|
|
“Yolsuzluk , Medya ve Güç” raporu yayınlandıKategori: Raporlar | 0 Yorum | 05 Şubat 2014 03:04:46 AKP’ye tokat gibi rapor: Türkiye demokrasi krizi var. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yolsuzlukları kapatmak, oğlu Bilal Erdoğan’ı kurtarmak için demokrasinin temeli olan güçler ayrılığını, yargı bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğünü ortadan kaldırması batılı kuruluşları harekete geçirdi. Freedom House (Özgürlükler Evi), yaşananların demokrasi krizi olduğunu yaşandığını, bunun Türkiye’nin istikrarını tehdit ettiğini açıkladı. Kuruluş, Avrupa Birliği (AB) ve ABD’yi harekete geçmeye, Obama'yı yüksek sesle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan'ı uyarmaya çağırdı.
Özgürlüklerin genişletilmesi için mücadele eden, ABD’nin önde gelen sivil toplum kuruluşlarından biri olan Özgürlükler Evi, Türkiye için özel bir rapor hazırladı. Gezi Parkı olaylarından bu yana süren baskı ve sansürün örnekleriyle anlatıldığı “Demokrasi Krizi: Türkiye’de Yolsuzluk, Medya ve Güç’’ başlık raporda ilişkin olarak kuruluştan yapılan açıklamada, şöyle denildi: “Freedom House tarafından bugün açıklanan raporda, hükümetin eylemleri konusunda kamuoyunda yürütülen tartışmayı daraltmak ve hükümetin iddialarına muhalefet eden gazeteci ve medya kuruluşu sahiplerini cezalandırmak için Türkiye hükümetinin medya üzerindeki ağırlığını orantısız bir şekilde kullanarak ülkedeki siyasi ve sosyal kutuplaşmayı daha da derinleştirdiği sonucuna varılmıştır.” AKP’nin 28 Şubat askeri otoritesinin ardından iktidara geldiği belirtilerek “Her ne kadar orduyu dizginlemiş olsa da AKP devlet içinde yerleşmiş olan otoriter yapı eğilimlerine yenik düşmüştür. Son yedi yıl içerisinde, hükümet, medyanın iktidar üzerinde olması gereken denetimini zayıflatmak için çeşitli yöntemlerle baskı kurma taktiklerine başvurmuştur’’ denildi. Raporda, Başbakan’ın konuşmalarında gazetecilere gözdağı vermesinin ardından gazetecilerin işlerinden atıldığı, Gezi Parkı eylemleri ve 17 Aralık operasyonu sonrasında yaptıkları haberler nedeniyle gazetecilerin topluca işlerinden çıkarıldığı, medya patronları üzerinde ekonomik baskı oluşturulduğu, telefonların dinlendiği, gazetecilerin terör suçlamasıyla tutuklandığı; tüm bunların medya üzerinde baskı unsuru olarak kullanıldığı belirtiliyor. Raporda şu değerlendirmeye yer verildi: ''Türkiye’de medyayı sindirme ve sansürleme girişimleri de dahil olmak üzere Türkiye’nin demokratik kurumlarının kasıtlı bir şekilde zayıflatılması, hem ABD hem de Avrupa Birliği için derin bir endişe kaynağı olmalıdır. AKP’de parti-içi koalisyon daha kırılgan hale geldikçe, Erdoğan medya üzerindeki ağırlığını kamu ahlakı ve din konularını öne çıkarıp hükümetin hesap verebilirliği hakkındaki kamuoyu tartışmasını susturmak için kullanmıştır. Sonuç ise giderek daha da kutuplaşan siyasi bir ortam ve toplum olmuştur.'' Raporda, Türk hükümetinin 17 Aralık 2013’te ortaya çıkan büyük çaplı yolsuzluk skandalının ardından ifade özgürlüğünü baskı altına alma yönünde daha da yoğunlaşan girişimleri sıralanıyor, “Geçtiğimiz sene içerisinde, hükümet baskısı nedeniyle onlarca