|
|
Engellere takılmakKategori: Söyleşi | 1 Yorum | Yazan: Pınar Özkan | 28 Aralık 2014 01:30:41 “İşte burada önünde iki yol var. Ya çevrendekiler ile birlikte sen de kendine acıyacaksın ve sürekli çevrendekilerin yardımları ile dram haline gelen bir yaşantın olacak. Ya da bundan sonra ben böyleyim deyip atacaksın kendini hayatın ortasına, çevrendekileri de şaşırtarak. Bağımsızca kendi ayaklarının üzerinde duracaksın. Ben ikinci yolu tercih ettim.”
Ülkemizde 8 milyon engelli insan yaşıyor. Engellere takılan 8 milyon... Birkaç hafta önce 3 Aralık engelliler gününde verilen mesaj şuydu: “Unutma her insan bir engelli adayıdır” Ben sorularımı Figen Gürsu Yıldırım'a yönelttim gelin ondan öğrenelim... Senin hikayeni senden dinleyebilir miyiz? Tabi, 1994 yılında uçak kazası geçirdim ben, omuriliğim hasar gördüğünden dolayı 20 senedir omurilik felçlisi olarak hayata devam ediyorum. Yürüme kabiliyetini ilk kaybettiğin zaman neler hissettin, örneğin ilk tekerlekli sandalyeye oturduğun andaki duygularını paylaşmak ister misin bizimle? Şükretmeyi öğreniyorsun her şeyden önce. Yeni gitmiştim Londra’ya. Henüz havalı yatakta kıpırdamadan yatıyorum. Ama yattığım yerden tedavi gördüğüm iyileştirme merkezinin bahçesi görünüyordu. Orada, tekerlekli sandalyelerde oturmuş sohbet eden bir grup insanın tavırlarındaki rahatlık gözüme çarptı. Ve o bahçeye ben de böyle bir tekerlekli sandalye ile çıkabilecek miyim diye dua ettim. Hiç aklınıza gelir mi böyle bir şey için dua etmek. Ama işte hayatta her şey oluyor, ayak uydurmak gerek… Her zaman söylerim, benim bu kazadaki en büyük şansım, tedavi sürecimi Londra’da tamamlamak oldu. Kaza sonrası Avrupa’nın bir çok ülkesine gittim kısa süreli tedaviler amaçlı. Ama İngiltere bu konuda bence en iyisi. Çünkü çok katılar, acıma duygusunu tamamen kaldırmışlar ki, bunun senin kendi ayaklarının üzerinde durmak için uygulanabilecek en iyi yöntem olduğunu anlıyorsun sonradan. Ben bir sene sonra Londra’dan döndüğümde her işimi kendim çözebilecek seviyeye gelmiştim. Zaten amaç senin bağımsız, özgürce, kimseden destek almadan hayata yeniden katılmanı sağlamak. Kaza geçirdikten sonra yaşantında nasıl değişimler oldu, ailenin ve çevrenin tepkisi ne oldu? Aslında bu konuda da işin en zor kısmı bana düşüyordu. Öncelikle kendin durumunu kabullenmek zorundasın. “ Neden ben? “ sorusunu derhal kafandan atıp kendinle barışman gerekiyor. Sen kendine acırsan, çevren de öyle davranacaktır ki, bence bu hiç olmaması gereken bir durum. Elbette kolay değil bunları yapmak, düşünsene 24 yaşında çok hareketli bir yaşantın var, yoğun bir şekilde çalışıyorsun ve birden bire birkaç saniyede hayatın değişiyor. İşte burada önünde iki yol var. Ya çevrendekiler ile birlikte sen de kendine acıyacaksın ve sürekli çevrendekilerin yardımları ile dram haline gelen bir yaşantın olacak. Ya da bundan sonra ben böyleyim deyip atacaksın kendini hayatın ortasına, çevrendekileri de şaşırtarak. Bağımsızca kendi ayaklarının üzerinde duracaksın. Ben ikinci yolu tercih ettim. Çevremdekiler de çok destek oldular tabi ki, yanıma acıma duygusu ile yaklaşan herkesten uzaklaştım öncelikle. 20 sene oldu, şu anda öyle bir çizgi çizmişim ki çevreme karşı, inan herkes benden bir şeyler bekliyor…. Türkiye de engelli olmak nedir? bu konuda düşüncelerini söyler misin? İşte şimdi ülkemizde kanayan en büyük yaralardan birine parmak bastın, Türkiye’de engelli olmak gerçekten çok büyük sorun. En önemlisi çevre şartları bizlere uygun değil. Yollarımız tekerlekli sandalyeye müsait değil. Her gün ayrı bir mücadele içindeyiz sokağa çıktığımız zaman. Diğer engel grupları için de geçerli aynı şartlar. Görme engelliler için hazırlanmış bir şeridin sonuna direk koyan bir milletiz biz. İşitme engellilere gelince, kamu kurumlarının çoğunda işaret dili kullanılmıyor. Bu çok kapsamlı bir konu. Başlı başına bir röportaj konusu diyebilirim. Ama kısaca şunu söyleyebilirim ki Türkiye’de engelli olmak, hele bir de