Cadı avı başladı. Darbe girişiminin ardından iktidar tarafından yapılan çağrılarla meydanlarda yapılan gösterilerde en az vurgu yapılan kavram demokrasi oldu. Sarıklı, cüppeli kişilerin zikir gösterileri, Osmanlı bayrakları ve dini sloganların hâkim olduğu meydanlar, darbeden kurtuluş sevincinin paylaşılmasına gölge düşürdü.
Meydanlardaki kalabalıkların provokatörler tarafından Alevi mahalleleriyle Suriyelilerin yaşadığı bölgelere yönlendirilmesi gerilimi artırdı. CHP, darbecilerin hukuk içinde yargılanmasını istedi ve uyardı: Süreçte hukuku zorlamak darbecilerle aynı konuma düşürür.
Darbe girişimi sonrası sokaklarda protestolarla linç girişimleri birbirine karışırken, CHP sürecin “cadı avına dönmemesi” konusunda net uyarılarda bulundu. CHP Parti Meclisi ve TBMM Grubu, ortak bildiriyle darbe girişimine karşı tavrını ve önerilerini açıkladı. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında önceki gün yapılan toplantının ardından dün açıklanan bildiride, darbe girişimi “lanetlenirken”, direnme hakkının kutsal olduğu, darbecilerin hukuk düzeni içinde yargı önünde hesap vermesi gerektiği, er ve erbaşlara yönelik linç girişimlerinin soruşturulması, TSK’nin düşman gibi gösterilmesine dönük her türlü girişim ve ortamın ortadan kaldırılması gerektiği kaydedildi. Açıklamada, “Güçlü bir parlamenter sistem ve özgürlükçü demokrasi için her türlü çabayı göstermeye hazırız” dendi. CHP PM ve TBMM Grubu’nun yaptığı açıklama şöyle:
Direnme hakkı kutsaldır: Her türlü darbe ve kalkışmaya karşı halkın demokratik direnme hakkı kutsaldır. Parlamenter demokrasimizin tarihsel birikiminin gücüyle halkımız, darbeye karşı direnme hakkının örneğini vermiştir.
Hukuka uygun olmalı
Özeleştiri gerek: Siyasi partilere önümüzdeki dönemde çok önemli sorumluluklar düşmektedir. Benzeri olaylarla bir daha karşılaşmamamız için siyasi partilerin özeleştiri yapması bir zorunluluktur.
Hesaplaşma hukuka uygun olmalı: Önümüzdeki görev, darbecilerin hesap vermesi, toplumsal normalleşmenin sağlanması ve demokrasinin güçlendirilmesidir. Türkiye’nin saygınlığı açısından süreç sadece ve sadece hukuk sınırları içinde yürütülmelidir. Darbeciler, tüm işbirlikçileri ile birlikte hukuk düzeni içinde yargı önünde hesap vermelidir. Hesap sorma sürecini ve soruşturmaları, anayasa ve hukuk sınırları dışına taşıyıp bir cadı avına dönüştürmek, anayasayı ihlal eden darbecilerle aynı konuma düşmek olur.
Devlet kutuplaşmayı önlemeli: Siyaset kurumu ve devlet organları, halkın kutuplaştırılıp, kışkırtılmasına, çatışma potansiyelinin tahrik edilmesine, TSK’nin düşman gibi gösterilmesine dönük her türlü girişim ve ortamı ortadan kaldırmakla sorumludur. Ülkemizin geleceği tam demokrasidedir. Güçlü bir parlamenter sistem ve özgürlükçü demokrasi için her türlü çabayı göstermeye hazırız. Bu bizim tarihi sorumluluğumuzdur. Soruşturmalar, intikam ve tasfiye fırsatı gibi görülmemelidir. Öte yandan hukuk devletinin gereği olarak er ve erbaşlara dönük linç girişimleri de aynı biçimde soruşturulmalıdır.