A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Utanç verici bir tablo

Kategori Kategori: Türkiye | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Aynur Çağlı | 12 Mayıs 2016 08:57:13

Son günlerde iki ünlü köşe yazarının birbirlerini eleştirmek için seçtikleri yöntem, kullandıkları dil tek kelimeyle tüyler ürpertici. Biri diğerine korkak, yalancı, sahtekar, ucuz, dönek, kalleş, ödlek, tetikçi diyor. Diğeri altta kalır mı? O da madrabaz, kibirli hödük, soytarı, müfteri, alçak, rezil ve aptal diye karşılık veriyor. Yazdıkları o kadar çirkin ki, kendisi bile rahatsız olup okuyucularından özür diliyor. Ama ne yazık ki, özürü kabahatinden büyük.




Düzeysizliğin, terbiyesizliğin, hoyratlığın, saldırganlığın, tehditin ve kabalığın mazareti olmaz. Çıkış noktası, tartıştığı konu, savunduğu görüş ne kadar haklı olursa olsun eğer kişi bunun için çirkin, yakışıksız, yaralayıcı ve aşağılayıcı yöntemlere başvuruyorsa ne dediğinin ve temeldeki haklılığının hiçbir önemi yoktur. Hele karşı çıktığı görüşün ve tavrın sahibine sözlükteki en ağır sıfatlarla saldırıyor, hakaret ediyorsa, ne kadar alkış toplarsa toplasın tartışmayı baştan kaybetmiştir.

Ahmet Altan ile Ahmet Hakan’ın doğal olarak takipçileri, hayranları var. Hatta onları kanaat önderi olarak görenler de olabilir. Bazı takipçiler körü körüne, hiç sorgulamadan taraf tutarlar. Böyle olunca hasmına haddini bildirmek, pişman etmek, yetmezse tehdit etmek kınanması gerekirken hoşgörülüyor ve takdir ediliyor.

İngilizce’de “Ad Hominem” diye Latince kökenli bir söz var. Tartışmayı kazanmak için konuyu tartışmak yerine doğrudan karşıdakinin kişiliğine, karekterine saldırmak anlamına geliyor. Kişiliğe saldırı, kişiliğin katli anlamındaki “character assasination” ile birlikte kullanılıyor. Batıda gazetecilik eğitimi verilirken, iftira, hakaret, gerçeklerin çarpıtılması ve asılsız haberlerin yanısıra en fazla işlenen konulardan biri de karakteri hedef alan saldırılardır.

Böyle bir dalaşma elbette iki kadın yazar arasında olamaz. Çünkü “erkeksen tek başına gel” gibi tabirleri ve belli hakaret sözcüklerini ancak erkekler bu kadar rahat ve fütursuzca kullanabilirler. Yazarların kalemine aşırı şişkin egoları ve erkeklikten aldıkları güç de eklenince tartışmanın kabadayı ve androjen yüklü boyutu öne çıkıyor. İşin üzücü yanı, erkeklerin bu denli sertleştikleri ve kasten sertleştirdikleri maço ortamda bazı kadın yazarlar bile tuzağa düşerek, sinirlendikleri kişilere “Ulan..” diye hitap ediyorlar.

Köşe yazarları içip içip birbirine saldıran, huzuru bozan sokak serserisi değildir. Böyle yazılarla okuyucuyu taciz etmeye hakları yoktur. Taraftarlarını kızıştıramaz, galeyana getiremezler. Köşe yazarı olmanın bir sorumluluğu vardır.

Niye herkes köşe yazarı olamıyor? Köşe yazarlığı - bazılarına gümüş tepside sunulsa da- çoğu zaman hakedilmiş bir ayrıcalıktır. Yazıları belli bir kitle tarafından okunan ve beğenilen kişiler köşe yazarı olurlar. Yıllarca emek verirler, hangi politik görüşte olurlarsa olsunlar binbir sınavdan geçerler.

Ancak bu, köşe yazarları eleştirilemez, kınanamaz, yargılanamaz ve birbirleriyle ters düşmez anlamına gelmiyor. Köşe yazarlarının farklı basın kuruluşlarına bağlı, belli bir siyasi görüşün ve çizginin savunucusu olmaları kadar arada görüş ve saf değiştirmeleri de doğaldır.

Gel gelelim toplumun önünde olanların, medyada çalışanların kaçacak yeri yoktur. Yan çizdiklerinde, yanıldıklarında, yanılttıklarında, manipüle etmeye kalkıştıklarında birileri hesap sorar. Bundan daha doğal ne olabilir? Burada karşı çıkılması gereken şey, iki yazarın tartışmaya girmesi, tartışmanın büyümesi ve şiddetlenmesi değil, seçtikleri yöntemle elde ettikleri ayrıcalığı istismar etmeleridir.

Bu iki yazar bir batı ülkesinde yaşıyor olsalar, yasalar nezdinde suç işlemiş sayılırlar. Tuhaf değil mi, iki yazar da batı yanlısı, çağdaşlık ve modernlik konusunda oldukça iddialı. Bir de yaptıklarına bakın. Onlar yanlış yapınca iyi de, politikacısı, memuru, esnafı, sokaktaki insan yapınca niye ayıplanıyor.

Türkiye’de bugün her alanda olduğu gibi medyada da birbirinden çok farklı seslere, yorumlara, çözüm arayışlarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Gazeteci/yazarlar eleştirilere tahammüllü olmak, olgunluk göstermek ve gerektiğinde hatalarını kabul edip özür dilemek zorundadırlar. Bazen iktidarların gazabına uğrayıp mahkum edilirler. Yine de asla seviyesizlik etmeden, dimdik, onurlu bir duruş sergilerler.

Türkiye gibi ülkelerde gazetecilik ve yazarlık en meşakkatli, yorucu, yıpratıcı ve hatta tehlikeli işlerden biridir. Meslektaşlar en ateşli tartışmalarda bile bunu akıldan çıkarmamalıdır. Her işin olduğu gibi gazeteciliğin de kaba tabiriyle bir raconu, bir saygınlığı vardır. Çirkefleşmeden tartışmak mümkündür. Gazeteciliğin uluslararası kıstaslarına, prensiplerine saygı gösterilmelidir.

Ülkenin önder kadrolarının tartışma biçimi, uzlaşmaz, baskıcı, pervasız ve tutarsız tavırları yıllar geçtikçe toplum tarafından da benimseniyor. Bağırmak, meydan okumak, yakarım, yıkarım, içeri tıkarım, pişman ederim söylemleri öyle kabul görüyor ki, giderek herkes kendi çapında benzer tavırlar sergiliyor.

Güç ve mevki istismarı sadece politikacılara, mevki ve varlık sahiplerine özgü değil. Eline fırsat geçen şahlanıveriyor. Kişi sadece fikrini savunamayacak haldeyse ve acizse zora ve şiddete başvurur. Bir yazar fikrini tacizkar ve saldırgan bir dil kullanmadan dile getiremiyorsa işini yapamıyor demektir. Okuyuculara gelince, hangi tarafı tutarlarsa tutsunlar bu durumu normal karşılıyor, fikirlerin değil kişiliklerin hedef alınmasına ses çıkarmıyorlarsa ortada çok vahim bir durum var demektir.  

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 3.2 / 4 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git