A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

İnsanlar niçin et yemeye başladılar?

Kategori Kategori: Bilim | Yorumlar 0 Yorum | 03 Mayıs 2018 02:57:44

Beslenmemiz için önemli mi? Meredith Knight’in haberine göre, “Etsiz Pazartesiler”, (insanları haftada bir gün et yememeye teşvik eden küresel bir hareket ç.n.) Amerikalı hepçilleri haftada bir gün ete ara vermeye cesaretlendiriyor. Hareketin misyonu, sağlık ve çevresel nedenlerle, et tüketimini azaltmak. Bazıları sera etkisinin azaltılması yoluyla iklim değişikliğine küçük bir yardım olduğunu söylüyor.

İronik biçimde, iklim değişikliği, yaklaşık 2,5 milyon yıl önce insansı atalarımızın et yemeye başlamalarının da sebebidir.



Gezegen ısındıkça ve yağmurlar azaldıkça, atalarımızı esasen besleyen sulu meyveleri ve sebzeleri bulmak gittikçe daha zor hale geldi. Ormanlar küçülerek, hayvanların beslendiği büyük otlaklara dönüştü. İnsansılar yeni yiyecek kaynakları bulmak zorundaydılar. “Kayıplarına karşılık bazıları etin peşinden gitmeyi tercih etti ve diğerleri sebzelere ve meyvelere bağlı kaldı” diye açıklıyor The Athlantic’te Marta Zaraska: “Ocak’tan Nisan’a dek süren kuru dönemde, atalarımız yeterli yiyeceği elde etmekte ve olağan besini bulmakta zorlanmış olmalı. Daha fazla zaman ve kalori harcamak zorundaydılar. Erken insansılar evrimsel bir kavşaktaydı.  Bazıları, australopitekler gibi, büyük miktarda düşük kaliteli bitkileri yemeyi tercih etti; diğerleri, erken Homo gibileri, eti tercih etti. Australopitekler yok oldu, fakat erken Homo türleri modern insana evrilecek kadar hayatta kaldı.”

İnsansılar büyük ihtimalle daha iri etoburların avlarını temizlemekle başladılar ve kemiklerde kalan etleri kestiler. Arkeologlar, taş aletlerden yapılma bıçak izleriyle birlikte büyük memelilere ait kemikler buldular. Bu kemikler yaklaşık 2,5 milyon yıllık. İnsanlar, bildiğimiz kadarıyla 800 binyıl önce pişirmeye başladılar. Paleoantropolog Brina Pobiner’e göre, yaklaşık iki milyon yıl boyunca çiğ et tükettik.

Et yemek, sindirici enzimler gerektirir -ve onlardan şifrelenmiş genler- ki atalarımızın doğasında hemen var olmamıştır. Aynı zamanda farklı bir anatomiye de ihtiyaçları vardı, özellikle bunu destekleyecek bağırsaklara. Başlangıçta atalarımız muhtemelen az miktarda et tükettiler, atık yiyecekleri yırtıcılardan almak oldukça zordu. Erken insanların yağ bakımından zengin fındık ve tohum diyetine erken yönelimi bu geçişe yardımcı olmuş olabilir. Bu geçişle birlikte yağları hazmetmeye başlayabilecek bir yeteneğe sıçramış olabilirler. Tohumlar, taş alet gelişiminde de önemli olmuş olabilir. Tohumları kabuklarından çıkarmak için, erken öğütme ve ezme aletleri, bıçakların gelişiminde yardımcı olmuş olabilir:

“Öyle görünüyor ki vücudumuz yavaş yavaş uyum göstermek zorundaydı, önce yağ bakımından zengin fakat lif bakımından zayıf tohumlara ve kabuklu yemişlere bağımlı oldu. Eğer atalarımız bunlardan çok yeseydi, böylesi bir beslenme küçük bağırsaklarımızın (lipidlerin öğütüldüğü yer) gelişmesini ve kör bağırsağın (liflerin öğütüldüğü yer) küçülmesini desteklerdi. Bu etleri öğütebilmek için bağırsaklarımızı daha iyi yapardı. Tohum ve kabuklu yemiş diyeti, aynı zamanda, atalarımızı başka bir yolla etçil bir yaşam tarzına hazırlayabilirdi: leşleri kazımak için aletler kazandırabilirdi. Bazı araştırmacılar tohumları ve kabuklu yemişleri kırmak için kullanılan basit taş aletlerin kolaylıkla hayvan kemikleri kırmak ve et parçalarını kesmek için de değerlendirilmiş olabileceğini öne sürüyor.”

Diğer modern primatlar bu et-merkezli evrimsel değişimi izlemedi. Duruma göre et yiyen şempanzelerde modern bir insanın diyetine uyum gösterecek fiziksel ve anatomik donanıma sahip değildir. “Primatlar yüksek düzeyde yağ ve protein sindirimini hafifletecek genlere sahip değildir” diyor ekolog Craig Stanford: “Bir tür olarak bizler yağın ve kolesterolün zararlı etkilerine bağışığız. Büyük maymunlarla kıyaslandığında, yağ ve kolesterol zengini bir diyetle baş edebiliriz, fakat onlar edemezler. Buna rağmen, yaşlandıkça kalp rahatsızlığı örneğindeki gibi bu problemleri yaşarız. Eğer Batı toplumlarında olduğu gibi et-seven bir diyeti bir gorile verirseniz, bu goril 20’lerinde ölecektir; ki normal ömrü 50 yıldır. Sadece bu tarz bir diyetle baş edemeyeceklerinden.”

