A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

CHP’li kız kardeşime açık mektup

Kategori Kategori: Türkiye | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Ayşe Özer | 19 Eylül 2017 13:26:58

Yoldaşım, Bu partinin ve ülkenin geleceği uğruna süpürge ettiğin saçların üzerinden ne kadar çok eleştirildin. “Laikçi teyze” diyerek seni yerden yere vuranlar sadece karşındaki siyasi güruh olmadı, aynı yolda yürüdüğünü sandıkların da çelme takmaya çalıştılar sana. Kürsülerde TRT haber spikeri gibi konuşan, beden dili eğitimi ve diksiyon terbiyesi almış, ancak örgüt terbiyesinden yoksun, hissiz bir siyaset kapladı her yanı.

Eril siyasetin sadece kişisel hırslardan oluşan dünyasında, hep aynı cümlelerin etrafında dönen parti toplantılarından bir gece vakti çıkıp da evinde piknik tüpünün üstünde yaptığın menemeni sormadı kimseler sana. Üç kuruş emekçi veya emekli maaşınla halen çalışmakta olduğun veya geçmişte çalıştığın yerde, dünya görüşün nedeniyle her gün her türlü gadre uğrarken ne yiyip ne içtiğini de sormadı kimseler. Sana “domates kabuklu mu, kabuksuz mu?” diye soranları baş tacı etti sistem, hem iktidarda, hem muhalefette. Bizim başörtülü bacılarımızın mağduriyetinden oy devşirilirken, o mağduriyet hep senin üzerinden devşirilmeye çalışıldı. Kurmadığın ikna odalarının sorumlusu da sen oldun, yoldaşın olmadığı halde partidaşın olanların halen dilinden düşürmediği 28 Şubat mağduriyetinin de.

Seni ancak bir erkek üzerinden tanımlamaya çalıştılar sonra. Bilmem kimin ekibindeki şu sarı saçlı kadın oldun, zaten herkes sarı saçlıydı ki be canım. Siyaset yapmak için bir erkeğin tahakkümü altına girmek ve özgürlüğünü feda etmek zorundaydın. Teamüller böyle söylüyordu. Bakışlardı senin düşmanın. Siyasetin gayri medeni hali, medeni halinle pek yakından ilgileniyordu. Seninle mülkiyet ilişkisi kurmaya çalışırlardı ki, kime ait olduğun belli olsun. Belirli sınırlar içinde bir bütündün, parçalanamazdın. Kadın olmamak dışında hiçbir niteliği bulunmayan erkek üyelerin sırf bu nitelikleri nedeniyle senin hakkın olan koltuklarda oturmasını için acıyarak seyrettin. 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü Kutlamalarında düşük desibelli sesini kürsüden duyuramadın, kadınlara ait o günde bile erkekler konuştu ve senden çok şeyler beklediklerini, sana çok büyük görevler düştüğünü söylediler. Acemi bir edebiyatçının Hemingway olmaya soyunup, 6 kelimeyle öykü yazması gibiydi kadın üzerine kürsüden erkeklerin yaptıkları konuşmalar.
Hep görev düştü, hiç makam düşmedi sana. Erkek üyeleri gövdesiydi, sen koluydun bu partinin. Asli unsurun yanında, tali bir unsur olman gerektiğini bellettiler ki, kadın aklı ve sezgisi çıkmasın muhteşem ikballerinin önüne. Siyaseten var olmana izin verilmediğinden, eril siyaset aldı yürüdü. Öyleyse topla saçlarını Rapunzel, yukarı çıkmak isteyen senin yaptığın gibi merdivenleri kullansın!

