|
|
AKP, Berkin Elvan’ı Neden Hedef Alıyor?Kategori: Söyleşi | 0 Yorum | 03 Nisan 2015 11:30:07 DHKC militanlarının Çağlayan Adliyesi’nde gerçekleştirdiği rehine eylemi ve düzenlenen operasyon Türkiye gündeminin ilk sırasını işgal etti. Herkes konuyu anlamaya çalışırken bir polis karakoluna düzenlenen silahlı saldırı haberi tartışmaları alevlendirdi. Bu konuyu Siyaset Bilimi ve İletişim Uzmanı Sayın Tayfun Şahin’e sorduk. Her sorunun ve cevabın dikkatle okunması gereken bir röportaj olduğunu düşünüyoruz. İşte önemli açıklamaların yer aldığı o röportaj:
Sayın Şahin, Çağlayan Adliyesi’nde DHKC militanları tarafından gerçekleştirilen rehine eylemi ve ardından yaşanan ölümler gündemin ilk maddesi haline geldi. Hemen her gazetede onlarca köşe yazısı yazıldı. Olayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Neler olup bitiyor? En kestirme yoldan söylersek hükümet ve yandaş medya kendi çıkarları için her olayı kullanabileceklerinin dersini veriyor. Birbiriyle doğrudan ilgisi olmayan eylemleri ve yapıları iç içe sokarak yeni bir algı operasyonu düzenleniyor. Çağlayan Adliyesi’nde yaşanan olayları Gezi Parkı’na, Haziran Direnişi’ne, Berkin Elvan’ın öldürülmesine ve 13 yıldır devam eden hukuksuzluklara perde yapmaya çalışan bir iktidar blogu var. Dikkat ederseniz AKP’nin ve yandaşlarının dili alabildiğine ötekileştirici ve mahkûm edici… Bu anlamda tarafsız bir tartışmadan ziyade geniş kitlelere karşı yürütülen bir operasyondan bahsedebiliriz. Ancak silahlı bir eylem, konuyla doğrudan ilgisi olmayan bir Savcı’nın öldürülmesi, eylemcilerin Berkin Elvan adına bunu yapması AKP’ye ve yandaşlara bu fırsatı vermiyor mu? Aslına bakarsanız AKP açısından asıl mesele sadece Çağlayan ya da Berkin Elvan değil. Bu olaylar AKP’nin 13 yıldır kitlelere dayattığı “büyük hikâyenin” güncel alt başlıkları. AKP, 13 yıldır terör kavramını tamamen kendine göre tanımladı. AKP, kurulu düzene topyekûn bir alternatif olma iddiasında olduğu için sistemin tüm kabullerini tersine çevirmesi gerektiğini biliyordu. Bu anlamda askeri merkeze alan bir operasyonla Ergenekon Terör Örgütü diye bir canavar yarattı. Bu sayede AKP, sistemin tüm sorunlarını aynı çuvala koyma ve “Yeni Türkiye’yi” oluşturma şansına sahip oldu. Yeni düzen kurma arzusu sebebiyle PKK da terör örgütü olarak değil siyasi bir taraf olarak konumlandırıldı. AKP’nin bu hamlesi kendi siyaseti açısından doğruydu zira terörist PKK söylemi de “eski Türkiye’nin bir gerçeğiydi”. Böylece sistemin tüm doğrularını ve yanlışlarını ters yüz etmeye, sisteme topyekûn alternatif olmaya başladı. Bu açıdan baktığınızda etnikçilik yapan PKK değil ama sınıf mücadelesi veren çok daha küçük örgütler şeytanlaştırılmalıydı. AKP de bunu yaptı. Bu yüzden Çağlayan Adliyesi’nde yaşanan olayları ve Berkin Elvan’ın merkeze oturtulmasını günlük bir politik manevra olarak değerlendiremeyiz. Konuyu AKP’nin büyük hikâyesinde yerli yerine koyarsak sonuca ulaşabiliriz. Bu durumda Berkin Elvan neden önemli AKP için? Berkin Elvan, AKP’nin büyük hikâyesinde nereye oturuyor? Berkin Elvan, AKP’nin tüm hikâyesinin merkezinde. Çünkü Berkin, AKP’nin iddia ettiği “Yeni Türkiye’nin” önündeki en büyük engellerden biri. Berkin, AKP için yıkılması gereken bir kale. Tıpkı Kabataş yalanı gibi, camilerde içki içtiler demek gibi çok kritik bir noktada. AKP, Kabataş Yalanı’nı laf olsun diye ortaya atmadı. Bu anlamda Kabataş Yalanı’nı fantezi dünyası gelişmiş bir kadının yalanları diye okuyamayız. AKP ve Erdoğan, Kabataş üzerinden hem kendi kimliğini ve ideolojisini hem de kendisine karşı olanların kimliğini ve ideolojini tanımladı. Yalanın her unsurunda siyasi bir hat, semboller üzerinden inşa edildi. Olayın kahramanı olarak sunulan kişi bir kadın, aynı zamanda türbanlı, aynı zamanda bir anne! Tüm bu sembolleri AKP’nin ideolojisinde yerli yerine oturtursanız “Yeni Türkiye’nin” ideolojisini ve söylemini de görürsünüz. Yani AKP, kendini aile üzerinden, din ve ahlak üzerinden tanımlamış oluyor. Bir de ötekiler olarak tanımladıklarına bakalım. Kim onlar? Erkekler. Elleri eldivenli. Üstleri çıplak. Savunmasız bir kadını dövüyorlar. Küçücük