A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Sürrealizmin doğuşu xx. yüzyılda mı yoksa xvı. yüzyılda mı gerçekleşti ?

Kategori Kategori: Unutulmayan Yapıtlar | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: Onur Ayangil | 13 Nisan 2015 13:50:40

Rönesans, 15 yüzyıllık aradan sonra sanatın bir kez daha insana yönelmesinin simgesidir. Helenler insanı kutsamış, onun anatomik gizemlerinin üstünü açmaya yönelmişti. Zira tanrıları insan görünümündeydi. Helenlerin ardından gelen dönemlerde, hıristiyan dininin hizmetine giren resim sanatı, dinin gereği zorunlu olarak ülküselleşti. Aradan yaklaşık 1500 yıl geçtikten sonra, ancak rönesansla beraber, kusursuz insan betimlemek yeniden amaç edinildi.

Zira artık, ortaçağ karanlığından kurtulup, hümanizm ışığına kavuşmanın coşkusuyla dopdoludur Avrupa. Ortaçağ dinselliğinin etkisiyle ülküselliğin kurbanı olan insan figürü, bu dönemde, Michelangelo, Da Vinci ve Rafaello’nun yapıtlarında gördüğünüz gibi, anatomik bir realizm ve mükemmellik içinde betimlendi.

Ama bu arada bir Flaman ressam, Hieronymus Bosch, Rönesans’ın yukarıda belirtilen özelliğine kafa tutarcasına, insanın balık, domuz, böcek gibi hayvansı biçimlere dönüştüğü resimler yapmıştır.

Sanatçının ilk yapıtlarından olan Cana Düğünü, İsa’nın Haça Gerilmesi, Ecce Homo, Hokkabaz ve Ölümcül Günah da bile alaya, taşlamaya, aşırı ve garipsi detaylara rastlamaktayız.

Daha sonraki dinsel ve mistik esinli yapıtlarında delilik temasının onda bir saplantı haline geldiğini görüyoruz. Şeytan betimlemeleriyle dolu olan bu resimlerinde, kötülüğün sözümona utkusu, karabasan görüntüleri eşliğinde anlatılır.

Evrende egemenliğin kötülükte olduğu temasını işleyen yapıtlarına örnek olarak, Dünya Nimetleri Bahçesi ve Aziz Antonius’un Günaha İtilmesi triptiklerini(*) gösterebiliriz. Yapıtlarının hemen hemen tümünde, evreni oluşturduğuna inandığı zehirli bitkiler ve yemişlerle, insanları öldüren böcek ve hayvanlara ve her yönden çıkagelen alaycı bir iblis kalabalığına rastlarız.

Bosch’un sanatındaki en önemli yan onun bu fantastik düşünce ve düş dünyasıdır. O dönem koşulları içinde ele alındığında, sanatçı için, zaman kayması ile 400 yıl ileri bir tarihten o güne geri sıçramış bir sürrealist nitelemesi rahatlıkla yapılabilir. Bosch, ardılı Flaman ressam Brueghel’i etkilediği gibi, bence, bilinçaltının betimlenmesi bulgusu ile XX. Yüzyılda sürrealizmin oluşmasına da önemli ölçüde esin kaynağı olmuştur.

Gelin sanatçının kısa biografisine bir göz atalım. Gerçek adı Jheronimus Van Aken olup, tahminen 1450 yılında doğmuştur.

Yaşamı üzerine çok az şey bilinmektedir. Ressam olduğu söylenen dedesinin beş çocuğundan dördü de ressamdır. Sanatçı 13 yaşındayken köyünün büyük bir yangında tümüyle kül olduğuna tanık olmuştur. Bir olasılık, yapıtlarına egemen olan karamsarlık ve korkunun, çocuk yaşlarında yaşadığı bu felaketin bilinçaltında oluşturduğu olumsuz imgelerden kaynaklandığıdır. Sanatçı 66 yaşında ölmüştür.



Bosch’u daha iyi anlayabilmek için onun Dünya Nimetleri Bahçesi adlı triptiğini inceleyeceğiz. Triptiğin toptan boyutları 220 X 389 cm. olup, orta panel 220 X 220 cm. ölçüsünde bir karedir. Triptik yağlıboya ile gerçekleştirilmiştir. Yan paneller kitap kapağı gibi, orta panelin üzerine katlanmaktadır. Yan panellerin katlandığı durumda ortaya çıkan dış resim, grizay(**) tekniğinde yeşil ve gri renklerle boyanmış olup, yaradılış evresindeki dünyayı betimlemektedir.



