1919-1922'de Bir Mayıs’lar, Gösteriler, Yürüyüşler
Türkiye halkı otokrasiye direniyor. Sessizlikten daha fazlasını hak ediyorlar.

ŞEHR-İ İSTANBUL
MECLİS PAKETİ
Bir Fırtına Tuttu Beni
MAGNA CARTA
KURBANIM BUGÜN

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git