bir bebeğe saldırıyorlar. Üstüne üstlük bir de toplu halde baygın bir kadının üzerine idrarlarını yapıyorlar! Tanımlanan kişiler aslında AKP’nin “Eski Türkiye” dediği şey. AKP’nin mücadele ettiğini iddia ettiği yapı... Berkin Elvan’sa AKP’nin “Eski Türkiye” söyleminin en meşru ve masum hali. Bu yüzden Berkin Elvan’dan ölesiye nefret ediyorlar. Berkin’i yenerlerse kendi tasarladıkları Türkiye’nin önündeki son kaleyi de yıkacaklarını düşünüyorlar. Çünkü Berkin; masumiyetin, meşru müdafaanın ama daha önemlisi AKP’nin üstünü örtmeye çalıştığı baskıcı düzenin deşifresi demek. AKP; 14 yaşında bir çocuktan, ekmek almaya giderken öldürülen bir çocuktan “terörist” yaratarak kendi ütopyasına ulaşmak istiyor. Çünkü Berkin Elvan, çocuk olarak kalırsa, ekmek almaya giden bir yavru olursa AKP ve politikaları tartışılmaya başlar. Çocuk katili olan, çocuk katili polisleri koruyan, ceberut devleti yaratan bir partiye dönüşür AKP. Böylece Kabataş’ta düşman olarak tanımladığı ve eski Türkiye olarak yaftaladığı üstü çıplak, elleri eldivenli adamlara dönüşür. Bu yüzden Berkin Elvan hedefte. Bu yüzden AKP, her ne olursa olsun Berkin Elvan’ın çocukluğunu ve masumiyetini elinden almak istiyor. Muhalefet Partileri’nin yaptıkları açıklamaları nasıl değerlendirmek lazım? AKP bu konuda da bize yeterince bilgi veriyor. AKP ve yandaşı olan medya mensupları konuyu terörist(!) Berkin ve onun destekçisi olan terör örgütü ve onlara tavır almayan muhalefet boyutundan tartışmak istiyor. Bir bakıma AKP, hangi sahada mücadele etmek istediğini ve oyunun kurallarını da kendi yazarak başlıyor mücadeleye. Yani AKP diyor ki, “Berkin için üzülüyorsan Savcı’nın çocukları için üzülemezsin! Berkin Elvan’ın ekmek almaya gittiğini düşünüyorsan Savcı’nın öldürülmesine tarafsın! Berkin Elvan’ın katillerinin hala bulunmamış olmasını sorun edersen kaostan yanasın!” Temel tavrı böyle okumaya başlarsanız o zaman muhalefet partilerinin terör eylemini kınaması, taziyeye gitmesi ve benzeri insani tavırları görünmez olur. AKP tek taraflı bir operasyon yürütür ve yarınlarda ortaya çıkabilecek meşru protestoları da şimdiden mahkûm etmiş olur. Öyleyse muhalefet unsurları AKP’nin asıl amacını yani semboller üzerinden mevcut sistemi yıkma ve yerine kendi otoriter sistemini kurma amacını görmek ve buna göre tavır almak zorunda. Bunu yapamazlarsa AKP’nin ötekileştirici dili sebebiyle çok ama çok meşru bir tavır olan Berkin Elvan’ın masumiyetinden yana olma durumu tersine döner. AKP, seçimler öncesinde mücadeleci kitlelere bir büyük darbe daha indirmiş olur. Peki, MİT’in bu saldırıları düzenletmiş olabileceği, AKP’nin bu tip olaylardan fayda sağladığı görüşlerine ne demeli? Olasılık olarak istihbarat örgütlerinin böyle yönlendirmeler ya da operasyonlar yapma imkân ve kabiliyeti vardır. Yani Çağlayan Adliyesi baskınının her aşamasında bir ya da birden fazla istihbarat birimi etkili olmuş olabilir. Ancak bu noktada konuyu buradan ele almak olayı magazinleştirmek ve AKP’nin söylemine hizmet etmek dışında bir işe yaramaz. Eğer elinizde delil yoksa entelektüel bir tez olarak konunun istihbarat bağlantısından söz edebilirsiniz ama bütün tahkimatınızı ve tezinizi istihbarat bağlantısı üzerine kuramazsınız. MİT’in ya da başka bir örgütün dahli olsa da olmasa da ortada bir gerçek var. Hayat bu anlamda durağan değil. Yeni bir durum, yeni pozisyonlar var. Öyleyse istihbarat örgütlerinin etkisi üzerine söz söylemenin bir faydası yok. Bu olay yeni bir durum yarattıysa herkes kendi politik duruşuna göre yeni bir şey söylemek ve yapmak durumunda. İstihbarat bağlantısı olsa da olmasa da AKP ısrarla Berkin=Terörist denklemi kuruyor. İstihbarat bağlantısı olsa da olmasa da Başbakan “Kim olursa olsun, ne niyetle olursa olsun, sokağa izinsiz şekilde çıkarak ülke güvenliğini tehdit edene karşı müsamaha gösterilmeyecektir.” diyor. Yani taşlar yerinden oynamış, herkes yeni bir aşamaya geçmiş. Bu durumda konuyu magazin boyutundan çıkarmak ve mevcut duruma göre gerçekçi hamleler yapmak konunun istihbarat örgütleri boyutundan çok daha gerçekçi olur.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|