A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Tunus’ta laik cephenin zaferi

Kategori Kategori: Dünya | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Prof.Dr. Korkut Boratav | 09 Kasım 2014 06:06:57

Aralık 2010’da Tunus halkı, ekonominin yaklaşık üçte birini denetleyen üç klanın yönetimindeki yozlaşmış, komprador, baskıcı bir rejime karşı ayaklanarak “Arap Baharı”nı başlattı; Başkan Bin Ali’yi devirdi. 2013’ün ortalarına gelindiğinde aynı sömürü düzeni köktendinci bir klik tarafından yönetilmekteydi ve İslamcı bir faşizm Tunus toplumuna egemen olmak üzereydi.

Bir yıl içinde dengeler yeniden değişti. Ekim 2014’teki parlamento seçimlerini, “laik cephe” diyebileceğimiz, sermaye çevrelerinin de etkili olduğu yeni bir siyasi parti kazandı.

Hepsi Türkiye’yi de ilgilendiren gelişmelerdir. Son aşamayı sol yazarlar (örneğin Yakup Kepenek, Ergin Yıldızoğlu, Burak Başaranlar) değerlendirdi. Ben de Tunus’un son dört yılı üzerinde bildiklerimi özetlemek ve birkaç yorum eklemek istedim.



Müslüman Kardeşler hareketinin Tunus uzantısı olarak görülen Ennahda (veya Nahda) Partisi, Ekim 2011’deki Kurucu Meclis seçimlerinden birinci parti olarak çıktı. İki merkez partisinin desteğini sağlayarak Başbakanlığı üstlendi. Önceki dönemde Bin Ali rejimi ile içli-dışlı olan Fransa ve ABD, “ılımlı İslamcı” Ennahda’yı, halk ayaklanmasının özlemlerini frenleyecek seçenek olarak gördü ve desteklemeyi kararlaştırdı.

Ne var ki, Ennahda’nın ılımlı İslamcılığı, çok daha radikal bir programın sadece dış görüntüsü idi. Giderek açığa çıkan bir işbölümü söz konusu idi: Resmi parti (Ennahda), Anayasa görüşmelerine, kamu yönetimine hükmedecekti. Cihatçı köktendinciler ise “Tunus toplumunu yeniden İslâmîleştirme” işlevini üstlenecekti. “Devrimi Koruma Komiteleri” diye adlandırılan milis güçler, demokratik kitle örgütlerini yeniden biçimlendirmeye kalkıştı; film, resim, müzik, giyim-kuşam, eğitim, basın-yayın, ibadet alanlarında “İslâm’ın değerleriyle uzlaşmayan” sembollere, ürünlere, mekânlara, kişilere karşı ağır baskılar, giderek şiddet uyguladı.

Ne var ki, Burgiba döneminin laik mirasının kalıcı izleri vardı. Demokratik kitle örgütleri Bin Ali döneminde ayakta kalmıştı. Birleşik, güçlü, bağımsız niteliğini koruyabilmiş sendika hareketi (CGTT), İslamcı sızmaları frenledi; parçalama girişimini etkisiz bıraktı. Marksist ve Nasır’cı köklerden gelen sosyalist, ilerici akımlar canlandı; önemli bir bölümü bir “Halk Cephesi” içinde örgütlendi.

İslamcı faşizm, 2013’te direnme odaklarını kan dökerek çökertmeyi kararlaştırdı. Gericiliğe karşı mücadelenin ve Halk Cephesi’nin ön saflarında yer alan iki aydın, “dinden çıktığı için katli vacip olan” Şükrü Belaid Şubat’ta, Muhammed Brahmi ise Temmuz’da motosikletli katiller tarafından evlerinin önünde öldürüldü.

Cinayetlerin yaratacağı yılgınlık sonunda, Tunus İslamcı faşizme teslim olacak mıydı? İşte 2013’ün ikinci yarısındaki temel soru…



Yanıtı, Tunus halkı verdi. Cinayetler, teslimiyete yol açmadı. Tam aksine Belaid ve Brahmi’nin cenazeleri yüzbinlerin katıldığı direnme gösterilerine dönüştü. Aynı tarihlerde Mısır’da da milyonlar Müslüman Kardeşler ve Mursi aleyhine meydanlara akmaktaydı.

Mısır’da halk hareketi askeri darbe ile sonuçlandı. Tunus’ta ise, halk direnmesi sınıf örgütlerini harekete geçirdi ve işlevsel bir uzlaşmaya yol açtı. Sendikalar Konfederasyonu (UGTT) ile Ticaret, Sanayi ve Esnaf Odaları Birliği arasında “ulusal uzlaşma” görüşmeleri başladı. Oluşan öneriler, Ennahda’yı adım adım geri çekilmeye zorladı. Bu parti, başlangıçta Mısır’daki Anayasa görüşmelerinde Müslüman Kardeşler’in izlediği hegemonik yöntemi Tunus’ta tekrarlamaya girişmişti; vazgeçmek zorunda kaldı. Anayasa taslağı, İslamcı ve laik güçlerin uzlaşması sonunda oluşturuldu; Kurucu Meclis’te ezici bir çoğunluk (200 “evet”, 12 “hayır”  oyu) ile kabul edildi. 26 Ekim’deki parlamento seçimlerine bağımsız bir başbakanın yönetimi altında gidildi.

