AKP’nin arka arkaya açıkladığı Belediye Başkan adayları bazı yazarlar tarafından oldukça beğenilirken, AKP’nin stratejisi de pek çok açıdan övgüye değer bulunuyor. Özellikle, başarılı olduğu varsayılan bazı Bakanların, büyükşehirlerde aday gösterilmesinin faziletleri üzerine değerlendirmelere sıkça rastlıyoruz.
Fakat ben bu konuda tam ters noktadayım.
Bence AKP, gösterdiği adaylarla zamanı yakalayamadığını ve güç zehirlenmesi yaşayan her parti gibi gerçekle bağını kopardığını bir kez daha göstermiş oldu.
Gençliğin ve kadınların yer bulamadığı listelerde her bir yaşlı aday için “ağır top” ifadesinin kullanılıyor olması da aslında, gelecekten ziyade geçmişe dönük bakış açısının göstergesi.
Ağır toplar, belli bir yaşın üstünde olan, ne olup olmadığı bilinen, toplumun yakından tanıdığı ve yerleşmiş bir kanaate sahip olduğu insanlar.
Bu yüzden ismi ne kadar büyük olursa olsun hiçbir ağır top, toplumu heyecanlandıramaz, kararsız olan seçmeni etkileyerek parti saflarına çekemez. Onlar ancak mevcudu muhafaza edebilir; yeniyi inşa edemez.
Oysa genç, başarıya aç, kendini ispatlama derdinde olan adaylar dün olduğu gibi bugün de çok daha fazla ilgi çekmiş, yıkılmaz denilen ağır toplar, genç siyasetçiler tarafından yerle bir edilmiştir.
Melih Gökçek, Ankara’ya belediye başkanı olduğu zaman ağır top falan değildi. Adeta sürpriz yumurtadan çıktı.
Recep Tayyip Erdoğan da İstanbul Belediye Başkanlığı’nı kazandığında Türkiye’nin tanıdığı, bildiği, ortak kanaate sahip olduğu bir adam değildi. Fakat İstanbul’u kazandı.
Aynı durum, parti içi mücadelelerde de görülmedi mi şimdiye kadar?
İsmet İnönü, gerçek bir ağır toptu ama CHP, “Karaoğlan’ın” peşine düştü.
Erdoğan-Gül-Arınç üçlüsü hocalarından ve partilerinden ayrılırken karşılarında gerçekten onlarca “ağır top” vardı. Fakat gençler eski tüfekleri siyaseten yendi.
Zaten kaçınılmaz olan da buydu.
Hayatın akış mantığı da bu değil mi?
Doğar, büyür, ölürsün.
Çoğu zaman ölüme en yakın olunan zamanlar en çok saygı duyulan, en çok tanınılan zamanlar olur.
Ama toplumlar ağır topların peşinden asla gitmezler. Toplumlar; gençliğin, dinamizmin, enerjinin ve umudun peşinden yürürler.
Bu anlamda AKP, tarihi hatasını yaptı.
Kadrolarını yenilemek, yarınların siyasi figürlerini üretmek yerine geçmişe takıldı. Herkesin bildiği isimleri bir koltuktan kaldırıp diğer koltuğa oturtmayı siyaset sandı.
Oysa hataların en büyüğü de bu değil mi?
Madem bu kadar güçlüsün, madem AKP markası her adayın üstünde değere sahip, o zaman gençleşmemek, kadınları sahaya sürmemek niye?
Cevap tam da ağır top olmakla ilgili…
AKP’yi uçuruma sürükleyecek olan da bu zaten.
Ne zaman bir siyasetçi “ben oldum artık” derse aslında o gün tüm hikâyesi biter. Bir siyasi parti topyekûn bu düşüncedeyse iş işten çoktan geçmiştir çünkü bugün için yarını feda etmiştir.
Bu anlamda AKP’nin büyük hayal kırıklıkları yaşayacağını, ağır toplarının nasıl yerle bir olacağını hep beraber göreceğiz.
Çünkü AKP, ağır toplarını belediye başkanı seçtirse de kaybetti kavgayı. Yarınını feda etti ve bitti.
Tabi bu durumda muhalefet partilerinin göstereceği adaylar da önemli.
Ağır topların karşısına ağır toplar(!) çıkarmak tam anlamıyla intihar demek.
Yarını bugünden inşa etmek için yeniliğe açık olmak, gençleri, kadınları sahaya sürmek ve topluma değişim mesajını genç siyasi figürler üzerinden göstermek tek çıkış yolları.
AKP hamlesini yaptı.
Hamle baştan aşağıya yanlış ve sıradan…
Şimdi sıra muhalefetin hamlelerinde…
Gerçekten cesur olunursa gençlere, kadınlara şans verilirse seçim sonuçları ne olursa olsun muhalefet yarınlarını, yeni kadrolarını kazanır. Bu da nihai zafer anlamına gelir.