|
Resimlerde Hıristiyanlık tarihi ve öğretisi (2)Kategori: Unutulmayan Yapıtlar | 0 Yorum | Yazan: Onur Ayangil | 05 Ocak 2014 12:23:59 Gerek İsa’nın Kudüsteki tapınağı dağıtması, gerekse İsa’dan sürekli rahatsızlık duyan şeriat yanlılarının kışkırtmasıyla bardak taşmış ve Roma yönetimi, İsa’ya ihanet eden havarisi Yehuda İskariyot’un da yardımıyla İsa’nın işini bitirmeğe karar vermiştir. Bu durumu öğrenen ya da tahmin eden İsa, sonunun geldiğinin bilinciyle, kendisini maddi çıkar karşılığı satan Havarisini diğer Havarilere teşhir etmek ve onlarla vedalaşıp helalleşmek amacıyla, Pesah yortusunun arifesinde bir akşamı yemeği düzenler.
Yemekte onikiler ve kendisi vardır. Bu yemek MARKOS 14:17-21 de şöyle anlatılmaktadır: “Akşam olunca İsa onikilerle geldi. Ve sofrada oturup yerlerken dedi: doğrusu size derim, benimle beraber yemekte olan sizlerden bir beni ele verecektir. Onlar da kederlenmeğe ve birer birer kendisine, ben miyim? Demeğe başladılar.Onlara dedi: benimle sahana banan onikilerden biri. Gerçi insanoğlu kendisi için ne yazılmışsa onun dışına çıkamıyor, fakat vay başına o kişinin ki, insanoğlu onun vasıtasıyla ele veriliyor. O kişi doğmamış olsaydıi kendisi için daha iyi olurdu.” Resim sanatında bu konu “SON AKŞAM YEMEĞİ” adıyla işlendi. Her sanatçı kendi yorumu doğrultusunda kompozisyonda değişiklikler yaptılar. Ama değişmeyen, havarilerin ve İsa’nın bu kompozisyonun demirbaşı olmalarıdır. Kompozisyonda en trajik an betimlenmiştir. İsa’nın biriniz bana ihanet ediyor dediği an. Havarilerin yüzündeki şaşkınlık ve merak bu resimlere damgasını vurmaktadır. Hans Holbein’ın bu konudaki yapıtı, verilebilecek en güzel örneklerden biridir. İsa’nın tutuklanması için çalışan, havari Yehuda, İsa’yı tutuklamak üzere yanında getirdiği kişilere, kimi öpersem suçlu odur, onu alıp götüreceksiniz der. Bu sahne MARKOS 14:43-46 da aşağıdaki gibi anlatılmaktadır: “Onikilerden bir olan Yehuda, ve onunla beraber başkahinler, yazıcılar ve ihtiyarlar tarafından bir kalabalık kılıç ve sopalarla geldiler. Onu ele veren, yani Yehuda, kimi öpersem odur, onu tutun ve güvenlik altında götürün diye onlara bir talimat vermişti. Geldiği zaman hemen yaklaşıp İsa’ya, Rabbi diyerek onu öptü. Yanındakiler ona el atarak onu tuttular.” “YEHUDA’NIN İSA’YI ÖPMESİ” adı verilen bu anlatı bir çok ressam tarafından betimlenmiştir. Örneğimiz Giotto’dan . İsa’nın tutuklanması incilde şöyle anlatılır MARKOS 15:1, 16-20 : “İhtiyarlar ve yazıcılarla başkahinler ve tüm Millet Meclisi hemen sabahleyin danışma toplantısı yaptılar, İsa’yı bağladılar ve onu götürüp Pilatus’a (Roma valisi) verdiler……….Askerler onu sarayın iç avlusuna götürdüler. Bütün taburu topladılar. Ona erguvani giydirdiler, dikenli bir taç örüp başına koydular ve onu selamlamaya başladılar: selam ey Yahudilerin Kıralı. Bir kamışla başına vurdular, üzerine tükürdüler ve diz çöküp ona secde kıldılar. Onunla eğlendikten sonra erguvaniyi ondan çıkartıp, kendi giysisini giydirdiler. Ve onu haça germek için dışarı götürdüler.” Bu olayı anlatmak için yapılan resimler “İSA’NIN TUTUKLANMASI” adını alır. Örneğimiz bu addaki Fra Angelico resmi. İsa çarmıha gerilmeye giderken kendi haçını sırtında taşır YUHANNA 19:15-17: “Fakat onlar: kaldır, kaldır onu haça ger! Diye bağırdılar. Pilatus