|
|
Ders çalışırken sosyal medyayla ilgilenmek verimliliği artırabilirKategori: Araştırma | 0 Yorum | 18 Ekim 2014 12:59:46 Lise son sınıf öğrencisi iki gencin yaptığı yeni ve merak uyandırıcı bir araştırma, bazı gençlerin ödev yaparken müzik dinledikleri, Twitter ’da gezindikleri ve mesajlaştıkları zaman daha iyi çalışabildiğini belirtiyor. Amerika Çocuk Sağlığı Akademisi (American Academy of Pediatrics; AAP), Oregon Eyaleti’nin Portland şehrindeki iki lise son sınıf öğrencisini her yıl düzenlediği konferansa davet ettiği ve geçtiğimiz hafta San Diego’da düzenlenen konferansta 400’den fazla gencin katıldığı araştırmanın bir özetinin sunulmasının istendiği söyleniyor.
Gençler tarafından yapılan araştırmanın sonuçları ise şöyle: Çoğu genç tek bir göreve odaklandığında daha iyi bir performans sergiliyor olsa da, katılımcıların yüzde 15’ini kapsayan ve sosyal medya kullanımıyla “birçok görevi aynı anda yapabilen” kişilerin tek bir göreve odaklanmaktan ziyade aynı anda müzik dinleyerek veya e-postalara göz atarak daha iyi bir performans sergilemesi dikkat çekiyor. Sonuçların şaşırtıcı olduğu belirtiliyor. Bundan bir önceki araştırmada birçok işi aynı anda yaptığını düşünen insanların aslında tek bir işe odaklananlardan daha kötü bir performans sergilediği kayda geçmişti. Ancak yapılan son araştırma yalnızca gençlere odaklanıyor ve bu yaş grubuyla yapılan birkaç “çoklu görev” araştırmalarından biri. Lise son öğrencileri, yaptıkları araştırmanın farklı sonuçları açıklayabileceğini belirtiyor. AAP konferansında araştırmayı sunmak için hazırladıkları posterin yanında duran 17 yaşındaki Sarayu Caulfield, “Medya kullanımının birçok işi aynı anda yapma konusunda nasıl bir etkisi olduğunu incelemek istedik,” dedi. 18 yaşındaki Alexandra Ulmer ise “Araştırmamız, belki de genç bireyler olarak beynimizin ve dijital bir çağa doğmuş olmamızın bu medya etkisine adapte olduğunu ortaya koyuyor ve gençler olarak bu çağda doğduğumuz için tüm bu farklı görevlerle baş edebiliyoruz,” yorumunu yaptı. Kendilerinin de birçok işi aynı anda yapmak konusunda becerikli olmadığını söyleyen Caulfield ve Ulmer, bu araştırmayı okullarındaki bilimsel araştırma dersinin bir parçası olarak yaptığını belirtiyor. Tamamlanması 2 yıl süren projenin, Los Angeles’ta düzenlenen ve dünyanın en büyük liseler arası bilim yarışmasında davranışsal bilimler kategorisinde ikincilik aldığının da altı çiziliyor. Caulfield ve Ulmer, yaz boyunca ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri’nden birinde projelerini sergilediğini dile getiriyor. ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri’nin uyuşturucu kullanımıyla ilgilenen departmanın direktörü Nora Volkow, gençlerin yaptığı bu araştırmadan etkilendiğini belirtti. “Bu araştırma, tecrübe ile çoklu görevden etkilenen davranışların prefrontal korteksle, yani kendi kendini denetleyebilen bir bölgeyle kontrol edilip edilmediğini araştırıyor,” diyen Volkow, sözlerine “Alexandra ve Sarayu’nun yaptığı gibi araştırmalar yayımlandıkça ve daha fazla genç birey bu yeni kognitif yöntemlerle araştırılırsa, çoklu görevin her zaman kötü bir şey olmadığı sonucuna varabiliriz,” cümleleriyle devam etti. Araştırmadaki katılımcılar Stanford Üniversitesi araştırmacıları tarafından geliştirilen standart bir test sonucuna göre yüksek, orta ya da düşük seviyede çoklu görev yetisine sahip oldukları şeklinde sınıflandırıldı. Araştırmaya göre, yüksek seviyedekilerin bir gün içinde ortalama 3 saatlerini çoklu görev yaparak geçirdikleri ve bu zamanın yüzde 50’sinde ödev yaptıklarının da altı çiziliyor. Düşük seviyede çoklu görev yapabilenlerin ise gün içinde yalnızca 20 dakika boyunca birçok işi aynı anda yapabildikleri, bunun da ödev yapma süresince gerçekleşmediği kaydediliyor. 