|
Sorularla, masallarla - AhlakKategori: Ahlak | 0 Yorum | Yazan: Deniz Günal | 28 Mayıs 2014 07:59:07 Anadolulu Ezop’la başlamıştım masallara, Trakya’lı Fedrus ile sürdürüyorum bir yandan anlamaya çalışarak ahlaklı insan nasıl olur. Diyor ki Fedrus “Örneklerden oluşur Ezop’un yazın türü/ doğru yolu bulmalarını sağlamaktır/ içine düştükleri yanılgıda insanların/ özenli çabalarını bilemektir ereği/ başka bir şey istenmez masalcıklarla.”
Anımsatmalar Kısaca anımsayalım ahlakın çerçevesini: Niyet, düşünce, karar ve eylemler arasında, iyi ve doğru olanla kötü ve yanlış olanı birbirinden ayırt edebilmek. Peki ölçüsü neydi? Çok sıradan bir ölçü hem de, doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırt edebilmek için: Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma! Ahlaklı insan olabilmenin de ne demek olduğuna da bakmıştım. Ahlaklı niyet, ahlaklı düşünce, ahlaklı karar, ahlaklı davranışla bütünlük içinde olmak. Peki ama… Ahlaklı niyet nedir? İnsan nasıl ahlaklı düşünür? Ahlaklı karar nasıl alınır? Ahlaklı davranışta nasıl bulunuruz? Ahlak anlayışının var olduğu bir toplumda bir aileye doğan her birey, büyürken düşünce davranış biçimlerini, böyle bizim gibi sormaya uğraşmaya gerek kalmadan edinir. Her toplumun hem kendi ahlak anlayışı hem de buna göre bireylere dayattığı değerler vardır. Bunlar kimi zaman evrensel değildir, hatta insancıl da olmayabilir. Ama o toplumda büyürken doğal olarak edinilir, o toplum içinde var olabilmek için uyulması gerekir. Örneğin, mavi gezegenimiz üzerinde pek çok toplumda, kadınların evlenmeden önce bir erkekle birlikte olmaları hoş görülmez. Böyle kadınlar o toplumlarda ahlaksız olarak nitelenebilir. Hatta işin içine din karışırsa, kadınlar taşlanarak öldürülebilir ki Yahudilik ve İslam’da böyle bir gelenek olduğunu biliyoruz. Sorular Bu yazı dizisine konu ettiğim ahlak kavramı, bireyin yaşam hakkına, kararlarına saygı duymayan dayatmaları içermiyor. Ahlak ve din anlayışı içinde dayatılan, insanın yaşam hakkı, değerli, özgün bir birey olarak var olma hakkına saygı duymayan kurallar, gelenekler, yasalar, ahlakın değil bambaşka bir kavramın incelenmesini gerektirir. Bu konuda görüşleriniz nelerdir, öğrenmek isterim? Çünkü bir kavramı, karşıtları ve ne olmadığı üzerinden de tanıyabiliriz. Ahlaklı niyet, düşünce, karar, davranışa, benimsediğimiz, kişiliğimizin oluşmasını sağlayan değerler bütününden kendimizi soyutlayarak bakabilir miyiz? Şöyle düşünsek olur mu? Elimizde olağanüstü bir güç var. Bizim için her şeyi yapabilecek bir robot yaratacağız. Onun her zaman iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı ayırt edebilecek biçimde programlanması bizim elimizde. Onu nasıl programlamamız gerekir? Bugün, üzerinde düşünebilmek için iki soru sordum. Birlikte düşünebilmeyi çok isterim. Her türlü görüşe, yoruma açığım. Erdem Bu iki soru üzerinde düşünürken yardımcı olabilecek bir bilgi. Tüm toplumlara baktıklarında ahlaka ilişkin şu ortak erdemlerin olduğu görülmüş: Bilgelik, Cesaret, İnsancıllık, Adillik, İyi huyluluk, Kendine aşkın olmak… Bunların her birinin kendi içinde başka özellikleri