gazeteci işlerinden edilmiş ve hükümet yetkililerinin gazetecilere yönelik tehditleri olağan hale gelmiştir” deniyor. Raporda şu çarpıcı uyarıya yer verildi: “Hükümet, özgür bir tartışma ortamını kontrol altına alma yönünde harcadığı çabaların Türkiye vatandaşlarını daha da yabancılaştırdığını ve ülkenin istikrarını da tehdit etme potansiyeline sahip olduğunun farkına varmalıdır. Bu durum aynı zamanda Türkiye’nin Avrupa ile entegrasyonunu ve Amerika Birleşik Devletleri’yle olan güçlü ittifakını da tehlikeye atabilir.” Raporda, basın özgürlüğünün sağlanması için, Türkiye’ye şu önerilerde bulunuldu: - Gazetecilere yönelik tehditlerin durdurulması; - Onlarca gazetecinin hapse atılmasına yol açan ceza kanunu kapsamındaki hakaret suçu, geniş tanımlanmış terörle mücadele suçları ve suç örgütü yasalarının kaldırılması; - Medya kuruluşu sahiplerinin haberleri çarpıtarak hükümete yaranmasına yönelik teşviklerin azaltılması için ihale uygulamalarında Avrupa standartları ve uluslararası standartlarla uyum sağlanması; - Türkiye’de medya kuruluşlarının sahipleri, şayet Türkiye vatandaşlarının güvenini geri kazanmak istiyorlarsa, ihale uygulamalarında değişiklik yapılmasını kendileri destekleyerek taahhütlerde bulunmaları; - İfade özgürlüğünü tehdit eden yasalarda düzenleme yapılması, Terörle Mücadele Kanunu ile Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 30. maddesinin kaldırılması, TCK 220 ve 125. maddelerin yeniden düzenlenmesi; - Temel hak ve özgürlük müzakerelerine başlanması gerekiyor. Raporda, AB ve ABD’ye Türkiye’deki demokrasi krizinin engellenmesi ve demokrasinin desteklenmesi için öneri ve çağrılara da yer verildi. ABD’nin Türkiye’de giderek artan baskı yönetimini görmezlikten gelmeyi bırakması istenen raporda, ABD Başkanı Obama’dan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü demokratik reformlardan geri adım atmalarının iki ülkenin ilişkilerinin zarar verdiği konusunda yüksek sesle uyarmaya çağrıldı. Türkiye’nin Suriye’de radikal dincileri desteklediğne dikkat çekilen raporda, Türkiye’nin demokrasiyi ancak kendi kendine sağlayabileceği, buna rağmen uluslararası toplumun krize seyirci kalmaması istendi. Raporda AB’nin, Türkiye’de reformların yapılmasını teşvik etmesi, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen 23. ve 24. fasılları açması, Fransa ve Alman Hıristiyan Demokrat Parti’nin tam üyelik müzakereleri için engel çıkarmaktan vazgeçmesi, vizesiz seyahatin başlaması; AB Komisyonu’nun, baskı yönetiminin ilişkilere ve Türkiye’nin istikrarına ciddi zarar vereceği konusunda hükümeti uyarması önerildi. Freedom House Başkanı ve raporun yazarlarından David J. Kramer da yaptığı açıklamada, şu anda Türkiye’de bir demokrasi krizinin yaşandığını belirterek, “Türkiye’de demokrasi krizi geleceğe dair bir sorun değil. Medya hükümet tarafından uygulanan çok büyük bir baskıyla karşı karşıya ve hükümet şimdi de diğer kurumlara yönelik müdahalelerini genişletiyor” dedi. Daha ayrıntılı bilgi için aşağıdaki adresleri ziyaret edebilirsiniz: 2014 Dünya Özgürlük Raporu: Türkiye
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış
|
| Tüm Yazarlar |
|