onlara dedi: kıralınızı haça gereyim mi? Başkahinler cevap verdiler: kayserden başka kıralımız yoktur. O zaman, İsa’yı, haça gerilmek üzere onlara verdi. Bu söz üzerine İsa’yı aldılar. İbranice Golgota denilen Kafa kemiği adındaki yere, İsa kendi haçını taşıyarak çıktı.” Bu konuyu işleyen yapıtlar “ÇARMIHI TAŞIYAN İSA” adını almaktadır. Örnek El Greco’nun bu konuyu işleyen, aynı addaki yapıtıdır. İsa’nın çarmıha gerilmesi MARKOS 15:23-28 de şöyle anlatılıyor: “Ona mür ile karışık şarap verdiler fakat almadı. Ve onu haça gerip, kim ne alacak diye kura ile giysilerini paylaştılar. Üçüncü saatti onu haça gerdiler. Onun üzerindeki suç yaftasında: YAHUDİLERİN KIRALI diye yazılmıştı. Biri sağında, biri solunda iki haydudu onunla beraber haça gerdiler.” Bu öyküyü canlandıran resimler “ÇARMIHA GERİLİŞ” adını aldı. Bu konuyu işleyen en ilginç yapıt, kuşkusuz Gauguin’in Sarı İsa’sı. İsa nisan ayının ilk ya da ikinci cuması öldü. Çarmıhtan indirilen İsa’nın mezara konulması ise kutsal kitapta şöyle anlatılmış LUKA 24:50_55: “Meclis azasından Yusuf adlı, Allah’ın egemenliğini bekleyen iyi bir adam vardı. Bu adam Pilatus’a gidip, İsa’nın cesedini istedi. Onu indirip, bir keten bezine sardı, kayada oyulmuş ve içine hiç kimse konulmamış olan bir kabre yatırdı. O gün Hazırlık günüydü, Sebt günü de ağarmak üzereydi. Galile’den onunla beraber gelmiş olan kadınlar, ardınca gittiler, kabri ve onun cesedinin nasıl konulduğunu gördüler.” Bu sahne, “İSA’NIN MEZARA KONMASI” adlı tablolarda yaşatıldı. Örneğimiz Caravaggio’dan. Hıristiyan inancı gereği, İsa çarmıha gerildikten üç gün sonra dirilmiştir. Daha önceleri dirileceği gene İsa’nın kendisi tarafından söylenmesine karşın, bu olayı yakınları hiç beklemiyordu. Aslında bu diriliş yeni ve sonsuz bir yaşama doğuş demektir. Dirilişinin ayrıntılarına İncillerde rastlamak olanaksız. Kabrini ziyarete giden sevgilisi Maria Magdalena onu mezarında bulamaz. Şaşkın bir şekilde dolaşırken, İsa’ya rastlar. Heyecanla sevdiğine sarılmak istese de, İsa buna mani olur. Nedeni, henüz Tanrı katına çıkmadığından kirli olduğudur. İşte olay incilde anlatıldığı şekliyle YUHANNA 20:11-17 : “Meryem ağlayarak dışarıda, kabrin yanında duruyordu. Ağlarken eğilip, kabrin içine baktı ve biri İsa’nın cesedinin yattığı yerin başında, öbürü de ayağında oturan, beyazlar giymiş iki melek gördü. Onlar da kendisine, kadın niçin ağlıyorsun? dediler. O da onlara dedi: Çünkü Rabb’imi kaldırmışlar. Onu nereye koymuşlar bilmiyorum. Bunu dedikten sonra arkasına dönüp, İsa’yı durmakta gördü. İsa olduğunu bilmiyordu. İsa ona dedi: kadın niçin ağlıyorsun? kimi arıyorsun? O da onu bahçıvan sanıp, dedi: efendi eğer onu sen götürdünse, nereye koyduğunu bana söyle, ben de onu kaldırayım. İsa ona Meryem dedi. O da dönüp ona İbranice Rabbuni (öğretmen) dedi. İsa ona dedi: BANA DOKUNMA, çünkü ben daha Baba’nın yanına çıkmadım.” Bu öykü “BANA DOKUNMA” adıyla en çok işlenen konulardan biridir. Örneğimiz Corregio’dan. Yukarıda anlatılan olaydan sonra her ne kadar Maria Magdalena, İsa’nın dirildiğine tanıklık etse de, İsa’nın ölümden sonra dirilme konusunda daha önce söylediği sözleri çevresindekilere hatırlatsa da ona inanan pek olmadı. Havari Petrus kendi gözleriyle görmek için mezara gidip baktı. Ve gerçekten, İsa’nın