A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Ülkelerin gerçek gücü nedir?

Kategori Kategori: Türkiye | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Tayfun Şahin | 18 Ekim 2013 11:20:10

Asker sayısı mı? Polis sayısı mı? Yoksa İstihbarat birimlerinde çalışanların sayısı mı? Aslında hepsi ve hiç biri? Savaş alanlarında silahlardan çok daha etkili olabilecek olan, irade ya da adanmışlıksa ülkelerin gücünü belirleyen de yukarda sayılanların hepsi ama onların ötesinde yapılan işe olan ortak inançtır.

Eğer haşmetli ordunuzda birileri her gün istifa ediyorsa başka birileri “terörist” olmak suçlamasıyla dört duvar arasına atılıyorsa ve bundan haz duyan bir başka kısım varsa aslında ordunuz yoktur.

Polisinizin bir kısmı kendi yurttaşlarını vurduğu için, gencecik çocukları toprağa gömdüğü için mutluysa gerçekten destan yazdığına inanıyorsa ama başka bazıları bunun tam zıddını düşünüyorsa o zaman polis gücünüz de yoktur.

İstihbarat örgütünüzde birileri cemaate mensupsa, başka birileri hükümete bağlıysa ve bir başka azınlık kısım ikisine de karşıysa istihbarat örgütünüz de yoktur.

Dışarıdan bakıldığında devasa bir güç gibi görünseniz de aslında savunmasız, çaresiz ve her an yıkılmaya mahkûm bir ülkesinizdir.

Reklamla, propagandayla, medyanın yıkıcı etkisiyle olmadığınız kadar güçlü görünebilirsiniz ama “ortak inanç” yoksa herkesin birleşeceği, o zaman yok olur gidersiniz.

Örneğin, Haziran Direnişinde sokağa çıkan insanları marjinal diye görürseniz, onları muteber vatandaş değil de terörist olarak adlandırırsanız, milyonlarca insana küfrederseniz, aslında sonunuzun geldiğini de itiraf etmiş olursunuz.

Hiçbir ülke, ister ABD, ister İngiltere ya da Rusya olsun, kendi içinde bu kadar çok sayıda “düşman(!)” unsur olduğunu kabul etmez. Ettiği anda aslında devlet olarak var olamayacağını bilir. Türkiye de, eğer hükümetin anlattığı hikâye doğruysa, bu anlamda olmayan bir ülkedir. Her şey pamuk ipliğine bağlı, her şey göstermeliktir.

Ya hükümet yalan söylüyordur ya da sokaklar.

İkisinin arasında bir seçenek yoktur; olamaz.

Ama görünen o ki, yalan söyleyen hükümet.

Tüm halka yalan söyleyen, gerçekle arasına duvar ören bir hükümet var karşımızda. Ve o hükümete rağmen, hala geniş kalabalıklar düzenden, egemen söylemden umudunu kesmemişler.

Kesmiş olsalardı hiç kimse rahat yaşayamazdı. Sistemden kopmuş olsalardı hiç kimse rahat nefes alamazdı. Hatta evine sağ salim dönemezdi.

Yaşanan şey basit: Hükümet, kendini kurtarmak için düşmanlar yaratıyor. Ancak bu kolaycılık aslında hükümetin de sonunu getiriyor. Çünkü halk, gerçekten hükümetin anlattığı role bürünürse bu ülkede devlet, devlet olarak kalamaz.

Bugün değil ama böyle giderse çok yakında, hükümetin anlattığı şekle dönüşecek Türkiye. Gerçekten birileri yaşam hakkının olmadığına ikna olacak. Kendisini marjinal olarak görmeye başlayacak. Bu marjinalliği normalleştirmek için sistemi kendine uydurmaya, kendini, sistemi yeniden inşa ederek normalleştirmeye çalışacak.

Bu karar alındığı anda, av ile avcı yer değiştirecek. Marjinal olarak suçlayanlar, marjinallikle suçlanacak.

Böylesi bir gerilimi yatıştırmak ise mümkün olmayacak.

Tıpkı kurtuluş savaşlarında olduğu gibi; evinize giren hırsızla yüz yüze gelmek gibi bir durum ortaya çıkacak.

Ya savaşacaksınız ya da yok olacaksınız.

Hükümet bunu anlamak istemese de gidişat bu yönde.

Çünkü hiçbir ülke bu kadar kitlesel bir ötekileştirmeyi sırtında taşıyamaz.

Hiçbir hükümet vatandaşlarının bu kadar büyük bir kısmını düşman olarak ilan edemez.

Ederse ayakta kalamaz!

Gidişat budur.

Sonuç da çöküş olacaktır.

Hükümet içine düştüğü yalan çukurundan ve düşman yaratarak sağladığı gündelik konfordan vazgeçmediği sürece yol, çıkmaz yoldur.

Askeriniz yoktur! Polisiniz yoktur! İstihbarat birimleriniz yoktur!

Elinizde olan sadece “yandaşlarınızdır”.

Ama yandaş olmayan herkes sizin mezar kazıcınız olur.

Kendi rüyanızı inşa ederken, kâbusunuzu yaratırsınız.

Gün gelir tüm yalanlarla yüzleşmek zorunda kalırsınız.

Elinizde hiçbir şeyin olmadığını işte o zaman anlarsınız.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış




Zehirlenen yalnizca tabaklar değil: Türkiye’de gida güvenliği krizi ve sistemin çürümüşlüğü…
İngiltere’den Türkiye’ye £35 Milyonluk Ray Sözleşmesi: Fırsat mı, Çıkmaz mı?
Avustralya ve AB teknoloji devleri çocukların sosyal medya erişimini nasıl sınırlandırıyor?
DEVLETLERÜSTÜ ŞİRKET-LER ve BAŞKAN
Türkiye’de Hayvan Hakları İhlallerine Hasidik – Kabala Perspektifinden Bir Bakış

Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…
Emeklilerin Büyük Yürüyüşü Başlıyor: 17 Milyon Kişi Artık Sessiz Değil!
Çocuklar için bir öğün: bütçenin %1,5’inden başlayan dünya ölçeğinde bir adalet mücadelesi
Çin'in 'Salam Dilimleme' Stratejisi: Pekin, Güney Çin Denizi'nin Haritasını Nasıl Yeniden Çiziyor?
Trump, Veliaht Prens ve Kaşıkçı'nın Öldürülmesi

Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga
Gri listeden çıktık ama... AB'nin 2024 Türkiye raporu'ndan çıkan şaşırtıcı gerçekler!
Çin'in beş yıllık planları dünyayı nasıl değiştirdi?
Türkiye'de yoksulluk sınırı 88 bin liraya dayandı.

"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi
Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Vatan kirim’a sahip çıkmak: Teslimiyete karşı onurlu direniş
İŞGALİN KARANLIĞINDA BİR IŞIK: Veciye Kaşka’yı Unutmayalım
2025 Hazar Türk-Musevi Hakanlığı: Tarih Yeniden Yazılsaydı Dünya Nasıl Görünürdü?
Sürgün Devrim girdabında Isaac Deutscher ve Avraham İşcen
Eriyen Şövalyenin Gölgesinde Devrimci Moses Hess

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git