Egemen erkeğin yedeğinde ve onun gölgesinde silikleşen, suretleri soldurulan kadın yoldaşlarımızın yanında, sadece vitrin malzemesi olarak kullanılanlar da oldu. Kendi değer ölçülerini erkek egemen siyasete uymak adına değiştiren kadınlar, kendilerini başka türlü ifade etme şansı bulamadıklarından erkekleşen kadınlar sardı siyaset sahnesini. Kanserli bir hücreye şeker enjekte ederek iyileşmesini beklemek gibi düşmanımız olan bakışlarla uzlaşarak kendilerine bir yol yaratmaya çalıştılar. Bilesin ki, dünyanın daha fazla erkek siyasetçiye ihtiyacı yok. Dünyanın kadın sesine, kadın bakışına, hisli siyasete ihtiyacı var. Düşük desibelli sesinle, titreyerek kurduğun cümleler kürsülere vurduğun yumruklardan çok daha kıymetli. Sakın erkekleşme yoldaşım!

Sen bu davanın amigo kızı değilsin. Erkek adayların suretlerinin bulunduğu tişörtleri giyip tezahürat yapmak değil görevin. Kenar süsü değilsin. Kimse seninle vitrin süslememeli.

Korkunç ve karanlık günlerden geçiyoruz. Öylesine karanlık ki her yan, el yordamıyla çevrelerinde bulduklarını işe yarar siyasi argümanlar zannettikleri de oluyor kimilerimizin zaman zaman. Karanlıkta birbirimizi bulabilmek için birbirimize ışık yakma yetimizi de kaybettik. Bugünün sübyan mekteplerini 20 sene önceden nasıl ön gördüysen ve sana laikçi teyze diyenler sadece siyasal İslamcılar olmadıysa, şimdi de kadınca sezgilerinle gidişatı analiz ederek vardığın sonuçları ciddiye almayanlar olacaktır. Sezgi, sözünü dinlediğimizde iyi bir öğretmen ve yol göstericidir. Bunu ancak kadınlar bilebilir. Öyleyse, sadece fikirlerden, hırstan, kavgadan oluşan eril siyasetin yerine, artık elinin hamurunu siyasete bulaştırmanın vaktidir yoldaşım. Kadınlar söz konusu olduğunda pozitif ayrımcılık, kota ve önlerini açmak gibi kavramlar gündeme gelir hep bilirsin. Artık “Önümüzü açmayın efendiler, önümüzden çekilin” demenin vaktidir.

Kızlarımızı korkmadan dolmuşa bindiremezken, evlerimizin içinde bile giyim-kuşam kontrolüne maruz kalırken ve yerleşik düşünceler sözlüğü, bir kadın düşmanı sözlük olarak her gün bir başka kavram setiyle bizleri hayatın ve siyasetin kenarına iterken ne yapmalıyız? Sosyeteye takdim edilme partileri Viktorya döneminde kaldı. Hayat ve siyaset, bir sipariş formu değil, biliyoruz. Eril hırsları ve iktidar kaygılarını taklit ederek gidebileceğimiz bir yer yok. Bir erkek siyasetçiden örnek alabileceğimiz cümleler yok, kendi kullanımımıza uygun cümleleri kendimiz üretmek durumundayız. Laiklik kadınlar için sadece siyasal bir tercih değildir, bizim için bir varoluş meselesidir. Endişeli laik olmamız ondandır. Biliriz ki, zulümle uzlaşılmaz, zulümle mücadele edilir.

Bilesin ki, anahtar ve maymuncuk listelerin vazgeçilmezleri, seyir bile edemezler senin içindeki şenliği. Sen bu mücadelenin kilit noktasısın. Sen bu partinin kolu değil, öz gücüsün. Seni il-ilçe örgütlerinde yine mutfak köşelerine, temizlik, bulaşık işlerine, dedikodu kazanlarına, her seçim sath-ı mahallinde gittiğin ev ziyaretlerine, apartman boşluklarında yapılan siyasete hapsetmelerine izin verme. Ki o seçimlerin sonucundaki bütün yenilgilerin de sebebi senin topuklu ayakkabın, boyalı dudakların ve ojeli tırnakların oluverir bilirsin.