bazı toplumlarda engelli kadın olmak çok zor. Çünkü bizim ülkemizde engelli bireye nasıl yaklaşılır ve ayrımcılık yapmadan nasıl iletişime geçilir bilinci maalesef yok. Hala engelli bir vatandaşın bir spor yapması ya da evlenmesini ana haber bültenine taşıyabiliyoruz. Yani ayrımcılık ne yazık ki son noktada. Engellilerin eğitim ve işe yerleştirilmeleri konusunda neler diyebilirsin? Özel eğitim ya da kaynaştırılmış eğitim. Her ikisi de mevcut yasalarımızda. Okul öncesinde zorunlu olarak başlatılıyor engelli öğrencilerimiz de. Ama bir sorunumuz var ki, yasalarımız uygulama kısmına geçince sorunlarla karşılaşıyoruz. Engelli öğrencilerin özel eğitim kurumlarında aldıkları eğitim ne yazık ki yeterli değil. Özel eğitime ihtiyacı olmayan gruplar da ise fiziki şartlar yüzünden okuyamıyor çocuklar. Eğitim kurumlarının büyük bir çoğunluğu, bedensel engellilerin kullanımına uygun değil. Ya merdivenler var, ya tuvaletler müsait değil. Ya da eğitimcilerden kaynaklanan sorunlar var. Engelli olduğu için, okul müdürü tarafından okula alınmayan öğrenciler var. Kısacası engellilerin çoğu eğitimini tamamlayamıyor ülkemizde. İstihdam konusuna gelince, o da ayrı bir yara. İş yerlerinin uygun olmaması, işverenlerin gerekli verimi alamayacağına inandığından ötürü, engelli personele yer vermek istememesi, bu konuda yeterli denetimlerin yapılmaması gibi sebeplerden dolayı engellilerin istihdamı büyük sorun haline gelmekte. Kendi kurumlarında yeterli kadroyu açmayan devlet, özel sektöre nasıl baskı uygulayabilir ki? Derneklerin yaklaşımını nasıl buluyorsun? Sence engellileri iyi bir şekilde temsil edebiliyorlar mı? Gerçekten engelliler için çalışan dernekler var tabi. Ama inan bana çok az. Bir çoğunun engellinin sırtından rant sağladığına inanıyorum. Her gün birileri engelli dernekleri için para topluyorlar sokaklarda. Kimisi gariban görünümlü, kimi de çok şık. İnsanların acıma duygusunu kullanarak yapıyorlar bunu. Devletin sağladığı sağlık olanaklarının arttığı söyleniyor, ne dersin? Kocaman bir aldatmaca. Her geçen gün daha eksiliyor verilen hizmetler. Devletin ödediği tekerlekli sandalye fiyatını örnek vereyim sana. 250 lira. Bu rakama satılan sandalyeleri artık sağlık ocakları bile kullanmıyor. Diğer engel gruplarındaki bireylerin kullandıkları cihazlar da aynı şekilde. Son olarak senden tüm engellilere ve ailelerine bir mesaj vermeni isteyebilir miyim? Ailelerden çocuklarından utanmamalarını istiyorum. Evlerinde saklamasınlar . Bazı aileler çocuklarının durumunu asla kabul etmiyorlar. Bu biraz da ailenin, kültürel ve ekonomik yapısına da bağlı elbette. Çocuğu ile birlikte dışarı çıkmamak için, tedaviye götürmeyenler bile var. Benim onlardan ricam, çocuklarının engelleri hakkında geniş bilgiye sahip olsunlar. Tedavi ekipleri ve bu konudaki uzmanlaşmış diğer ekipler ile iletişime geçsinler. Bu onların çocukları ile daha iyi bir iletişim kurmasını sağlayacaktır. Sevgili anne ve babalar; lütfen çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin. Çocuğunuzdan utanmayın, sokağa çıkmasını sağlayın. Engelsiz arkadaşları ile oyun oynamasına, arkadaşlıklar kurmasına yardımcı olun. Yapabileceği hareketleri siz yapmayın, yavaş da olsa onun yapmasını sağlamak için yardımcı olun yalnızca. Engelli arkadaşlarıma gelince, lütfen bağımsızlığınızı ilan edin. Kimseden yardım istemeden tek başınıza ayakta durabilmek için elinizden geleni yapın. Ve istedikten sonra neleri başarabileceğinizi çevrenize ispatlayın… Teşekkürler Figen, bu güzel paylaşımın ve değerli mesajın için...
YorumlarEnes
{ 24 Mart 2021 06:06:09 }
Pınar hanım neden artık yazmıyor acaba?
Diğer Sayfalar: 1. Harika bir kalemi var ve kabin memuru olarak yaşadıklarını daha fazla dinlemek istiyorum. Kendisine mail atacaktım ama bu site de belirtilen mail kullanılmıyor. Sosyal medya da kullanmıyor anladığım kadarıyla. Bilen arkadaşlar yardımcı olabilirlerse çok sevinirim.
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|