Almanya’nın 'yüzyılın yolsuzluğu' olarak nitelendirdiği, Türkiye'de ise AKP tarafından 'aklanan' Deniz Feneri davasında Zekeriya Karaman ve Zahid Akman’ın aralarında bulunduğu sanıklar hakkında beraat kararı verildi. İstanbul 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, 20 sanıktan hiçbiri ceza almadı!
Akman hakkında, 'güveni kötüye kullanma' ve 'özel belgede sahtecilik' suçlarından zaman aşımı dolayısıyla davanın düşürülmesi kararı verilirken, Karaman hakkında ise 'güveni kötüye kullanma' ve 'özel belgede sahtecilik' suçlarından beraat kararı verildi.
Mahkeme heyeti, tutuksuz 20 sanık hakkında açılan 'özel belgede sahtecilik' ve 'güveni kötüye kullanmak' suçlarından hiçbir sanığa ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti. Bazı sanıklar hakkında, bu suçlardan zaman aşımından dolayı davanın düşürülmesi kararı verilirken, bazı sanıklar için ise beraat kararı verildi. Mahkeme heyeti beraat eden sanıkların tazminat hakkının bulunduğunu da kararına ekledi.
Almanya’da 1999’da kurulan Deniz Feneri derneğinin 2002-2007 yılları arasında 41 milyon 423 bin 158 avro bağış topladığı biliniyor. Bankalardan çekilen yüksek miktarların emniyete bildirilmesi sonucu kara para aklandığı şüphesiyle savcılık harekete geçmiş ve şüpheliler hakkında dava açmıştı. Almanya'daki Deniz Feneri davasına bakan hakim Jochen Müller, "Hayatımda gördüğüm bütün olayları aşan, inanılmaz bir yolsuzluk" demişti. Uzantıların Türkiye'de olduğunu iddia eden Alman yargısı dosyayı Türkiye'ye göndermiş ancak AKP'nin hamleleriyle sanıklar birer birer 'aklanmıştı'.
Türkiye'de Deniz Feneri yolsuzluğu soruşturmasını yürüten Ankara Cumhuriyet Savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz, aralarında Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Karaman ile RTÜK eski Akman’ın da bulunduğu şüphelileri gözaltına almıştı. Dernek paralarının AKP’ye aktarıldığı iddialarının da gündeme geldiği soruşturmada, Akman ve Karaman 'örgüt kurmak ve nitelikli dolandırıcılık' suçundan tutuklanınca, savcılar görevden alınmış, şüphelilerin şikayeti üzerine HSYK üç savcı hakkında soruşturma başlatmıştı. Sanıklardan önce savcıların yargılandığı soruşturmayı devralan savcılar Harun Kodalak, Veli Dalgalı ve Hakan Pektaş ise, şüpheliler hakkında örgüt ve dolandırıcılık suçundan takipsizlik kararı vererek, daha basit suçlar olan 'özel belgede sahtecilik' ve 'güveni kötüye kullanma' suçundan dava açmıştı.
İddianameyi kabul eden Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti, dosyayı esastan değerlendirmeye almıştı. Suçlama konusu eylemlere ilişkin yargılama yerinin İstanbul olduğuna kanaat getiren mahkeme, 'yetkisizlik' kararı ile dava dosyasının görevli ve yetkili İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine hükmetmişti.
Savcı İbrahim Kayapınar, yedi yıl süren yargılamanın sonunda esas hakkındaki mütalaasını Şubat ayında açıklamıştı. Savcı, Zekeriya Karaman ile Zahid Akman’ın da aralarında olduğu 16 sanığın beraatini istemişti. Savcı, dava kapsamında Almanya’da beş yıl tutuklu kalan dernek yöneticisi Mehmet Gürhan’ın tutuklu bulunduğu sırada gönderdiği vekaletname imzasının noter huzurunda resmi vekaletnameye sahte olarak dönüştürülmesi nedeniyle, eşi Nurgül Gülhan’ın da bu eyleme iştirak ettiği gerekçesiyle cezalandırılmasını talep etmişti.