Kimilerinin zannettiği gibi özel hayatımızda mutluluğu yakalayamadığımızdan, ya da çirkin olduğumuzdan siyasal angajman içine girmiyoruz. Evladının üzerine titreyen bir anne hassasiyetidir vatan ve bizim aramızdaki ilişkinin boyutu. Hayallerimizin sorulması için bir güzellik yarışmasında mikrofon uzatılmasını bekleyemeyiz. Dünya barışı ve çocuklarımızın geleceğinden dem vurmak için ülkenin temsiline aday seçilmeyi umamayız. Her birimizin durduğumuz yerde kök salarak, sadece var olarak bile esasen imkansızı başardığımızı görmek durumundayız. Erkek kılığında milli mücadeleye katılan kadın askerlerden, kavganın içinde yara sarmayı öğrenen fahri hemşirelerden, koca yürekleriyle cephede savaşan kadınlardan öğrendik ki, kadınlık ancak koruma altında bir uğraş olmaktan çıktığında amacına ulaşabilir. Hanım kardeşlik, bacılık, analık dışında sadece kadın olarak var olmamız bile ne kadar cesur olduğumuzun göstergesidir. Biz şimdi neyiz diye sormaktan vazgeçelim, biz koyalım adını mücadelenin.

Ortadoğu coğrafyasında, bir yanlışı düzeltircesine açmış bir çiçek gibiyken Cumhuriyetimiz, aynı zamanda bir kadın özgürleşme hareketi olan cumhuriyet devriminin sahibi de sensin. Senin siyasal var oluşun artık bireysel bir izzet-i nefis meselesinin ötesinde, partinin ve ülkenin varoluşu demek. Siyasal  İslamın her argümanını senin özgürlüğün ve senin bedenin üzerinden devam ettirmelerine ve onların kavram setleriyle seni tanımlamalarına izin verme. Siyasal İslamın hep yaptığı gibi, bizzat yaşadıklarımızı bize kendi çerçevelerinden anlatan, sundukları argümanlarla hayatımızı ve siyasetimizi şekillendirmemizi ön gören eril siyasete prim verme.

Eserimize sahip çıkmanın vaktidir artık, yoldaşım. Artık kahretmenin değil, yaratmanın vaktidir. Şimdi o topuklarının üzerinde ayağa kalk ve saçlarını rüzgara savurmayı öğret kız kardeşine. Karanlıktan korkmasınlar diye evlatlarımıza söylediğimiz düşük desibelli ve fakat koca yürekli şarkılar gibi, devrim şarkılarını meydanlarda bağıra çağıra söylemek vaktidir.

Derdini anlatırken elleriyle birlikte yürekleri de titreyen kadınlar kurtaracak bu yurdu. Bu partiyi ve bu ülkeyi ayakta tutan korkunç ve mübarek ellerinizden öperim.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 2 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap

Türkiye destekli Suriyeli savaşçılar Nijer'de ne yapıyor?
GÜNEŞE YOLCULUK
Cumhurbaşkanlığı seçimini reformcu Pezeşkiyan kazandı.
EKŞİ, "ERİK" TADINDA
BİR TUR DAHA

Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı
Tayland esrarı yeniden yasaklıyor.
İstanbul kirada Avrupa’nın lideri
Türkiye AB’nin 6 milyar Euro mülteci yardımını nasıl harcadı, AB Sayıştayı’nın eleştirileri neler?
Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK

Dünyanın ekolojik kaynakları haftaya tükeniyor.
Ormanlara yasal haklar verilebilir mi, tüzel kişiliği olan ormanlar var mı?
'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

Kırık Camlar Teorisi
Dünyanın en eski şarabı 2000 yıllık Roma mezarında bulundu
Otizmin arkasından Neandertaller çıktı.
Beynimiz uykuda geleceği tahmin etmeye çalışıyor.
Bilim insanı Matthieu Juncker ekosistemi gözlemlemek için ıssız adada 8 ay tek başına kalacak.

Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor
Haberleri takip etmeyenlerin sayısı artıyor…
İstanbulluların %44'ü kıt kanaat geçiniyor

"RAHATI KAÇAN" ADAM
GÜZİN'LE
GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR

DEVENİN BOYNU
Çarpık Eğitim
Ziyafet
Kim Aptal, Kim Akıllı
SİVAS

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git