|
AKP-TSK pazarlıkları RedHack belgelerinde Kategori: Türkiye | 0 Yorum | 03 Ekim 2016 20:58:21 Erdoğan'ın damadı Bakan Berat Albayrak'ın maillerini ele geçiren RedHack, söz konusu yazışmaları ifşa etmeye devam ediyor. Gündeme bomba gibi düşecek nitelikteki son belge ise, AKP ile TSK arasındaki pazarlıklar. Aracı Okan Müderrisoğlu. Redhack'ın ele geçirdiği Berat Albayrak belgelerinde çok kritik yazışmalar ortaya çıkıyor. Yayınlanan son mail, Sabah Gazetesi'nin Ankara temsilcisi Okan Müderrisoğlu tarafından Serhat Albayrak'a gönderilen bir görüşme ve izlenim metni. Yayınlanan son metinler, AKP iktidarı ile Türk Silahlı Kuvetleri'nin bazı komutanları arasında 15 Temmuz darbesi öncesi ve sonrasındaki bir dizi pazarlığı ortaya çıkarıyor. Erdoğan Ailesi'nin damadı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile TSK komuta kademesindeki bazı isimler arasındaki pazarlığa aracılık yapan kişi de yandaş Sabah Gazetesi'nin Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu. muderrisokan@yahoo.com adresinden serhatalbayrak@yahoo.com ve beratalbayrak@yahoo.com maillerine gönderilen bir mailde çok kritik bilgiler var. 19 Mart 2016'da gönderilen belge " Sn Serhat ALBAYRAK’ın nazik dikkatine…" diye başlıyor. "ASKERİN SİSTEMDEKİ YERİ, ROLÜ VE 'DARBE SENARYOLARI'" Okan Müderrisoğlu'nun aracılık yaptığı AKP-TSK pazarlığına ilişkin, Berat Albayrak'a gönderdği rapor niteliğindeki bilgilendirme e-postası (elektronik mektup) şöyle: " Sn Serhat ALBAYRAK’ın nazik dikkatine…
Serhat Bey…
Özel çerçevede sohbet ettiğim askeri yetkiliyi biliyorsunuz. Bu nedenle kişi ve kurum belirtmeden kritik bazı hususları size yansıtmak istiyorum. Haber amaçlı olmadığı için muhatabımıza, kurumsal bazda size bilgi amaçlı aktarımda bulunacağımı ifade etmiştim.
Sohbetin kapsamı
- Terörle Mücadele ve gelinen son nokta,
- Artan terör saldırılarının arka planı ve genel gidişat,
- Çözüm Süreci boyunca yaşananlar ve askerin konumu,
- Dolmabahçe’deki açıklamaya bakış,
- Teröre karşı alınan önlemler ve yaza kadar yaşanabilecek olaylar,
- Terörün batıya kayma riski,
- Asker-polis-MİT işbirliğinin düzeyi,
- Askerin kent içi operasyonlar nedeni ile istediği yasal güvence,
- Askerin sistemdeki yeri ve rolü, “darbe senaryoları” (ki bu başlığı kendisi açtı),
- Suriye’deki gelişmeler, Azez-Cerablus hattının kontrolü,
- Kobani olayları sonrası neden Suriye’ye girilmediği,
- Rus uçağının düşürülmesi ve bu olayın arkasında paralel yapı unsurlarının rolünün olup olmadığı,
- Rus uçağı düşürülmeseydi, Mare hattında gerçekleşecek güvenli bölge operasyonu ve TSK’nın katkısı,
- Ergenekon ve Balyoz vb davalarda ismi geçen, ancak beraat eden askeri personele özlük haklarının iadesi,
- TSK’daki paralel yapı unsurları, gelen ihbarlar, yapılan işlemler,
- Askerin, Cumhurbaşkanı’na bakışı ve verdiği önem,
- ABD askeri makamları ile ilişkiler ve onların talepleri,
- YPG konusunda ABD’lilerin ne dedikleri,
- Terör örgütü PKK’da ele geçirilen ABD ve Alman silahları,
- Rusların, PYD unsurlarına lojistik desteği,
- İsraille normalleşme süreci,
- Musul’daki Başika Kampı’nın son durumu ve oynayacağı rol,
- Suudi Arabistan’ın başını çektiği, Türkiye ve Katar’ın da dahil olduğu askeri işbirliğinin kapsamı,
- TSK’nın 2033 yeniden yapılanma çalışmaları,
- Şehir merkezlerindeki askeri tesislerin boşaltılması vb…
Sohbet oldukça geniş yelpazede gerçekleşti. Zaman sınırlaması nedeni ile muhatabımızın anlatımlarını dinlemekle yetindim, anlatılanları ayrıca sorgulama yaklaşımı içinde olmadım. Ortamın gereği bu zaten mümkün değildi. Önemli olan nabzı tutmaktı.
