UNICEF'in Türkiye'de aile içi şiddet raporuna göre, en çok şiddete maruz kalan 18 yaş altı kız çocukları oldu. En çok şiddet uygulayanlar koca ve erkek arkadaşlarken, şiddet karşısında polis "arabulucu" görevini üstlendi. UNICEF’in “Şiddeti İzleme ve Göstergeleri Kılavuzu” isimli kitabında yer alan Türkiye ’ye ilişkin veriler, çocuk ve kadınların maruz kaldığı şiddetin boyutunu gözler önüne serdi.
Nurettin Kurt’un Hürriyet’teki haberine göre, Mart ayında Türkçeye çevirilen rapordaki verilere göre şiddete en fazla 18 yaşın altındaki kız çocukları maruz kalıyor; en çok şiddeti de koca ve erkek arkadaş uyguluyor. Raporda, aile içi şiddetin emniyet güçlerince yeterli soruşturulmadığı, herhangi bir şikâyette polisin arabulucu gibi davrandığı eleştirisi de yapıldı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı’na da iletilen rapordaki veriler özetle şöyle:
Şiddet mağduru kadın profili:
Yüzde 37 (18 yaş altı çocuk),
yüzde 26 (eş),
yüzde 10 (sevgili),
yüzde 8 (resmi nikâhlı olmayan eş),
yüzde 8 (hırsızlığa uğrayan kadın),
yüzde 3 (fuhuşa itilen kadın),
yüzde 3 (ilişkiyi reddeden kadın),
yüzde 3 (yaşlı ve hasta kadın),
yüzde 2 (akraba).
FAİLLER PROFİLİ:
üzde 39 (koca),
yüzde 19 (tanışılmamış erkek),
yüzde 14 (sevgili-arkadaş),
yüzde 11 (erkek kardeş),
yüzde 8 (baba),
yüzde 3 (erkek akraba),
yüzde 3 (kocanın ailesi),
yüzde 3 (kadının ailesi).
Türkiye’deki şiddet olaylarında polisin olayı kapattığı eleştirisine de yer verilen raporda şu tespitler yer alıyor:
“Kuruluşların gerçekleştirdiği araştırma, karakollara aile içi şiddet şikâyetinde bulunulduğunda, polis memurlarının şikâyetleri soruşturmadığı, ancak mağdurların eve dönmeleri ve şikâyetlerini geri almaları için arabuluculuk görevi üstlendiklerini göstermektedir. Bu bağlamda, polis memurları sorunu, ‘müdahale edemeyecekleri bir aile meselesi’ olarak görmektedir.”
“ Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), aile içi şiddetin esas olarak kadınları etkilediğine ve Türkiye’deki adli pasifliğin, aile içi şiddeti teşvik eden bir atmosfer yarattığı kanaatindedir. Hükümet tarafından son yıllarda yürütülen reformlara rağmen, geçmiş yıllarda mevcut davada tespit edildiği gibi adli sistemin genel pasifliği ve saldırganların cezadan muaf olması aile içi şiddeti çözmeye uygun adımın atılmasında gereken sorumluluğun alınmadığını göstermektedir.”