403 katılımcıdan 60’ının yüksek, 50’sinin düşük ve geri kalanının da orta seviyede olduğu belirtiliyor. Araştırma esnasında ortalama yaşları 14,5 olan katılımcıların, iki odadan birine rastgele gönderildiği belirtiliyor. Öğrencilerin bu odalardaki bilgisayarlarda kognitif testler çözerek kısa süreli hafızalarını çalıştırmalarının sağlandığı not ediliyor. “Çoklu görev” adındaki bir odada öğrencilerden müzik dinlerken test çözmelerinin istendiği, ayrıca kendilerine bir e-posta atılacağını ve buna en kısa sürede cevap vermeleri gerektiği belirtiliyor. Araştırmacılar, herkese e-posta yollamadıklarını söylüyor. Yalnızca tek bir işe odaklanan öğrencilerin de bilgisayarda aynı işi yaptığı ancak ortamda dikkatlerini dağıtacak bir etkenin bulunmadığı belirtiliyor. Ulmer, “Çoğu insanın tek bir işe odaklandığında daha iyi bir performans sergilediğini bulduk,” diyor ve ekliyor, “Ancak medyayı takip ederken pek çok işi yapabilen insanların olduğu grupta, insanların birden fazla işi aynı anda yaparken daha iyi performans sergilediğini gözlemledik. Bu insanlar çoklu görev odasında üstünlük sağladı.” Diğer bir bulgu ise, çoklu görev odasındaki e-posta bekleyen katılımcıların e-postayı almamalarının ardından performanslarında bir düşüş olduğu. Ulmer, bu konuda “E-posta beklemeleri, performansları için e-postayı almalarından daha zarar vericiydi,” dedi. Araştırmada kullanılan testlerin basit genel yetenek testlerinden oluştuğu belirtiliyor. Bulguların, matematik işlemi yapmak gibi daha zorlu durumlarda değişip değişmeyeceği henüz bilinmiyor. Ulmer ve Caulfield, araştırmalarının yayımlanabileceği bir bilimsel dergi arayışı içinde olduklarını belirtiyor ve üniversiteye geçtiklerinde de bilimsel araştırmalar yapmaya devam edeceklerini söylüyor. Stanford Üniversitesi iletişim profesörü ve çoklu görev konusunda uzman olan Clifford Nass’ın, gençlere araştırmaları konusunda destek olduğu biliniyor. Ancak Nass’ın araştırma sırasında hayatını kaybetmesi nedeniyle, Stanford Üniversitesi iletişim fahri profesörü Donald Roberts’ın genç öğrencilere destek sağlamaya devam ettiği belirtiliyor. Doktor Nass ve iş arkadaşlarının daha önce 100 üniversite öğrencisiyle bir araştırma yaptığı biliniyor. Araştırmada medyayla ilgilendikleri esnada çoklu görev yapabilen insanların, tek bir işe odaklananlara kıyasla hafızayı kontrol etmek, değişik aktiviteler yapmak ve dikkat vermek konularında daha kötü oldukları belirtiliyor. Ayrıca bu araştırmanın 2009 yılında, “Proceedings of the National Academy of Sciences” adlı bilimsel dergide yayımlandığı not ediliyor. Araştırmanın eş yazarlarından biri olan psikoloji ve sinirbilimi profesörü Anthony Wagner, “Çoklu görev konusunda iyi olan bireyler, konuyla ilgili olan bilgiye odaklanma ve alakasız verilerden kaçma konusunda çok kötüydü,” dedi. Ayrıca Wagner, araştırmanın aynı konudaki bir başka araştırmanın cevaplayamadığı sorulara odaklandığını ve insanların birden fazla iş yapmalarının dikkati etkileyip etkilemediğini, çoklu görevin insanın dikkatini dağıtan etkilerden kaçmasını engelleyip engellemediğini veya insanların doğası gereği böyle olup olmadığını araştırdığını söyledi. Wagner’ın bahsettiği diğer araştırmanın ise birden fazla iş yaparken medya ile ilgilenmenin beyin yapısını değiştirip değiştirmediğini araştırdığı biliniyor. İnternet üzerinden yayım yapan bilim dergisi PLOS One’da Eylül ayında yayımlanan bir araştırma, İngiltere’deki Sussex Üniversitesi araştırmacılarının bulduğu verileri sunuyor. Araştırmada, aynı anda birden fazla medya aracı kullanan kişilerin ön singulat kortekslerindeki gri maddenin daha az olduğu, beynin bu bölgesinin bilişsel ve duygusal işlemlerle ilgilendiği ve tek seferde yalnızca bir medya aracıyla ilgilenen insanlarda gri maddenin daha yoğun olduğu belirtiliyor. 75 yetişkinin beyin filmlerinin kullanıldığı araştırmada, çoklu görev yapmanın beyin yapısını değiştirmediği kaydediliyor. Bazı araştırmalar ise, çoklu görev yapabilme yeteneğinin genetik bir bileşeni olabileceğini belirtiyor. 2010 yılında Utah Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, çoklu görev yeteneği çok iyi seviyede olan insanlara “süper-görev yapanlar” dendiği bir kategorinin varlığından bahsediliyor. 200 katılımcının katıldığı araştırmada, bir sürüş simulatörüyle bir yandan araba kullanan katılımcıların bir yandan da matematik problemleri gibi soruların bulunduğu bir ses kaydı dinlemeye maruz bırakıldığını belirtiliyor. Çoğu katılımcının ses kaydını dinlerken araba kullanma becerilerinin azaldığı kaydediliyor. Ancak katılımcıların yalnızca yüzde iki buçuğunu oluşturan “süper-görev yapanların” iki yeteneklerinde de bir düşüş gerçekleşmediğinin altı çiziliyor. The Wall Street Journal | SUMATHI REDDY
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|