var. Örneğin bilgelik deyince, bilgiyi akıl ve deneyimle özümseyip, yaşamın içinde doğru yerlerde doğru zamanda yorumlayıp uygulamaya koyabilmek, öngörüsü, sezgisi, farkındalığı yüksek olmak geliyor akla. Cesarette, kimi zaman, kendini ya da çıkarlarını tehlikeye atabilmek; yalnız bırakılma, dışlanma durumlarına hazır olmak var. İnsancıllıkta, sevgi, nezaket, şefkat dolu olmak… Ve FEDRUS masalları 2000 yıl önce yaşamış bir başka masalcımız var. Fedrus (Phaedrus). O bir Trakyalı. Makedonya’da doğmuş, Roma’da yaşamış. Onun hakkında da bilinenler, kendi yazdıkları içindeki ipuçları ile sınırlı. İpuçlarına göre: Doğduğu Trakya’da Yunanca eğitim almış olmalı.Fedrus, Ezop masallarını Latinceye çevirmiş, ondan etkilenerek ama kendi özgün masallarını yazmış. Onunki “kıskançlık değil yarışma” imiş. Kendi dönemini taşımış masallarına. Roma halk yaşamına, dış ülkelere ilişkin öyküler anlatmış ama siyasi yergilerde de bulunmuş, haksızlıklara karşı çıkmış. Öyle olunca birçok da düşman edinmiş elbette. Fedrus’un, kendi sözlerine göre yaşamı, acı ile sevincin bir karışımı olmuş. Açık, yalın bir anlatımı var. Masalından çıkarılması gereken derse önem verdiğinden koşuklarının hem başına hem sonuna koyuyor alınması gereken dersi. Bu masallara getirdiği en önemli yenilik ise Ezop’da yalnızca hayvanlar konuşurken, Fedrus’un masallarında insanların da olması. Nasıl öldüğü bilinmiyor. Masallarının yeniden ortaya çıkışı ise 16.yy’da olmuş. Fransız Protestanların yağmaladığı bir kitaplıktan dağılan el yazmaları arasında bulmuşlar. Avukat Pithou kardeşler satın alınıp yayınlamış. Fedrus, ilk kitabının açılışında diyor ki: “Çifte niteliği vardır kitapçığın: Güldürmesi, Ve yaşam yolunda akıllıca Ayağını denk almayı öğretmesi.” Fedrus’un aşağıdaki masalını, çağımızın değerden yoksunken övünmeyi bırakmayanlarına adayalım mı? 1.kitap 11 - Eşekle Aslan Avda Bilmeyenleri kandırır, bilenleri güldürür değerden yoksunken övünmeyi bırakmayan. Aslan eğlenmek isterken yanında sıpayla, yapraklarla bezemiş onu, uyarmış bir de hayvanları korkutsun diye yadırganan sesiyle kaçanları yakalamak için kendisi. Bir anırmış ki bizim uzunkulak ansızın olanca gücüyle, hayvanları allak bullak etmiş yeni bir tansıkla. Yere serilmişler aslanın korkunca saldırısıyla, bildikleri çıkışlara yönelirken korkudan. Eşeği çağırmış aslan, yorgun düşünce öldürmekten, sesini kesmesini buyurmuş ona. “Nasıl buldun,” demiş, “sesimin gücünü?” kendini bilmez öteki. “Olağanüstü,” demiş beriki, “öyle ki tıpkı onlar gibi çoktan kaçmıştım ben de korkudan, bilmeseydim senin cinsini cibilliyetini.” Yapı Kredi Yayınları basmış Fedrus (Gaius İulis Phaedrus) masallarını. Latince’den dilimize Güngör Varınlıoğlu çevirmiş. Hem de nasıl temiz, güzel bir Türkçe ile. Aklına yüreğine sağlık Güngör Varınlıoğlu. Derim ki, Fedrus’un masallarını da koyalım başucumuza, sık sık okuyalım. Kendi kendimize, arkadaş toplantılarında, çocuklarımızla eğlenirken... Bakalım, Fedrus’da sözünü ettiğimiz erdemleri görebilecek miyiz? Bilgelik, cesaret, insancıllık, adillik....
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|