Kritik konuları, izlenimlerle aktarayım:
1- Çözüm Süreci başlarken siyasi otorite tarafından bize (TSK’ya) ne yapılmak istendiği açıklandı. Biz de “Hedef bu ise merak etmeyin sonuna kadar yanınızdayız” dedik. Hatta önemli bir resmi toplantıda, “Süreci bozan taraf biz olmayacağız” güvencesi verdik. Süreci biz bozmadık.
2- Süreç içinde, valilerin ve AK Parti içindeki çekirdek bir kadronun, “Asker, Ergenekoncu, darbeye zemin hazırlar” şeklindeki bilinç altı yaklaşımı ve kemikleşen kanaatleri nedeni ile hassas aşamalardan geçildi. Bazı valiler, “Asker kontrol altında, jandarma kıpırdayamıyor” diye övündü.
3- Cumhurbaşkanı herhangi bir aşamada, “Operasyon yapmayın” diye talimat vermedi. Ancak, sahada durum farklı idi. Örneğin, Bingöl-Diyarbakır yolu 20 gün kapalı kaldı. Vali ve kaymakamlar, çözüm süreci ile eli silahlı unsurlara yönelik önlemler arasındaki kesin çizgiyi çekemedi.
4- Asker de Uludere olayından alınan derslerle, özellikle alt kademede aşırı ihtiyatlı hareket etti. Bilhassa kırsalda gördüklerini vali ve kaymakamlara bildirdi. Onlardan gelen yazıları dosyalamakla yetindi. Buna rağmen üs bölgelerinin çevre güvenliğini alma noktasında TSK emirlerini yeniledi.
5- Bugün gelinen noktada, TSK terörle mücadele son derecede kararlı. Bu yaz “terör belası bitecek” şeklinde hedefleri var. Örgütün gerek Kuzey Irak gerekse ülke içinde kırsaldaki kapasitesinin kırıldığını, son çırpınış içinde kentlerde canlı bomba türü eylemlere yöneldiği görüşünde.
6- Askerle polisin ortak operasyon kabiliyeti ise 35 yıldır benzeri görülmemiş işbirliği ve kurumsal güven ilişkisi biçiminde anlatılmakta.
7- (Oldukça mühim bir husus da güvenlikçi politikaları fırsat bilerek veya olası iç savaş senaryosuna göre askerin darbeye uygun şartlar bulduğu iddiası.) Çok net olarak söylenen şu: (İfade orijinal hali ile ve sertliği ile) “Askerin aklında, fikrinde darbe marbe diye bir kavram yok. İç savaş bile çıksa askerin de sivilin de kanı akar. Asker asli görevini yerine getirir. Siyasi otorite ile koordine hareket eder. Kenan Evren’in akıbetini gören, küresel şartları bilen hiçbir asker darbe kelimesi ile bile yan yana gelmez!!!
8- Cumhurbaşkanı, milli bir insan. Cumhurbaşkanı başta olmak üzere devleti yöneten kimse, bir kişinin bile burnunun kanamasını istemiyor. Bir siyasi ajanda için ülkede kaos çıkmasını istedikleri gibi bir itham asla doğru ve kabul edilebilir değil. Cumhurbaşkanı sistemin kilit taşı. Güven veren, risk ve inisiyatif alan, ülkesini, milletini seven bir devlet adamı. Devlet kurumları da Cumhurbaşkanı’na güveniyor. Öte yandan Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki marj açılmamalı.
9- Burada dikkat edilmesi gereken bir önemli konu da ABD askeri makamlarının Genelkurmay’la ilişkileri. Öyle anlaşılıyor ki Pentagon, TSK ile siyasetçileri de aşan geleneksel ilişkileri canlandıran bir arayışta. ABD’li muhataplara çok açık şekilde, “Cumhurbaşkanı’nın ortaya koyduğu çerçeve ve mesajlar bizi de bağlıyor, bizi de yansıtıyor. O düzeydeki ilişkilerin derecesi, bizim için de göstergedir” denilmiş!!!
10-Asker, Paralel Devlet Yapılanması ve PKK terör örgütünün aşırı özgüveni ve aceleciliği ile bazı olayların erken patlak vermesinin ülkenin kaderini değiştirdiği görüşünde. “17-25 Aralık daha planlı icra edilseydi F. Gülen, Çankaya’da idi” vurgusu dikkat çekici idi. Terör örgütü PKK’nın da Kobani olayları ve Suriye’den aldığı motivasyonla, güneydoğuda halkın hayatını yaşanmaz hale getiren eylem ve işlemleri nedeni ile zemin kaybettiği, halkta destek bulamadığı, bugünkü mücadelenin bu sayede netice verdiği belirtilmekte.
11-Bu noktada önemli bir başlık da Anayasa Mahkemesi’nin kararları. Asker, dershane yasası ve C. Dündar bireysel başvurusundaki AYM kararlarını, maksatlı ve yanlış buluyor. MİT tırları sürecinin, komplo ve casusluk faaliyeti olduğu, C. Dündar’ın da bu faaliyete hizmet ettiği görüşünü taşıyor.
İlgi ve bilginize…
Slm.
Okan M."
| Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy |
Yazdır
Yorumlar
Henüz Yorum Yazılmamış
Yorum Yazın
|
|
|