Sebze ağırlıklı ve et ağırlıklı diyetleri destekleyen genler halen modern insanlar arasında dağınıktır. Kültürel beslenme geleneklerinin bile belirleyici olabildiği, farklı gruplara ayrılırlar. Yiyecek kaynaklarının beynin gelişimi için önemli olan Omega 3 ve Omega 6 yağlarının dönüşümü için destekleyen bir gen çeşitliliği genellikle, çoğun insanın vejetaryen olduğu, Hindistan’da bulunur. Washington Post’tan güncel bir Cornell çalışmasına göre, bu dönüşümü yavaşlatan bir başka çeşitlilik, halihazırda bu yağlar açısından zengin balık-ağırlıklı diyete sahip kutup bölgesi insanlarında bulundu.

“(Vejetaryen alel) şempanze veya orangutan maymun akrabalarımızda bulunmaz fakat erken hominitlerden Neadderthal ve Denisovanlarda olmuş olabileceğini dair kanıtlar vardır. Görünüşe göre, araştırmacıların değerlendirmesi, bunun göç süreçleriyle ve belirli çevrelerde yiyecek kaynaklarına ulaşma yahut ulaşamama baskısıyla ilgisi olmalı.”

Bazı paleoantropologlar, et yemenin ve pişirmeyi öğrenmenin homininlerin daha geniş beyinlere sahip olmalarının itici gücü olduğunu öne sürdü. Daha ileri savunucular, eti şimdi popüler olan “paleolitik diyetin” temeli saydılar. Fakat diğerleri et-merkezliliğin yanlış olabileceğini düşünüyor. Palebiyolog Amanda Henry, “Ete odaklanıyoruz fakat aynı zamanda tubor pişirmek ve öğütmek yeteneği de geliştirdik” diyor.

Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nde (Leipzig) paleobiyolog olan Henry, avlanmanın bizi tanımlayan ve bunun da bizi insan yapan tutarlı bir öyküsü olduğunu söylüyor. “Açıkçası, bence bu hikâyenin yarısını kaçırıyor.” Dahası, o, fosil dişler ve taş aletler üzerinde, insanların en azından (gerekli yeteneğin evrimleşmesine yeterli olan) 100 binyıl boyunca, yumru kökler gibi tahılları yemiş olabileceklerini destekleyen bitkilere ait nişasta tanecikleri buldu.

Kaynak : bilimvegelecek.com.tr

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Rusya, Kuzey Kore ve Ukrayna’nın Çalınan Nesli
Düşen İHA’lar, Yükselen Gölge Savaş: Türkiye Semalarında Rus İstihbaratının Sessiz İşgali ve Egemenlik Krizi
Yağmurlu Bir Bayrampaşa Sabahında Orta Asya’dan Uzakdoğu’ya Uzanan Bir Hat
Barınma Krizi Değil, Sınıf Savaşı, Türkiye’de Konut, Kira ve Kentsel Dönüşüm Üzerinden Yürütülen Sessiz Tasfiye
Karadeniz Alarm Veriyor, İHA Olayları, Tanker Patlamaları ve Sessizce Derinleşen Bir Güvenlik Krizi

Trump'ın Ulusal Güvenlik Stratejisi: Tepki ve Gerçekleşme
İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti güvenlik işbirliğini derinleştiriyor.
Narva’da Sessiz İhlal, Rus Sınır Muhafızları Estonya Toprağında, Dünya Yine Seyirci
Avustralya'dan Bondi Plajı saldırısı sonrası silah yasalarını sertleştirme hamlesi
Trump 2.0'ın Gölgesinde Diplomasi

Türkiye’de konkordato alarmı: 2025’te başvurular tarihi zirveye gidiyor
Dijital Yuan Etki Aracı Olarak: Güneydoğu Asya'nın Para Egemenliği ve Stratejik Özerkliği
ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga

Avrupa’da en fazla Türk’ün yaşadığı ülkeler hangileri?
"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Avustralyalı teorik fizikçiler: 'Paradoks olmadan zaman yolculuğu yapmak mümkün'
Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Seul’den Pulpit’e, Rabi (Haham) Angela Buchdahl’in Olağanüstü Hikayesi — Kimlik, Dahil Etme ve Bölünmüş Dünyada Yahudi Liderliği
Avatar’ın Ormanları, Betonun Gölgesi: Kadıköy ve Bayrampaşa Arasında Hayatın Gerçekliği Üzerine
Timsahın Yerine Çığlık: Ekoloji, Moda ve Kapitalizmin Yeni Masalı
Hasidut ve Marxizm, Kutsalın Diyalektiği
Uzayda Yeni Sömürü Alanı: Yörüngesel Yakıt İstasyonları, Uzay Ekonomisi ve Türkiye’nin Küresel Uzay Kapitalizmine Eklemlenmesi

UTANMA
Boydan Kısa
TEZKERE
Hangisi Yaşken Eğilir
Büyük Konuşmak

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git