Dünya genelindeki şirketler yavaş yavaş haftada dört gün çalışma modeline geçiş yapıyor. Yapılan araştırmalara ve deneylere göre bu yeni modelin verimliliği arttırdığı ve tükenmişlik sendromu ile stresin de azalttığı görülüyor. Dört günlük çalışma modelini deneyen Yeni Zelandalı Perpetual Guardians şirketi, sonuçtan gayet memnun.
230 çalışanı bulunan şirketin 2 aylık bir süreçte dört günlük çalışma modeli denemesin sonucu iş stresinin önemli bir ölçüde azaldığı ve şirkete bağlılık oranının ise arttığı açıklandı. Verimlilik ise doğrudan değişmedi.
Berlinli bir bilgisayar şirketi olan Planio da haftada dört gün çalışma modeline tam geçiş yapmış olan şirketlerden biri. Şirketin patronu Jan Schulz-Hofen ise bu değişimle ilgili şunları söylüyor:
“Beş gün çalıştığınız zaman daha fazla vaktiniz olduğunu düşünerek işleri ağırdan alıyorsunuz. Ara veriyor, kahvenizi daha yavaş içiyor, iş arkadaşlarınızla muhabbete dalıyorsunuz. Ancak eğer cuma gününüzü tatil yaparak geçirmek istiyorsanız işinize daha fazla konsantre oluyorsunuz ve daha hızlı, verimli çalışıyorsunuz.”
Pek çok kişi haftada en az 40 saat çalışıyor. Türkiye’de bu rakam ortalama 60 saat.
Yakın zamanda sekiz ülkede 3 bin işçiyle yapılan bir araştırmaya göre işçilerin yaklaşık yarısı sekteye uğratılmadıkları takdirde günde beş saatte tüm işlerini halledebileceklerini söylüyor. Oysaki pek çok kişi haftada en az 40 saat çalışıyor. Türkiye’de bu rakam ortalama 60 saat.
Diğer ülkelerde de bu dört günlük çalışma sistemi fazlasıyla gündemde. Japonya’da devlet, şirketlere üç gün tatil konusunda teşvikte bulunuyor. İngiltere’de İşçi Partisi’nin de desteğini alan İngiliz İşçi Sendikaları Kongresi, maaşlarda bir kesinti olmaksızın şirketlerin dört gün çalışma modeline geçmesi konusunda baskı uyguluyor.
ABD, Britanya ve Almanya’da haftada dört gün çalışmaya başlayan işçiler tecrübelerini şöyle anlatıyor:
“Beş günde yapacağım işten daha fazlasını dört günde yapabiliyorum.” “Dört günde daha hızlı olmam gerektiğimi fark ettim ve cuma tatilime odaklandım.”