ILO’nun en önemli denetim organlarından olan Uzmanlar Komitesi, yayımladığı raporda, Türkiye’de örgütlenme hakkı önündeki engellere dikkat çekti. Raporda OHAL uygulamaları da geniş yer tutu. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Uzmanlar Komitesi’nin 2018 yılı Uluslararası Çalışma Standartlarının Uygulanması Raporu yayımlandı.
ILO’nun en önemli denetim organlarından olan Uzmanlar Komitesi, bu raporunda, 98 sayılı Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmesi’nin uygulanması bakımından Türkiye’ye ilişkin önemli tespit ve eleştirilerde bulundu.
Uzmanlar Komitesi, Türkiye hükümetinden, hem özel sektörde hem de kamuda sendika karşıtı ayrımcılıkla ilgili veri toplanması için bir sistem kurması talebinde bulunduklarını hatırlatarak, süreçle ilgili bilgi istedi.
OHAL ve ihraçlar
Raporda, OHAL sürecinde yaşananlara geniş yer verildi. OHAL sürecinde 100 binden fazla insanın işinden edildiğine dikkat çeken Komite, KESK’e bağlı Eğitim Sen’in bin 564, DİSK’e bağlı Genel-İş’in ise bin 959 üyesinin işten atıldığını, işten atılanların içinde sendika yöneticileri ile işyeri temsilcilerinin de olduğunu aktardı. Sendikalı olduğu, sendika temsilciliği yaptığı, sendikal faaliyetler içinde yer aldığı için hiç kimsenin ihraç edilmediği ve edilmeyeceği konusunda güvence verilmesi gerektiğini vurgulayan Komite, hükümetten OHAL’in suiistimal edilmemesi için gerekli önlemleri almasını ve kendilerine bu konuda bilgi vermesini talep etti.
İşkolu ve işyeri barajı
Uzmanlar Komitesi, daha önceki raporlarında olduğu gibi yine sendikal örgütlenmenin önündeki en büyük engellerden biri olan işkolu barajını eleştirdi. Türkiye’de sendikalaşma ve toplu sözleşmeden yararlanma oranlarının düşüklüğüne işaret edilen raporda, “Komite hükümetten, sosyal taraflarla işbirliği içinde işkolu barajının örgütlenme ve toplu pazarlık hakkı üzerindeki olumsuz etkilerini değerlendirmesini ve yasayı gözden geçirmesini ister” denildi.
İşyeri barajına da değinilen raporda, Türk-İş’in “esnek çalışma biçimleri giderek yaygınlaşırken işyerlerinde toplu sözleşme yapabilmek için yüzde 50 çoğunluğa ulaşmanın güç olduğu” şeklindeki görüşüne yer verildi. Komite, bir kez daha, işyerinde örgütlenme çalışması yapan sendikalardan hiçbirinin toplu sözleşme için gerekli çoğunluğu elde edemediği durumlarda, tüm sendikalara kendi üyeleri için toplu pazarlık yapma hakkının tanınmasını önerdi.
Raporda ayrıca kamu çalışanlarının örgütlenme ve toplu pazarlık hakkı konusunda yaşadığı sıkıntılara da işaret edilerek, kamuda toplu pazarlığın en çok üyesi olduğu gerekçesiyle yalnızca Memur-Sen ile yapılması eleştirildi.