Sol üstte asık suratlı küçük bir Tanrı figürü yer almaktadır. Bosch bağdaş kurarak oturan Tanrı’yı, dizleri üstünde duran İncil ile, tembel bir şekilde yaradılışı izlerken betimlemiş. Dünya kristal bir küre içinde tasarlanmış. Kompozisyondaki tek insan figürü, insansı betimlenen Tanrı ; gerisi bitkiler, doğanın engebeliği, garip şekiller ve bulutlardan oluşmakta.

Triptiğin dış yüzündeki bu ıssızlığa karşın, kanatlar açıldığında, cenneti, yaşamın sürdüğü dünyayı ve cehennemi betimleyen diğer üç panelin de insansı, hayvansı yaratıklar, yemişler, bitkiler ve garip şekillerle dolu olduğunu görüyoruz. Gelin şimdi triptiğin esas iç yüzünü daha ayrıntılı izleyelim.




SOL PANEL- Bu panelde Bosch, cennet bahçesinde Tanrı’nın Adem’e Havva’yı sunuşunu betimlemiş. Adem derin uykusundan uyandığında karşısında Havva’yı bileğinden tutan Tanrı’yı görür. Tanrının sağ eli kutsamak istercesine yukarı kalkmıştır.

Havva bakışlarını Adem’in gözlerinden kaçırmaya çalışmakta. Adem’in bakışlarındaysa şaşkınlık okunmaktadır.

Şaşkınlık hem Tanrı’yla karşılaşmasından, hem de, kendine benzer başka bir yaratığı, bir dişiyi görmesinden ve bu dişinin içinde uyandırdığı kıpırtılardan kaynaklanmaktadır.



Kompozisyonun geri kalanında, bir çok kulübemsi nesnelere rastlamaktayız. Havva’nın gerisinde bereketi simgeleyen tavşanlar ve değişik türde hayvanlar yer almakta.

Yaşam çeşmesini simgeleyen su dolu bir çukurdan, bir kısmı gerçek, bir kısmı düşsel kuşlar ve kuşa benzeyen yaratıklar çıkmakta. İnsan gibi elleri olan, ördek kafalı bir balık ta elinde bir kitapla sudan çıkmış uçmaya hazırlanıyor.

Bu esnada sol tarafta bir kedi ağzındaki küçük yaratıkla sakin sakin yürümekte. Biraz geride, sağda, yılanın biri bir ağacın gövdesine dolanmakta. Unutmayalım ki yılan erkeklik organını simgelemektedir.

Peki anlatılagelen tüm bu düşsel yaratıklar sizce, 400 yıl sonra filizlenecek olan sürrealist akıma ait imgelerin daha o günden, Bosch sayesinde, tuale yansıtılmış olduğunu düşündürmüyor mu ?

ORTA PANEL- Bu kompozisyonda yeryüzünü simgeleyen bir bahçe betimlenmektedir. Cenneti betimleyen sol panelle bu panelin ufuk çizgisi bir birinin devamıdır. Yani dünya cennetle aynı ufku paylaşmaktadır. Diğer bir deyimle cennet bu dünyanın ta kendisidir.

Bahçede erkekli kadınlı gerçek ve fantastik çıplak figürler, değişik hayvan, yemiş ve bitkiler görmekteyiz. Erkekler kadınlarla birlikte çayırda ya da suyun içinde, ilk bakışta her gün gördüklerimize benzer hayvanlarla oynaşmakta.

Geride su kabına benzer metalden mavi bir nesne bir havuzdan yükselmekte . Kabın dairesel penceresinden, eşinin genital organlarını okşayan bir adam görülüyor.



Resimde hem kara ırktan hem de beyaz ırktan insanlar var. Ön planda çok kollu, çok bacaklı, baykuş kafalı fantastik bir yaratık görüyoruz.



Dairesel bir havuzun içinde kiminin başına tavus kuşu, kimininkine başka türden kuş konmuş kadınlar, havuz çevresinde atlar, eşekler, develer ve fantastik hayvanlara binmiş, geçit töreni yapan tipleri izliyorlar.

Bu tipler ellerinde tutup coşkuyla gösterdikleri frenk üzümü, kiraz, üzüm gibi yemişleri, balıkları ve sepette taşıdıkları dişileri dünya nimetleri olarak kutsamakta ve yüceltmektedir.

Geri planda, ufuk çizgisinin üstünde uçuşan yaratıklar ise, yukarıdaki ile aşağıdaki dünya arasında bağlantı kurmayı amaçlıyor.

Kompozisyonda ne bir çocuk ne de yaşlı bir kişi var. Var olan salt gençliğin coşkusu, eğlence ve erotizm.