Kazananın değil, kaybedenin önem taşıdığı bir seçim söz konusu idi. Sonuçları izleyenler olmuştur; ben de hatırlatayım: Seçimleri, Müslüman Kardeşler (Ennahda) kaybetti. Üç yıl öncesine göre oy oranı (yüzde olarak) 37’den, 27,8’e; sandalye sayısı 89’dan 69’a indi.

Kazanan ise, yüzde 37,6 oy oranı ile Tunus Çağrısı (“Nidaa Tounes”) partisi oldu. Brahmi cinayeti ile eş-zamanlı, laiklik platformu üzerinde oluşturulan bir partidir. Yukarıda değindiğim “ulusal uzlaşma”nın bileşenlerinin, önemli sermaye gruplarının ve sendika temsilcilerinin desteğini alarak kurulmuş; Burgiba ve Bin Ali dönemlerinin bazı siyasetçilerine, kadrolarına kapısını açmıştır. Ennahda dışındaki partilerle koalisyon yapacağı anlaşılmaktadır.

Bunları ara farkla izleyen, üçüncü ve dördüncü partilere gelelim: Liberal UPL (oyların %4,1’i ile 16 sandalye) ve sosyalist Halk Cephesi (oyların %3,6’sı ve 14 sandalye)…



Tunus’taki gelişmeler Ortadoğu coğrafyası ve Türkiye için dersler içeriyor mu?

Bu soru, ister istemez yeni karşılaştırmaları akla getiriyor. Örneğin İslamcı faşizmin yükselişinin zirveye ulaştığı tarihleri Tunus ve Türkiye için karşılaştıralım. Bir yandan 2013 ortalarında cihatçı çetelerin siyasi cinayetleri ile sarsılan Tunus… Bir yandan da lider kadrosunun mafyatik özelliği (ses kayıtları sonunda) açığa çıkan, bu nedenle ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak zorunda olan, İslamcı programını da artık gizleme gereği duymayan AKP’nin Türkiye’si…

Tunus’ta başta sendikalar olmak üzere demokratik kitle örgütleri ile sermayeyi temsil eden örgütler, laiklik ortak paydası etrafında birleştiler ve siyasi İslam’ı yenilgiye uğrattılar. Türkiye’de ise, Gezi kalkışmasında zirveye ulaşan aydınlanmacı direnme, bu boyutta bir koalisyonu tetikleyemedi. Emek örgütleri parçalı, güçsüz, çoğu duyarsızdır. Sermaye çevreleri ise AKP ile teslimiyet veya işbirliği ilişkileri içindedir. İslamcı faşizme karşı, laiklik ortak paydası üzerinde sınıflar-arası bir ortaklık gündeme dahi gelmemiştir.

Tunus’ta iktidarı devralacak olan laik cephenin (Nidaa’nın) politikaları büyük olasılıkla sermaye çevreleri tarafından, neo-liberalizmin etkisi altında biçimlenmektedir ve İslamcı faşizmin ekonomik programlarına benzeyecektedir. Bu saptama, “değişen hiçbir şey yok” yargısını haklı çıkarır mı? Bana göre hayır! Aydınlanma dünyası ile bağları temelli kesilen bir ülkede gerici ideolojiler tarafından teslim alınmış emekçiler, yeni bir dünyaya açılan sınıfsal, politik mücadelelere yönelebilir mi?

Siyasi İslam’ın ve Müslüman Kardeşler’in, temsili demokrasinin oyun kuralları içinde (“seçim meydanında”) yenilebileceğini gösteren Tunus örneği bu nedenle önemlidir. Bu sürecin çeşitli öğelerini, aşamalarını, sorunlarını ayrıntılarıyla ve derinliğine öğrenmemiz yararlı olacaktır. İki ülkenin burjuvazileri ve emek örgütleri arasındaki farklılaşma nasıl açıklanabilir? Ülkelere özgü tarihsel, politik, sosyolojik farklılıkların katkılarını ayrıştırabilir miyiz? Bu bilgilere sahip olan arkadaşlarımızın görüşlerini beklemeliyiz.

Tunus’un izlediği güzergâha sosyalistlerin, devrimcilerin katkıları üzerinde ne söyleyebiliyoruz? Onların önemi, ağırlığı, partilerinin seçimlerde topladığı oylarla ölçülemez. Gericiliğe karşı mücadelenin önemini en iyi anlayanlar (her yerde olduğu gibi Tunus’ta da) onlardı. Bu mücadelenin ön saflarında yer alan iki sosyalist bu yüzden telef edildi. Siyasetin seyrini Ennahda aleyhine dönüştüren kritik olay da bu cinayetler oldu.

Şükrü Belaid ve Muhammed Brahmi ilkeli, yürekli mücadeleler içeren hayatları ve İslamcı faşizmin kirli yüzünü ortaya çıkaran ölümleri ile Tunus halkının algılamasını, etkilediler. Bu nedenle, bizler de bu iki yiğit insanı saygıyla analım.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git