mezarında olmadığını gördü ve bu durumu çevresindekilere söyledi. İsa’nın iki arkadaşı, o günlerde Kudüs yakınlarındaki Emmaus köyüne giderken, arkalarından İsa yaklaştı. Arkadaşları İsa’yı tanımadılar. Bundan sonrasını LUKA 24:28-31 den beraberce okuyalım: “Varacakları köye yaklaştılar ve o daha ileri gidecekmiş gibi yaptı. Onu zorladılar: bizimle beraber kal, çünkü akşam yakın, zaten gün bitmek üzeredir dediler.Onlarla beraber kalmak için içeri girdi. Ve vaki oldu ki, onlarla beraber sofraya oturduğu vakit, ekmeği aldı, şükran duasını yaptı ve bölüp onlara verdi. Ve onların gözleri açıldı, onu tanıdılar.” Bu öykünün resimlerine “EMMAUS’TA AKŞAM YEMEĞİ” adı verildi. Sizleri Velasquez’in bu olayı anlatan yapıtıyla baş başa bırakıyoruz. İsa’nın kendini yakınlarına göstermesi sadece Emmaus’a özgü değil, bu belirme olayı başka yerlerde de ortaya çıktı. İşte bir diğer öykü YUHANNA 21:1-9 : “İsa Taberiye denizi kenarında gene öğrencilere kendisini gösterdi. Simun Petrus, Didimos denilen Tomas, Galile’nin Kana şehrinden Natanael, Zebedi’nin oğulları ve onun öğrencilerinden başka ikisi birlikte idiler. Petrus onlara balık avına gidiyorum dedi. Onlar biz de seninle geliriz dediler. Çıkıp kayığa bindiler. O gece bir şey tutamadılar. Artık gün doğarken İsa kıyıda durdu. Fakat öğrenciler İsa olduğunu bilmediler. İsa onlara dedi: çocuklar, yiyeceğiniz var mı? Ona hayır diye yanıt verdiler. O da onlara dedi, ağı kayığın sağ yanına atın, bulursunuz. Bunun üzerine attılar, balıkların çokluğundan artık ağı çekemiyorlardı. O vakit İsa’nın sevdiği öğrencisi, Petrus’a : bu Rab’dir dedi. Petrus, Rab olduğunu işitince gömleğine sarınıp denize atladı. Diğer öğrenciler balık ağını çekerek kayıkla geldiler.” Bu öyküyü canlandıran resimler “TABERİYE GÖLÜNDE İSA’NIN BELİRMESİ” ya da “MUCİZEVİ BALIK AVI” adını aldı. Ducio’nun bu konudaki resmini sunuyoruz. İsa’nın göğe, Tanrı katına yükselmesi, Baba’ya kavuşması incilde şöyle anlatılıyor LUKA 24:45-51 : “O zaman kitapları anlamak için onların zihnini açtı ve onlara dedi: böyle yazılmıştır. Mesih elem çekecek, üçüncü gün ölüyken dirilecek ve Kudüs’ten başlayarak tüm uluslara günahların bağışlanması için O’nun adına tövbe ilan edilecektir. Siz bu şeylerin tanıklarısınız. Ve işte ben, Baba’mın sözünü yerine getiririm. Siz, yukarıdan size kuvvet giydirilinceye kadar kentte oturun. Ve onları Beytanya karşısına kadar çıkardı. Ellerini kaldırıp, onları kutsadı. Ve vaki oldu ki, onları kutsarken, kendilerinden ayrıldı ve göğe kaldırıldı.” İsa’nın göğe yükselmesi de kalıp olarak, Hıristiyan sanat dünyasında en çok betimlenen konulardan biridir. Bu konunun resim dünyasında adı “GÖĞE YÜKSELİŞ” . Sizlere bu ad altında Giotto’nun yapıtını sunduk. Batı dünyasının dinsel kalıpları bu kadarla sınırlı değil. Ancak en sık ele alınan ve en görkemli yapıtların oluşturduğu kalıpları inceledik. Tüm kalıpları ele almak belki de başlıbaşına bir kitap konusu olabilir. Başka bir husus da, her kalıptan sadece tek bir örnek sunuyor olmamız. Ancak, gene yazımız için ayrılan yeri göz önüne aldığınızda, bizi mazur göreceğinize inanıyorum. Hepinize esenlikler ve sanat dolu bir dünya diliyorum. - Birinci bölüm için tıklayın.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış
|
| Tüm Yazarlar |
|