SAĞ PANEL- Kompozisyon cehennemi betimlemekte. Resmin tonu sol ve orta panelle zıtlık oluşturuyor. Diğer panellerin sıcaklığı ve çekiciliği bu panelde yok. Geri planda yanan kentler görüyoruz. Orta planda savaş, işkence hücreleri, izbe han odaları ve iblisler yer almakta. Ön plana ise, insan etiyle beslenen garip yaratıklar egemen. Çıplak vücutlarda, artık, önceki panellerde rastladığımız erotizmden eser yok. Bunlar acı çeken zavallı insanlar. Kimi kusuyor, kimi dışkısını yapıyor, bazısı ise bir harpa ya da lavtaya çivilenmiş günahlarının bedelini ödüyor. Resmin odağında AĞAÇ-ADAM var.



Ağaç-Adam iki çürük ağaç gövdesini ayak gibi kullanan ve kırık yumurta kabuğundan oluşan mağara benzeri gövdeye sahip, insan kafalı bir yaratıktır. Ağaçtan ayaklar altlarındaki deniz teknelerine basmaktadır. Pişmanlık dolu bakışlara sahip ağaç- adamın yüzünün, aslında sanatçının yüzünü yansıttığını savlayanlar vardır.



Sağ önde taht benzeri yüksek ayaklı bir oturak iskemlesine kurulmuş Cehennem Zebanisi’ni görüyoruz. Zebani insan vücuduna sahip olmasına karşın, kuş kafalı bir canavar.



Dışkısını, oturduğu oturak iskemlesinin deliğinden aşağıdaki çukura yapıyor.Sol tarafta tavşan kafalı bir iblisin arkasında, cezalandırılmayı bekleyen aşağılık insanlar görülmekte. Sonuç olarak, gerek kompozisyonu düşünme ve tasarlama mekaniği bakımından, gerek kompozisyonu oluşturan ögelerin anlatım şekli ve tekniği yönünden Bosch günümüzde sürrealist diye tanımlayabileceğimiz bir stile sahipti. Bu nedenle de onu rahatlıkla sürrealistlerin atası olarak niteleyebiliriz.

Günümüz sürrealistleriyle Bosch’un karşılaştırmasını daha iyi yapabilmeniz için, size sanatçının Yeryüzü Nimetleri Bahçesi triptiği Cehennem panelinden Ağaç-Adam detayı ile, Fransız sürrealist ressamlar René Magritte ve  Yves Tanguy ile İspanyol sürrealist ressam Salvador Dali’nin birer yapıtını bir arada sunuyorum. Kıyaslamanız için.



Sağlıcakla kalın, renkli günler yaşayın.

(*) Triptik, birbirine menteşeyle bağlı 3 panelden oluşan ve kitap gibi açılıp kapanabilen resim
(**) Grizay, doygunluğu çok düşük olan, griye yakın renklerle yapılmış resim.


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

sabahattin sen { 13 Nisan 2015 17:16:59 }
Ben her zaman Bosch'un sürrealizmin babasi oldugunu savunmusumdur.
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap

Türkiye destekli Suriyeli savaşçılar Nijer'de ne yapıyor?
GÜNEŞE YOLCULUK
Cumhurbaşkanlığı seçimini reformcu Pezeşkiyan kazandı.
EKŞİ, "ERİK" TADINDA
BİR TUR DAHA

Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı
Tayland esrarı yeniden yasaklıyor.
İstanbul kirada Avrupa’nın lideri
Türkiye AB’nin 6 milyar Euro mülteci yardımını nasıl harcadı, AB Sayıştayı’nın eleştirileri neler?
Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK

Dünyanın ekolojik kaynakları haftaya tükeniyor.
Ormanlara yasal haklar verilebilir mi, tüzel kişiliği olan ormanlar var mı?
'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

Kırık Camlar Teorisi
Dünyanın en eski şarabı 2000 yıllık Roma mezarında bulundu
Otizmin arkasından Neandertaller çıktı.
Beynimiz uykuda geleceği tahmin etmeye çalışıyor.
Bilim insanı Matthieu Juncker ekosistemi gözlemlemek için ıssız adada 8 ay tek başına kalacak.

Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor
Haberleri takip etmeyenlerin sayısı artıyor…
İstanbulluların %44'ü kıt kanaat geçiniyor

"RAHATI KAÇAN" ADAM
GÜZİN'LE
GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR

DEVENİN BOYNU
Çarpık Eğitim
Ziyafet
Kim Aptal, Kim Akıllı
SİVAS

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git